Ana içeriğe atla

İsrail'i Durdurmanın Yolu

Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre dünyada toplam 208 ülke yer almakta.

Devletlerin yüzde seksen üçü İsrail’i resmen tanımaktadır.

Filistinlilere uyguladığı terör dolayısıyla dünyada İsrail’in yanında yer alan devlet sayısı bir elin parmağını geçmez.

Uyguladığı terörde, İsrail’e kayıtsız şartsız en büyük desteği veren ABD’dir. Diğer destek veren ülkelerin pek bir ağırlığı yok.

Geçmişte olduğu gibi bugün yaptığı kıyımlardan dolayı BM’de İsrail’i kınayan bir karar oylansa, dünya devletleri kahir ekseriyetle Israil’i kınayan tasarıyı kabul eder. Bugüne kadar İsrail’in aleyhine olan her BM kararı beş daimi üyeden ABD tarafından veto edilerek kararların uygulanması engellemiştir.

Devletlerin yanında dünya haklarının ekseriyeti de İsrail’in kıyımına tepkilidir. Bunu da başta ABD olmak üzere Avrupa dahil dünyanın her bir devletinde İsrail’i telin eden miting ve yürüyüşlerden anlayabiliriz.

Gel gör ki dünya devletleri ve haklarının kahir ekseriyeti İsrail’in karşısında olmasına rağmen ABD destekli İsrail yayılmacılığına, orantısız terörüne, emsali görülmemiş kıyımına devam ediyor. Onca çoğunluğa rağmen dünya sessiz ve çaresiz.

Dünyanın tek yaptığı, İsrail’i protesto etmek, kınamak, yürüyüş ve miting yapmak, İsrail’e lanet okuyan sloganlar atmak, Filistinlilere dua, İsrail’e beddua etmek, ölenler için gıyabi cenaze namazı kılmak, mesaj yayımlamak, sosyal medyadan tepki göstermek gibi sonuç alıcı olmayan söz ve eylemlerdir.

Öyle anlaşılıyor ki terörden başka gözü hiçbir şey görmeyen, kandan beslenen, Ortadoğu’ya paraşütle getirilmiş Ortadoğu’nun şımarık çocuğu İsrail’e, sonuç alıcı başka yaptırımlar gerek. Bunun için samimiyet lazım. Dünya devletlerinin bir ve beraber hareket etmesi gerekir. Dünyanın beşten büyük olduğu gösterilmelidir. Değilse dünyanın bırakın beşten büyük olmadığı, birden küçük olduğu ortaya çıkar.

İsrail’in Gazze’ye bomba yağdırmasının önüne geçmenin yolu, İsrail’in yanlış yaptığını beyan eden ülkelerin ortak bir deklarasyon yayımlaması ve bunu uygulamaları:

*Devlet terörü uygulayan İsrail’i sorumlu devlet olmaya davet ediyoruz. Yaptıklarından dolayı kınıyoruz. Şu gün şu saat itibariyle saldırıları sonlandırmalı. Gazze’nin elektrik, su, ilaç vb. ihtiyaçlarını karşılamalı. Başka ülkelerin yardımlarına izin vermeli.

*Deklarasyon dikkate alınmazsa, İsrail ve İsrail’e destek veren ABD ile tüm diplomatik ilişkiler kesilmeli. Bu iki ülkedeki büyükelçiler çekilmeli. İsrail ve ABD büyükelçileri sınır dışı edilmeli.

*Tüm devletler ekonomik ambargo uygulamalı.

*Gazze’ye yağan bombaların önüne geçmek için tüm dünya devlet başkanları Gazze’ye giderek Filistinlinin yanında olduğunu göstermeli. Saldırılara karşı kol kola girerek canlı duvar oluşturmalı.

Hiçbir şey yapmasalar bile şu akan kanı durdurmak için devlet başkanları olarak hep birlikte Gazze’ye giderek toplu fotoğraf verseler, kanı durdurmak için yeterli. İsrail terör devleti de olsa herhalde devlet başkanlarının üzerine bomba yağdıracak değil. Biliyorum, yazdıklarımın gerçekleşmesi mümkün değil. Hepsi bir araya gelerek deklarasyon bile yayımlayamaz. İnsanlığını kaybetmiş dünyadan bunu istemek safdillik olur.

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    Benim doğduğum ve büyüdüğüm çevremde büyüklerim, dünyayı karıştıracak en büyük ve zorlu sorunun Orta Doğu'dan çıkacağını, Müslümanlığın kopma derecesinde inceleceği ama kopmayacağı yeniden kuvvetleneceğini söylerlerdi.

    Sorunlu Orta Doğu'nun baş aktörlerinden İsrail'i ABD ve AB koruduğu ve kolladığı müddetçe, İsrail bu tutum ve davranışlarına bir son vermez. 1947 ile 2023 arası Filistin coğrafyasındaki harita bize açıkca gösteriyor ki, bu İsrail'i kimse durduramayacak.

    Kur'an-ı Kerim'e göre Yüce Allah, bir zamanlar alemlere üstün tuttuğu İsrailoğullarını tekrar lanetliyor. Ama her nedense şu anda üzerinde yaşadığımız gezegende İsrailoğulları her zaman her işte en kazançlı çıkan ülke oluyor.
    Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Recep Bey, hamisi ABD, ABD gücünü kaybetmesini müddetçe İsrail, Ortadoğu'da yayılmacılığına devam edecek. Tüm mesele İsrail'in güçten beslenmesi. Şımarıklığı ve orantısız güç kullanması da bundan. Araplar petrol, doğal gaz gibi ellerindeki imkanı caydırıcı olması yönüyle kullanmadıkları müddetçe böyle devam edecek. Osmanlıyı nasıl aramazsın. Bir güç olarak karşılarında olurdu.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde