Hakim,
yargıç demektir. Mevzuatın kendisine verdiği yetki çerçevesinde sanık ve
zanlıyı yargılayan, bu yargılamayı da millet adına yapan kimsedir. Suçluyu
cezalandırır, masumu berat ettirir. Yani adalet dağıtır. Taraf değildir.
Kimseden emir ve talimat almaz, ihsası reyde bulunmaz. Yargılamada somut
delilleri esas alır. Duygusal davranmaz, yanlı olmaz. Şuna bir haddini
bildireyim demez. Bu şekilde verdiği karardan dolayı da kestiği parmak acımaz.
Zira adalet mülkün temelidir. Hakim gerçeğin peşindedir. Verdiği karar maşeri
vicdanda makes bulmuşsa, verdiği karar doğrudur. Hakimler hukuk fakültesi
mezunu olur.
Muhakkik ise gerçeği
araştıran; soruşturan, soruşturmacı ve soruşturucu demektir. Bu görev için il
veya bakanlıklarda görev yapan müfettişler görevlendirilir, bazen devlette
görev yapan yöneticilere de bu görev verilebilir.
Hakimin yargılaması sonucu tüm
süreç bittikten sonra kişilere mahkumiyet, berat veya takipsizlik verilirken
muhakkikin inceleme ve soruşturması sonucunda da iddia edilenler sübut bulmuşsa
soruşturulan kişiye idari, adli ve mali yönden cezalar teklif edilir. Bunların
dışında bir suç tespit edilmişse yargılanması için adli yönden de teklif yapılır.
Muhakkikin teklifini cezanın durumuna göre disiplin amiri, il disiplin kurulu
veya bakanlıklar onar ya da reddeder.
Burada hakim ile muhakkiki ele
almamın sebebi, muhakkikin görevi de bir nevi hakimlik görevi gibidir. Nasıl ki
hakimin birinci önceliği adaleti gözetmek ise muhakkikin görevi de budur.
Kimseden emir ve talimat almaz. Yönlendirmelerden etkilenmez. Soyut ve sübjektif
delillere yer vermez. Somut delillerle sonuca gitmeye çalışır ve kanaatini
belirtir. Yani şunun kellesini alayım, şuna haddini bildireyim demez. Şunun istediği
olsun, bunun gönlünü alayım demez. İdeolojik ve kişisel davranmaz. Çünkü görevi
de tıpkı hakim gibi adaleti tesis etmek ve adaletten ayrılmamaktır. Suçlu ise
isnatları sübut bulmuş, gereği der. Değilse bir ceza teklifi yapmaz.
İster
hakim ister muhakkik somut delillerle hareket etmediği takdirde taraflar bir üst
mahkemeye ya da mercie müracaat ederek hakkını arar. Yanlış hesap ve karar bir şekilde
düzeltilerek adalet ve hak yerini bulur.
Burada
hakim ve muhakkikler taraflı davranıyor, birilerini koruyup kollarken diğer tarafı
mağdur ediyor iddiasında bulunacak değilim. Zira böyle bir isnadı kendilerine yakıştıramam.
Bu açıdan kahir ekseriyetini tenzih ederim. Emir ve talimat alanlar var mıdır? İnsanın
olduğu yerde her şey olabileceği gibi bu görevi yapanlar içinde de yaptığı kutsal
göreve halel getirecek kimseler de pekala çıkabilir.
Kararın
doğru olup olmadığı taraflar arasında tartışılır elbet. Kimi hak yerini buldu der
kimi de haksızlık yapıldı der. Bunlardan ziyade bu görevi ifa eden hakim veya muhakkik,
bir dosya hakkında karar verdikten sonra içi huzurla doluyorsa, yatağına yattığında
rahat bir şekilde uyuyabiliyorsa, görevini hakkıyla yerine getirmiş demektir. Kendinde
bir durgunluk, içinde bir rahatsızlık hissi duyuyorsa, acaba şöyle mi karar verseydim
ikilemi yaşıyorsa ve rahat uyuyamıyorsa, bilin ki görevini doğru yapmamış demektir.
Çünkü adalet ince bir çizgidir. Adalet dağıtanlar da sağa sola sapmadan bu ince
çizgi üzerinden yürümek zorundadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder