Ana içeriğe atla

Seçme Fıkralar (3)

Hasetçilik

Öbür dünyada Cehenneme gidenleri -millet olarak- ayrı ayrı çukurlara doldurmuşlar. Her çukurun başına da birer Zebani koymuşlar. Fakat Türklerin başına Zebani koymamışlar. Diğer milletler, “Bu haksızlık değil mi? Niçin Türklerin başında görevli yok deyince, melekler: “Türklerin başına görevli koymaya gerek yok. Çünkü onlardan biri kaçmaya kalkarsa, diğerleri ayağından asılır, tekrar aşağıya düşürürler, kimse kaçamaz” demişler.

Savunma Psikolojisi

Ruslar, yeni yaptıkları hızlı trenin 3 saniyeden fazla asla gecikmediğini bir Amerikalı diplomata göstermek için onu metronun yanına götürürler. 5 saniye geçtiği halde tren hala gelmeyince, diplomat, “geciktiğini” söyler. Rus yetkili, “Âmâ efendim! Siz de Kızılderilileri öldürdünüz” der.

Dinin kıymeti

Ağustos ayının sıcağında oruç tutan bir Müslüman, vakit geçirmek için baraj kenarına gider. Yolda ağaç altında nevalesini çıkarmış, yemek yiyen birisini görür. Adama:

Utanmıyor musun, sen Müslüman değil misin, şeklinde  çıkışır.

Yemek yiyen adam:

Arkadaş, ama ben Hristiyanım, der.

Bunu duyan Müslüman:

O halde dininin kıymetini bil, der.

Mesai

Bir İngiliz, bir Fransız ve bir Türk çocuğu birbirlerine hangimizin babası daha hızlı sorusu sorarlar. Her biri kendi babasının hızlı olduğunu iddia eder.

İngiliz, “Benim babam daha hızlı. Çünkü 100 metreyi 3 saniyede koşar” der.

Fransız, “Benim babam daha hızlı. Çünkü benim babam tetiği çeker çekmez, mermi hedefine varmadan, babam diğer eliyle yakalar, der.

Bütün bunları dinleyen Türk: ise “Bunlar da bir şey mi? Benim babam devlet hastanesinde çalışır. 5 de mesaisi biter 3’de evde olur.” der.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde