Ana içeriğe atla

Başarısız Öğrencinin Başarısızlık Gerekçeleri

Öğretmen dersi iyi anlatamıyor.
Zaten bu öğretmenden kimse memnun değil. 
Herkesin puanı düşük. Benimki yine iyi. 
Herkes kopya çekti. Ben çekmedim. Ben de kopya çekseydim, yüksek puan alırdım.
Bizim okul zaten iyi değil. 
Herkes etüt merkezine gidiyor, özel ders alıyor. Ben de bunları yapsaydım, benim puanım da yüksek olurdu. 
Öğretmenin puanı çok kıt. Başka sınıfın öğrencileri daha şanslı. Onların öğretmeni bol not veriyor. Bizimki çok cimri. 
Bizim öğretmen sınavda çok zor soru hazırlıyor. 
Öğrenciyi dökmekten büyük zevk alıyor. 
Zaten bu öğretmen iyi bir öğretmen olsaydı, bu okulda olmazdı. 
Öğretmen kendi sorduğu problemi çözemiyor. 
Normalde iyi yaptım ama öğretmen kağıdımı göstermiyor.
Bana kafayı taktı. Aynı cevapları yazdım. Arkadaşım 50 alırken bana 40 verdi. 
Sınavda anlatmadığı yerden sordu. 
Beni dersten soğuttu.
Sınavda çok yerden sorumlu tuttu. 
İki grup yaptı. Diğer grubun soruları çok kolaydı. Ben o grupta olsaydım, yüz çekerdim.
Hem çok soru sormuş hem de sınava geç geldi. Kağıtları erken topladı. Haliyle yetiştiremedim. 
Öyle zannediyorum, yukarıda yazdığım gerekçeleri etrafınızda çok duymuşsunuzdur. 
Başarısızlığı başkasının üzerine yıkma gerekçe ve mazeretimiz sadece eğitim alanında değil, bu tür gerekçeleri hemen hemen her alanda görebiliriz. 
Bu kadar mazeret üretenlerin yanında başarısızlığı kendinde gören az sayıda insanımız var. Bunlar, çalışamadım. Öğretmen iyi anlatıyor ama ben anlamıyorum derler. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim derdi. Borcun günü geldiğinde gerekirse b

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder