Bu yazıda esas, İran’da içinde cumhurbaşkanları, dışişleri
ve üst düzey yöneticilerin olduğu helikopter kazası sonrasında helikopterin
enkazını bulma konusunda İran’ın ve Türkiye’nin açıklamalarına değinip hakkında
üç beş cümle söyleyecektim. Bu ülkeler adam olmaz diyecektim. Gördüğünüz gibi iş
nereye geldi.
İran’daki helikopter kazası hava muhalefetinden kaynaklı
bir kaza mı yoksa suikast mı? Kaza deniyor. Bu kaza İslam dünyasında olunca
açıkçası kaza diyesim gelmiyor. Kaza denip geçilecek ama öyle zannediyorum bir
suikast. Böyle kazalar da nedense hep fesat ve hasedin kol gezdiği, her türlü
Bizans ve Acem oyununun oynandığı İslam dünyasında oluyor.
Bu olayın benzeri bir uçak kazası sonucu Pakistan’da olmuş.
Tüm üst düzey ölmüştü. Daha önce bizde de Muhsin Yazıcıoğlu’nun başına gelmişti.
Dava hala devam ediyor ve azmettiriciyi bulamadık.
Reisi’nin ölümü bana Muhsin Yazıcıoğlu’nun suikast sonucu
ölümünü hatırlattı. Sonrasında, enkazın yerinin tespit edilememesi, enkaza geç
ulaşılması, helikopterin hava muhalefeti dolayısıyla düştüğünün açıklanması iki
suikastın ortak yönleri.
Kaza mı, suikast mı, bunu da geçelim. Esas sadede gelelim.
Bundan sonra yazacaklarım da yukarıda yazdığım gibi İslam dünyasının fesat
yuvası olduğuna ve birbirini çekemediğine bir örnek olsun.
Reisi’nin düşen helikopterinin yerinin tespit edilememesi
dolayısıyla İran dünyadan yardım istedi. Türkiye’den giden bir İHA kaza yerini
tespit edip geri döndü açıklaması yaptı Türkiye. İran ise yok öyle bir şey.
Türkiye İHA’sı yedi km uzaklıkta bir yeri belirledi. Halbuki kaza yerini ve
helikopterin enkazını bizim drone tespit etti açıklaması yaptı. Üstelik biz
dünyadan yardım talep etmedik dedi. İyi de yardım istenmediği halde Türkiye’nin
İHA’sının İran içinde ne işi var? Gezinti yapmaya mı gitti oraya?
Bu iki açıklamadan biri doğru, diğeri yalan söylüyor. Ya
Türkiye yalancı ya da İran. Türkiye enkaz yerini tespit ettik diye niye yalan
söylesin? İran niye yanlış yeri gösterdi desin? İki ülkeden biri bizimle oyun
oynuyor belli ki. Ama hangisi. Şimdi çıkın bu işin içinden.
Bizim İHA’nın enkazı bulduğuna dair şahidimiz İsrail. Bakalım
İran kimi şahit gösterecek? Herhalde o da Beşşar Esad’ı şahit gösterir.
Bu iki açıklama bile benim İslam dünyasını fesat ve haset
yuvası göstermeme bir örnek. İran dese ki sağ olsun, komşu ülke sıkıntılı
anımızda bize yardıma geldi. Faydalandık. Bu iyiliğini unutmayacağız dese ne olurdu?
Türkiye de acılı gününde komşumuzun yanında yer aldık. Destek verdik dese ne
olur?
Kazanın enkazını sen buldun, hayır ben buldum ne demek?
Neyin kafasını yaşıyoruz bu açıklamalarla. İnanın, çok anlamış değilim
diyeceğim ama biz bizi bildiğimiz için hiç garipsemedim bu açıklamaları. Bizde
herkes sayemde bulundu inisiyatifini alma ve reklam peşinde.
Adamların Cumhurbaşkanı ölmüş ya da öldürülmüş. Buna rağmen
ne hesap derdindeler.
Sahi bu İslam dünyasından bir cacık olur mu? Varın siz düşünün biraz da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder