Tatlı su
çeşmelerinin vakıf medeniyetimize en güzel örnek olarak şehrimizde devam
ettiğini, çok önemli bir işlevi yerine getirdiğini, yalnız bu çeşmelerin çok
hoyratça kullanıldığını, bazı kimselerin araba, otobüs yıkama gibi amacı
dışında kullandığını, bazı memba suyu satanların buralardan doldurduğu duyu
memba suyu diye sattığını "Tatlı Su Çeşmeleri" başlıklı yazımda
değinip bu yazıyı sosyal medyada paylaşmıştım.
Bu yazımı okuyan bir
arkadaş, bir diğer sosyal mesele olarak otobüs ve tramvaylara kartı okutmadan
binenlerden dert yanmış. Yorumunun ilgili kısmını buraya alıyorum: "Sosyal
meseleleri dile getiriyorsunuz. Bir meseleye de ben öncülük edeyim. Duraklarda
bulunan turnike/gişe geçişlerinin bir ucunda güvenlik, diğer ucu sınır muhafızı
olmayan ülke gibi. %70 ücret ödemeden ya arka girişten ya da engelli girişinden
giriyor. Belediyeye yazdım, sosyal medyadan dile getirmeye çalıştım. Bu hafta
birçok gişede güvenliğin azaltıldığını gördüm. Tersine işlem görmüş. Hocam
sizce hata bende mi?!! Belki dillendirmesem güvenlik dururdu".
Yorum yazan arkadaş,
önemli bir konuya değinmiş.
Kartını basmadan
geçen yolcuların olduğunu, öyle zannediyorum belediye yetkilileri de
biliyordur. Güvenlik görevlisini artırmak suretiyle kaçak binenlerin sayısında
azalma olsa da bunun tam önüne geçileceğine ihtimal vermiyorum. Çünkü bildiğim
kadarıyla kaçak binenler yakalansa bile bir yaptırımı yok. Bir diğer husus,
bilet basmamayı göze alan, bir şekil biletsiz biner. Çünkü hırsıza kilit
dayanmaz Hele ki caydırıcı müeyyidesi yoksa ve yaptığı, yapanın yanına kâr kalıyorsa.
Arkadaşın bahsettiği
kadar yüzde yetmiş oranında kaçak yolcu olacağını sanmıyorum. Çünkü bu oran çok
yüksek bir oran. Eğer böyle ise bu memleketin ağlayanı yok demektir. Yalnız az
veya çok olsun, kaçak yolcunun olması bu ülkeye ve bu ülke insanına yakışmıyor.
Tek kelimeyle ayıptır, kul hakkıdır, vebaldir, hırsızlıktır.
Daha ayıp olanı ise kaçak
yolcu bu meblağa (Tam bilet 13 TL) kadar düşmüşse, eline daha büyük imkan geçse
bunu da hayli hayli yapacaktır. Demek ki daha büyüğünü çalmaya gücü yetmiyor, küçük
meblağla yetiniyor. Bu da ahlak ve etik değerler yönünden sınıfta kaldığımızın
bir göstergesidir.
Bizim önüne geçemediğimiz
kaçak yolcu sorununu Avrupa çözmüş. Gidip gelenler anlatır. Toplu taşımayı kullanacak
olan biletini alır, cebine koyar. Gideceği yönün vasıtasına biletini atmadan biner.
Gideceği yere gider. Ne bilet atma var ne bilet soran. Çok nadiren bilet kontrolü
yapılırmış. Hepsi bu kadar. Kontrollerde, biletsiz yolcu tespit edilirse cezası
ağırmış. Bunu herkes bildiği için bu hırsızlığa kimse cesaret edemiyormuş.
Bilet kullanmadan toplu
taşımaya bineni biz yakalasak, bunun en büyük cezası, “Yaşından, başından utan”
demek olur. Böyle de çözülmüyor maalesef.
Biz, pek önemsemeyen
bu sorunu çözmek istiyorsak bu konuda pekala Avrupa’nın çözüm yolunu izleyebiliriz.
Otobüs, tramvay, metroya hangisine bineceksek, biletimizi alsak, bileti atmayıp
cebimizde taşısak, kontrollerde göstersek, bilet gösteremeyene ağır cezayı müeyyide
uygulasak bu sorunu biz de çözebiliriz.
Bu uygulamayla, turnike
ve büyük duraklara ihtiyaç kalmaz. Her turnikenin başına güvenlik görevlisi koymaya
gerek kalmaz. Turnike olmayan duraklarda yolcu sadece ön kapıdan alınmaz. Herkes
tek tek kartını okutmaya kalkmaz. Durağa gelen araç tüm kapıları açar. Duraktaki
yolcular daha çabuk binmiş olur. Böylece hem zamandan hem de turnike ve güvenlik
görevlisi masrafından tasarruf yapılmış olur.
*12.07.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder