Ana içeriğe atla

Zam Bizim İşimiz

Yine sosyal medyada çalakalem yazım paylaştığım bir yazım sosyal medya arşivime düştü. 21.11.2021 tarihinde akaryakıta peşi sıra gelen zamlar kuruşla geliyormuş. Bu kuruşlar damlaya damlaya göl olur misali 2022 ve 2023 yılında liraya dönüşmüş. İki yıl öncesinde kuruşla yavaştan acıtan yakıt liraya dönüşerek katmerleşmiş. Turpun büyüğü heybede imiş. Zam bizim işimiz. Bu görevi de hakkıyla yerine getiriyoruz. 

Bakalım iki yıl öncesinde akaryakıtın neyinden dert yanmışım:

Bir hafta içinde LPG kaç zam gördü hatırlamıyorum. Zaten hatırlasam da bir anlamı yok. Boşu boşuna kafa yormaya, kafada tutmaya da gerek yok. Sağ olsun dijital ortam bizim adımıza kafa yoruyor. Bu gece gelecek zamla birlikte 6 günde üçüncü zam oluyormuş. Bu demektir ki her iki güne bir zam yapılmış. Yani gün aşırı zam yemişiz. Böyle giderse gün aşırı zamdan günlük zamma doğru koşar adım ilerliyoruz. Yine böyle giderse günlük zam da yeterli gelmeyebilir.

Yine gazetenin haberine göre LPG'ye 2 ayda toplam 2 lira 33 kuruş zam yapılmış.

Görünen o ki bu ülkenin elinde zamdan başka çare kalmamış. Zira bu zamlar çaresizliğin bir göstergesi ve bu zamlı hayat bizden ayrılmaz bir parça olacak.

Böyle günlük zamma doğru gün aşırı gelen bu zam, Çin işkencesine döndü. Madem bu zamlar dolardaki hareketliliğe ve yükselişe göre ayarlanıyor. Bundan kurtulmanın ve günlük fiyat ayarlamasının önüne geçmenin yolu; benzin, motorin ve LPG'nin istasyonlarda dolarla satılmasıdır. Hangisi kaç dolar ise istasyonlar ekranlarına o fiyatı yazsın. Dolar düşse de yükselse de dolar cinsinden fiyat sabit kalsın.

Burada herkes cebinde dolar mı taşıyacak diyebilirsiniz. Hayır, taşımalarına gerek yok. Kim, kaç litre yakıt almışsa, yine TL cinsinden ödemesini yapsın. Ne fark eder demeyin. Bence çok şey fark eder. En azından "Otogaza bu geceden itibaren şu kadar kuruş zam gelecek" Çin işkencesinden kurtulmuş oluruz. Bu da psikolojik olarak bizi rahatlatacaktır”. 22.11.2021

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde