9 Temmuz 2024 Salı

Bilinmez Yarınımız

Hiç öz güveni yok. Bir başına kalamaz. Yanında mutlaka biri olmalı. 

Hiçbir işi de bir başına yapamaz. Biri mutlaka yardım etmeli. 

Olduğu yerde pek duramaz. Çünkü sıkılır. Başka yere gitmek ister. Gideceği yere de hep biri götürmeli. Gittiği yerde de çabuk sıkılır. Hemen dönmek ister.

Evtik bir hali var. Aynı yerde bir oraya, bir buraya hızlı hızlı döner durur ya da gider gelir.

Rutin işleri alelacele yapar. Birden yapıp kenara çekilir. Aceleciliğinden işini düzgün yapmaz.

Sabırsızdır. Dediği ve istediği birden olacak. Olması için de arka arkaya defalarca söyler. 

Konuşurken de bağırarak konuşur. Konuşanı pek dinlemez. Dinlese de anlamaz. 

Can sıkıntısından verir yemeğe. Yerken de hızlı hızlı yer. Her yemekten sonra vurur kafayı yatar. 

İş yapmayı sevmez. Hep biri yapsın, ben oturup yiyeyim. Önüme oturduğum yerde sofra gelsin ister. En büyük hayali bu idi. Armut piş, ağzıma düş misali. 

Kendisini hiç yenilemedi. Üzerine yeni bir şey koymadı. Hep eski gördüğünü uyguladı. Yeniliğe açık olmadı. 

Hep eskiden ne çektiğini anlattı durdu. 

İnadı inattı. Yüksek şeker hastası olmasına rağmen çaya şeker atmaktan bile vazgeçmedi. Yerken ve içerken atın ölümü arpadan olsun modunda oldu hep. Hızlı hızlı ve orantısız yedikten sonra maden suyu arayışına girdi hep. 

Kendi doğruları vardı. Tüm doğruları kendi doğrularından ibaretti. 

Canı nazlı ve kıymetliydi. Sadece kendini düşünürdü. 

En ufak bir tıkırtıdan korkardı. 

Ne yol bilir ne de yolak. 

Her yemeğin ardından çektiği uyku sonrası kafa ağrısı da hiç eksik olmadı. 

Şeker hastası olmasına rağmen hiç perhiz uygulamadı. Ne bulduysa zararlı, bana dokunur demedi. Abbas'ın kör gazı gibi yedi. 

Bu yiyişiyle bir gün yıkılıp felç olacak dedim zaman zaman. 

Doğru dürüst doktor yüzü görmedi.

Nihayet bir gün kısmi felç geçirdi. Tedavi gördü. Bir fizyoterapistten hareket desteği de aldı. Yapması gereken egzersizleri yapmadı. Başkasının desteğiyle güç bela ayağa kalktı. Düşerim, düşeceğim korkusuyla doğru dürüst yürümedi. Kendi başına ne kalktı ne yürüdü. Kendisine destek olanlara, biz kaldıramıyoruz, çabuk iyileş deyin dedim. Demişler. Biriniz zorlanıyorsa iki kişi kalın başımda demiş. Zaman zaman ben iyileşirsem yanımda kimse kalmaz, bütün iş bana kalacak korkusu yaşadı. 

Bir gece baston yardımıyla lavaboya giderken düşüp kalçasını kırdı. Ameliyat olmasına rağmen bir daha kalkamadı. Şimdi dört yıldır yatağa bağlı olarak yaşıyor. Mama ile besleniyor. Allah kimseye vermesin. Kendisi için de zor bakan içinde. 

Aslında çok da merhametli ve de duygusal biri. Öz güven eksikliği, düşerim korkusu ve inadı bu noktaya getirdi kendisini. 

Bu durumunu görünce, hep oturduğum yerden bir ekmek istedi. Allah ona dört yıldır yattığı yerden yemek veriyor diyorum. Ayıplamak için değil. Bir durum tespiti benimkisi. Öyle zannediyorum akıbetini böyle olmasını ya da olacağını düşünemedi. Hangimiz bilir ki. Sonuçta insan ne yaparsa kendine ve çevresine yapar denilen bir durum var ortada. Bizi yarın ne bekliyor, bilmiyorum. Ama Allah herkese hayırlı ve bereketli ömür ve ölüm versin. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder