Ana içeriğe atla

Dondurucu Soğuk ve Ayaz

Nicedir doğru dürüst kış görmüyorduk. Hele 2023 yılında Konya'ya kar yağmadı dense yanlış olmaz. Bazı ilçelere ve yüksek yerlere az yağdı, hepsi o kadar.

Kar yağmayınca barajlar da çekildi. Susuzluk kapıda.

Kâr yağmasa da civarda kar yağdıkça Konya'nın nasibine civarın ayazını çekmek kalmıştı. 

2024'e geldiğimizde her sene ocak ayına doğru yüzünü gösteren kış bu sene yüzünü erken gösterdi.

23 Kasım gecesi bastıran kış yerleri ağarttı. Arabaların üstünü karla kapladı.

24 Kasıma gözümüzü açtığımızda ise gündüz vakti bile buz kesti. 57,6 km/s hızındaki rüzgar ayazın derecesini daha da artırdı. 

İliklerine kadar işliyor soğuk.

Nem ne şekil bir soğuk var dışarıda. 

Son yıllarda böyle ayaz, böyle soğuk görmedim desem abartı olmaz.

Aslında hava durumu gündüzü sıfır, geceyi ise -5 gösteriyor. 

-20 dereceleri gördüğümüz zaman bile bu derece üşütmedi hava. Öyle zannediyorum, ayaz ve soğuğu artıran rüzgarın fazla olması. 

Bir gün öncesi yani 23 Kasım günü gündüzü de sıfır derece olmasına rağmen çarşıya çıkıp bir çay ocağının dışında oturarak çay içtim. Çok üşüdüğümü de hissetmedim. Üstelik üzerimde kalın kışlık ve mont yoktu. 

Bugün de yani 24 Kasım günü çarşıya yürümek istedim. İlk defa üzerime kışlık montu giydim. Kaşkolu boynuma doladım. Başıma takkeyi geçirdim. 100 metre yürüdükten sonra çarşıya gitmekten vazgeçip markete geçtim. Alacağımı alıp eve attım kendimi. 

Gündüzü sıfır, gecesi -5 derece olan 24 Kasımdaki bu hava, belli bir sürenin üzerinde dışarıda kalmak zorunda kalan canlıyı dondurur.

Dışarıdaki bu dondurucu hava, ister istemez evi ve barkı olmayanları düşündürüyor insana.

Aynı şekilde yakıtı olmayanları da evde olmasına rağmen buz keser.

Yine bu soğuk dışarıda kalan sokak hayvanlarını bu havada sığınacak kuytu yerleri yoksa dondurur.

Bu havada dışarıda çalışmak zorunda kalanlar öyle zannediyorum, soğuk ve ayazı iliklerine kadar hissetmişlerdir. 

Bu havada dışarıda çalışmak zorunda kalanların, evsiz ve barksız olanların, evinde yakıtı olmayanların Allah yardımcısı olsun. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim derdi. Borcun günü geldiğinde gerekirse b