Hayat, dertlilerle tuzu
kuruların arasında gelip geçiyor. İç içe yaşayıp gidiyorlar.
Tuzu kuru olmalarında
sorun yok. Varsın böyle yaşasınlar. Dertlilerin derdine tercüman olup en azından
dertlerini dinleyip anlayış gösterecekleri yerde aşkın gözü kör ettiği gibi savunmacı
anlayış içine girmeleri insanı kahrediyor.
Biline ki bu tip tuzu
kurularla aynı dil konuşulsa da asgari seviyede bile anlaşmak mümkün değil.
Şu tür konuşma eksik
olmaz bunlarla. İlki dertli, ikinci ise tuzu kuru:
Hayat pahalılığı
aldı başını gidiyor.
Geçmişi unutma. Eski
günler daha felaketti.
Geçmişte
yaşamıyoruz. Bugün piyasa yangın yeri.
Eskiden yoktu bir
şey. Varsa da kuyruk vardı. Ben kuyrukları unutamam. Yaşamayan bilemez.
Emeklinin durumu iyi
değil. Aldıklarıyla geçinebilmeleri mümkün değil.
Düşük emekli maaşı
alanların çoğu ikinci işte çalışıyor. Hepsinin de evi var. Çoluk çocuk da
kalmadığına göre bu maaş onlara yeter. Yetmese de bu emekliler zaten fazla
çalışmadan emekli olanlardır.
Kiralar çok
yüksek.
Ev sahipleri çok
insafsız.
Kurt puslu havayı sever.
Ne dersen de. İnsanımız
aç gözlü ve fırsatçı.
Devlet de vergilere yüksek
çekiyor. Devlet de mi fırsatçı?
Devlet olması gerekeni
yapıyor.
Durmadan U dönüşü
yapılıyor.
Yapmayan mı var.
Hepsi yaptı.
Enflasyon çok yüksek.
Eskiden daha da yüksekti.
Şimdi dünyada da yüksek.
Faizler indirilmişti.
Seçimden sonra yükseltilmeye başladı. Ne dersin?
Zaten yükseltilmesi bekleniyordu.
Seçimden sonra döviz
de yükseldi.
Herkes bekliyordu zaten.
Kur garantili yanlıştı.
Bir ihtiyacı karşıladı. İyi oldu. Değilse bugün döviz daha yüksek olurdu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder