Ana içeriğe atla

Güzel ve Hikmetli Sözler (13)

243.Düşmanın en büyüğü hilesini gizleyendir.

244.Senin halktan beklediğin muamele, halkın da senden beklediği muameledir.

245.Bir tebessümle dahi olsa, insanları sevindirmeyi ihmal etme.

246.İnsanlar arasındaki yerin, onların senin nezdindeki yerleri kadardır.

247.Şerrinden endişe ettiğin kimseyi, bir de iyiliklerinle yumuşatmayı dene.

248.Üstün insan zeki olan değil, zekasını insanlık yararına kullanandır.

249.Sen benim kalbime bak diyen, acaba iç dışa çevrilseydi ne diyecekti.

250.İnsan yalnızken ağlayabilir, ama gülemez.

251.Ucuz adam, pahalı mal satmaz.

252.Söz insanda değil, insan sözde gizlidir.

253.Boyasına güvenen halılar güneşten korkmaz.

254.Evinizin önünü temizlemeden, komşunuzun damındaki karlardan sızlanmayınız.

255.Cahilin sofusu şeytanın maskarasıdır.

256.İçsiz cevizi, hafifliği ele verir.

257.Tembel; zamanında bir adım atmadığı için sonradan yüz adım atmak zorunda kalır.

258.Gafil insan der ki “Yarın olsa da bir iş işlesem..." Bilmez mi ki bugün dünkü günün yarınıdır. Bugün ne işlemiş ki yarın ne işlesin.

259.Ahlakın bulunduğu ülkede devletin masrafı az olur.

260.Nefsinin bin ayıbına razı olan, başkasının bir ayıbını affetmeli.   

261.Sana yapılmasından hoşlanmadığın bir şeyi sen de başkasına yapma.

262.Espriyi zeki insan yapar, Espriden de zeki insan anlar.

263.Espriler, ciddi meselelere zemin hazırlar.  

264.Bir ülkede kısa boylu insanlar uzun gölgeler vermeye başlamışlarsa, o ülkede Güneş batıyor demektir.

265.Olgun insanı dost edinmek istersen eleştir, basit insanı dost edinmek istersen onu öv.

266.Ne kadar uğraşırsan uğraş, yengece doğru yürümeyi öğretemezsin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde