Din her konuda
ölçülü olmayı, ifrat ve tefritte olmamayı emrettiği gibi sevgi ve nefrette de
aşırı gitmemeyi tavsiye eder. Aşırı sevgi ile aşırı nefret birbirinin karşıtı
ise de birbirinden beslenir ve aynı amaca hizmet eder.
Aşırı sevgi aşk gibidir.
İnsanın aklını başından alır. Duyguları aklın önüne geçirir. Bu da sağlıklı
düşünmenin önündeki en büyük engeldir.
Kişi sevdiğine aşk
derecesinde bağlı olduğundan gerçekleri göremez. Gerçekleri halının altına
süpürür. Çünkü görür gözü görmez, işitir kulağı işitmez olur.
Hayata taraflı
bakar, objektif bakamaz. Bakış açısı daralır.
Hayatı sevdiğinden
ibarettir. Onunla yatar, onunla kalkar. Sevdiğinin sözü yol haritasıdır.
Sevdiğine söz
söyletmez. Söyleyeni düşman beller. İletişimi keser, mesafe koyar. Nankör
ilan eder.
Sevdiğini seveni
sever, sevmeyeni düşman bilir ve sevdiğinin rakipleriyle korkutur onları.
Sevdiğinin her
yaptığında bir hikmet arar ve sevdiğini hep haklı görür. Doğru, sevdiğinin
doğru dediği; yanlış, sevdiğinin yanlış dediğidir.
Olgularla değil,
algılarla yaşar.
Kendisine ait bir
başarısı ve söyleyeceği yoktur. Sevdiğinin başarısı onun başarısıdır.
Sevdiğinin başarısız
olmasını aklının ucundan bile geçirmez. Sevdiği kazara kaybederse hayatın bir
anlamı kalmaz.
Aşırı nefret de
aşırı sevgi gibidir. Nefret ettiği kişi onun için şeytan mesabesindedir, her
daim kötüdür ve başı ezilmelidir. İlgili kişi ağzıyla kuş tutsa, onu sırtında
taşısa dahi fayda etmez. Söylediği doğru bile olsa onun için bir anlamı yoktur.
Verdiğim örnekler, günümüzde
çoğu kimsede ayniyle vaki gördüklerimizdir. İşin ilginci, bu tip kimseler aşırı
sevgi ve nefret üzere olduklarını da kabul etmiyorlar, kendilerini makul görüyorlar.
Aşırı sevgi ve aşırı
nefret hali yaşayanların kendileri kabul
etmese de verdikleri görüntü, bir feraset ve basiret bağlanması, bir akıl tutulması
yaşadıklarını gösteriyor. Bu hal üzere olanlar kendilerini sorgulamayınca bir ifrat
ve tefrit hali üzere olduklarını, aşırı uçlarda gezindiklerini de bilmiyorlar. Bir
denge tutturmadan hayatlarına böyle devam ediyorlar.
Hoşlarına gidiyorsa bu gittikleri yolu devam ettirsinler. Yalnız gittikleri bu yolun, İslam’ın emri olan orta ümmete, itidale, orta yola, ölçülü ve dengeli olmaya terstir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder