Görülmemiş
bir hayat pahalılığı ile karşı karşıya olduğumuz ve bir hiperenflasyon
yaşadığımız aklıselim sahibi herkesin malumu. Bakmayın futbol takımı tutar
gibi parti tutan bazı trollerin bu durumu görmezden gelip "Dünyada da
böyle. Biz yine iyiyiz. Avrupa gıda sıkıntısı çekiyor, bizden pahalıya
alıyor" dediklerine. Bu işin hiç lamı cimi yok. Hayat pahalılığında ve
enflasyonda başı çekiyoruz. Enflasyonu en yüksek ülkeler yüzde 10 civarında bir
enflasyona maruz kalıyorlar. Yüzde 10 nere, yüzde 80 enflasyon nere. Savunmacı
reflekslerini bir tarafa bırakıp biraz makul düşünseler, hayat pahalılığında açık
ara önde olduğumuzu kabullenirler. Hele bir de yok öyle değil diyenleri
nankörlükle suçlamaları yok mu? Akılları sıra güneşi balçıkla sıvamaya
çalışıyorlar.
Hayat
pahalılığını kabul edip biraz makul gibi görünenler de yönetilemez mevcut
durumu, bazı gerekçelerin arkasına sığınarak bu durum normal demeye getiriyor.
Kah bizdeki ürünü dolar veya EURO ile kıyaslıyorlar. Bak bizde daha ucuz
diyorlar. Efendim, "Esnafımız fırsatçı" diyorlar. Tamam, esnaf
fırsatçı olabilir. Bu halk mı verdi esnafa bu fırsatı. Unutmayın ki kurt puslu
havayı sever. Hızlarını alamıyorlar, Brent petrol yükseldi. Haliyle bize zam
olarak yansıyacak diyorlar. Tamam, Brent petrol 135 dolara kadar yükseldi.
Elbette zam olarak bize yansıyacak. Yalnız Brent petrol ilk defa 135 dolara
yükselmedi. 2008 yılında 141 dolara kadar çıktı. O zaman benzinin litresini
kaça almışız? Bilgileri bir tazeleyelim isterseniz. 3,61 lira imiş. Brent
petrolün varilini gerekçe göstererek 2022 yılında benzin bir ara 30 liraya
kadar çıktı. Aradaki uçurumu takdirlerinize bırakıyorum. Demek ki mesele sadece
Brent petrolün yükselmesi değil. Sıkıntı TL'nin döviz karşısında erimesi ya da
eritilmesi. Çünkü 2008 yılında dolar 1,25 seviyesinde idi. Burada üzerinde
düşünülmesi gereken paramızın değerinin hiç olmadığı kadar düşmesidir. Değilse
biz 2008 yılında da benzini bugünkü fiyatlara almamız gerekirdi.
2007,
2008, 2009 dünya ekonomik krizini yabana atmamak lazım. Dünya hala o krizin
etkisinden kurtulamadı. Burada sorulması gereken soru şu: 2008’de Brent petrol
141 dolara kadar yükselmiş iken biz o zaman benzini niçin şimdiki gibi pahalı
almadık? Çünkü paramız pul olmamıştı ve değerliydi. TL neredeyse dolarla başa
baş idi. Merkez Bankası rezervlerimiz iyi seviyede idi. Hükümet iyi bir mali
disiplin izledi. O zamanın Başbakanı Erdoğan, bu kriz bizi teğet geçecek
demişti. Gerçekten uygulanan sıkı para politikası ve mali disiplin sayesinde teğet
geçti.
Bir
zamanlar teğet geçen kriz şimdi niye hep bizim ülkemizde cirit atıyor? Demek ki
krizin diğer gerekçelerinin yanında en büyük sebep izlediğimiz para
politikasıdır. TL’miz pul olmasa biz bu krizi bu kadar derinden hissetmeyecektik.
Çünkü hayat pahalılığını ve enflasyonu azdıran paramızın dolar karşısında değer
kaybetmesidir. O zaman izlediğimiz para politikasında bir problem var. Yedek akçeye
varıncaya kadar Merkez Bankası rezervlerini şu ya da bu şekilde kötü günleri
hesaba katmadan har vurup harman savurursak, orta yerde TL diye bir para kalmaz
ve piyasaya zam olarak yansır.
Salgınla
beraber derinden hissedilen bu enflasyonlu hayatı ve hayat pahalılığını
değerlendirirken işlemeye çalıştığım bu hususun da göz ardı edilmesini isterim.
Hoş, biz salgından önce de zaten bir ekonomik krize girmiştik. İzlediğimiz
yanlış para politikası da bize bu şekil pahalıya mal oldu. Sözün özü budur. Lütfen
başka gerekçelerin ardına sığınmayalım.
*17/08/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder