9 Nisan 2023 Pazar

Beddua

Beddua, her tarafa giden; isabet ettiğini yaralayan, onda onulmaz yaralar açan, öldürmekten beter eden ve öldüren ok gibidir. Bu ok,

-bazen beddua edileni bulur,

-bazen beddua edeni bulur,

-bazen de askıda kalır, isabet edeceği kişiyi ve günü bekler.

Beddua haksız yere yapılmış ve her kim olursa olsun, insan onurunu zedeliyorsa beddua edilene isabet etmeden, rutin hayatına devam eder ve açından kimse ölmez ve “geber”mez. Çünkü rızkı veren Allah’tır. 

Haksız ve onur kırıcı bu beddua, nereye gider? Döner sahibini bulur. Bunun sonucunda beddua sahibi ya ölür ya da işini/koltuğunu kaybeder. İşini veya koltuğunu kaybetmek, gücünü koltuktan alan kibir budalaları için ölümden beterdir zaten. Koltuk altından kayınca ha yaşamış ha ölmüş fark etmez onun için.

Böyle bedduaya ben kime niyet, kime kısmet derim.

Sen sen ol, beddua ederken dikkatli ol!  Yoksa başına iş açmış olursun.

En iyisi ağzı bedduaya alıştırmamaktır. Herkes hakkında iyi dileklerde bulunmak ve hayırlısını istemektir. Kişi hakkında hayır dilemek istenmiyorsa, içine atıp sessizliğe bürünmek ve o kimseyi Allah’a havale etmek en erdemlice olsa gerek.

2 yorum:

  1. Merhabalar Sayın Hocam.
    Dediğiniz gibi, en iyisi beddua etmekten kendimizi alıkoymalıyız. Dikkatli bile olsa, beddua etmemek en iyisi. En doğrusu da haklı yere yapılacak bir bedduayı yapmadan bedduayı hak eden kişiyi Allah'a havale ederek, bumerang gibi geri bize gelecek bedduayı hiç yapmamak daha iyidir.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil