Ana içeriğe atla

Seçme Fıkralar (2)

Atacak Kurşun

"Rusya’da bir vatandaş, evinin ihtiyaçlarını almak için hazırlamış olduğu listeyle bir alışveriş merkezinin önündeki kuyruğa girer. Tam sıra kendisine geldiğinde, alacaklarını bir bir sıralar. Hepsine yok, cevabı alır. İyice sinirlenen vatandaş, yanındaki askerlerin de duyacağı şekilde küfürler savurmaya başlar. Askerden de hiçbir tepki gelmeyince iyice şaşırır ve koşarak evine gider. Hanımına,

Hanım, toparlan. Bu ülkeyi terk ediyoruz. Bu ülkenin maalesef atacak bir kurşunu bile kalmamış" der.

Ahmak kim?

Ahmak; iyi niyetli fakat sonucu hiç niyeti gibi çıkmayana derler.

Bir insanın ahmak olup olmadığını anlamak için karşıdaki bir yeri parmağınızla gösterin. Eğer o kimse karşıya değil de parmağınıza bakıyorsa işte o kimse tam bir ahmaktır.

Mavri Mira

Din Kültürü  sınavında şöyle bir soru sordum: ”Mekke’ye dışarıdan gelenlerin can ve mal emniyetini korumak için kurulmuş, Hz Muhammed'in de katıldığı, bugün böyle bir cemiyet kurulsa, yine katılırım dediği cemiyetin adı nedir? 

Siz ne cevap verirsiniz bilmiyorum ama öğrencim, “Mavri Mira Cemiyeti” yazmış cevap olarak. 

Öğrencimle gurur duyduğumu söylememe gerek var mı?

Kuveytli Kadınlar

4 yıl önce Kuveytli kadınlar üzerinde bir inceleme yapan bir Amerikalı gazeteci, Kuveytli kadınların erkeklerinden 4 metre arkada yürüdüklerini tespit eder. Körfez Savaşından 4 yıl sonra tekrar Kuveyt’e gelen gazeteci, kadınların 4 metre önden gittiklerine tanık olur. Kısa zamanda meydana gelen bu gelişme ve değişimin sebebini öğrenmek için kadınların yanına gider ve bunun sebebini sorar. Kadınlar:

Mayınlar efendim mayınlar, cevabını verirler.

Adamı Düzeltme

Bir baba, hafta sonu sinemaya götürmek için çocuğuna söz verir. Hafta sonu gelince, çocuk verdiği sözü babasına hatırlatır. Uzanıp yatmakta olan baba sinemaya gitmek istemez.

Çocuğunun ısrarları sonrasında babası, divandaki gazeteyi kendisine vermesini çocuğundan ister. Gazeteyi paramparça yapan adam parçalanan gazeteyi çocuğuna uzatır ve şöyle der:

Yavrum! Şu gazetedeki dünya haritasını düzeltirsin, seni sinemaya götüreceğim, der.

Biraz sonra dünya haritasını düzelterek getiren çocuğa babası hayret eder ve

Çocuğum! Nasıl yaptın, bunu deyince çocuk:

Babacığım! Dünya haritasının arkasında bir adam resmi varmış. Adamı düzeltince dünya da düzeldi, cevabını verir.

Haliyle sinemaya gider baba ile oğul.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde