4'ü
ilk sünnet, 2'si farz, 4'ü de son sünnet olan cuma namazlarını, kendimi bildim
bileli son yıllara gelinceye kadar 4 rekat zühri ahir, 2 rekat da vaktin
sünnetini ilave etmek suretiyle 16 rekat kıldım. Hep kafama takılmıştır, cuma
namazına bu ilave niye diye. Öğrenciliğimde büyük ağabeylere ve bazı
öğretmenlerime cuma namazı kaç rekat diye sordum. Gülüp geçtiler. Kimi de nasıl
bilmezsin, bu da mı sorulur dercesine manidar manidar baktı.
Kafa
karışıklığı yaşadığım rekat sayısı konusunda yalnız olduğumu düşünmüyorum.
Sorduğum bazı kişiler 6 rekat, bazısı da 16 dedi. 6 diyenlerin çoğu, geriye
kalan 10 rekatı öğle namazı zannetti ve ilk dört sünnetin ardından kıldığı 2
rekat farz sonrası nasılsa vakit namazlarını kılmıyorum, cuma bana yeter deyip
çekip gitti.
Kafamdaki
karışıklığı giderdikten sonra zühri ahir ve vaktin sünnetini terk ederek cuma
namazlarını 10 rekat olarak kılmaya başladım. Çünkü zühri ahir diye
kıldığımız namaz bildiğim kadarıyla İslam'ın neşvünema bulduğu yıllarda yoktu.
Bir meskun mahalde birden fazla camide cuma kılınmasıyla birlikte acaba cuma
olur mu ikilemi ortaya çıkmış. Zamanın alimleri öğle namazı yerine geçecek
zühri ahir görüşünü ortaya koymuş. O zamandan salgın dönemine kadar da çoğu
illerimizde kılınmıştır. Kıldığımız bu zühri ahir "Ya Rabbi, cumamı kabul
etmezsen, öğleyi kabul et" anlamına gelir. Fıkıhçıların ihtiyaten ortaya
koyduğu bu görüş bence sakat bir görüştü. Çünkü ibadetlerde şüpheye mahal
yoktur. Bir namaz ya vardır ya yoktur. İbadet de kabul olsun diye yapılır. Ben
bu durumu zühri ahiri kıldığım zamanlarda da dile getirir, böyle bir namaza
gerek yok derdim. Birileri fazla namaz kılmanın ne sakıncası var dedi
durdu.
Covid-19
küresel salgınla beraber birçok yasakla tanıştık. Camilerde beş vakit namaz ve
cuma namazı kılamama da bunlardan biri idi. Camilerin cemaate açılmasıyla
birlikte Diyanet, farzın dışındaki sünnetlerin camilerde kılınmamasını istedi.
Zühri ahir de camilerde kılınmasına ara verilen namazlardan idi. Daha sonraları
namaz vakitlerinin sünnetleri, farzlarla birlikte camilerde kılınmaya
başlamasına rağmen zühri ahir ve vaktin sünneti bugün camilerde kılınmıyor.
Cumanın son sünneti ile birlikte tespihata geçiliyor. Yok, ben kılacağım deyip
evine gidince bu namazları kılan varsa bilmiyorum. Hasılı cuma namazının
ardından kılınan zühri ahir ve vaktin sünneti kalkmış oldu.
Hayat
normale dönmesine rağmen bu zühri ahir nere gitti, niye kılmıyoruz şeklinde bir
tepkiye de rastlamadım. Zamanında fazla namazın ne sakıncası var diyenden de
ses seda yok. Gördüğüm kadarıyla herkes bu gidişattan memnun. Bu vesileyle cuma
namazındaki şüphe de giderilmiş oldu.
Salgın
olmasaydı, bugün hala bu ülkede zühri ahir kılınmaya devam edecekti. Çünkü
Diyanet’in, gelmesi muhtemel tepkilerden dolayı böyle bir karar veremediğini
düşünüyorum. Gecikmiş bir karar olsa da bu cesaretinden dolayı Diyanet'i tebrik
etmek lazım.
Vatandaş
makul olan bu karara tepki göstermediğine göre şimdi sırada başka tartışmalı
dini konularda Diyanet'in inisiyatif alması gerekir. Bunlardan bir tanesi de
imsak vaktidir. Bildiğiniz gibi her ramazan geldiğinde Diyanet'in imsakiyesinin
dışında Abdülaziz Bayındır tarafından ikinci bir imsakiye daha servis ediliyor.
Mevsime göre değişiklik gösterse de iki imsakiye arasında imsak vaktinde bir
saatten fazla bir zaman dilimi söz konusu. Zühri ahirde olduğu gibi yine
bazıları gerekirse bir saat fazla oruç tutarız dese de mesele sadece fazla oruç
tutmaktan ibaret değil. Burada sabah namazının vaktinin girip girmediği ile
ilgili bir durum söz konusu. Çünkü Bayındır'a göre Diyanet fecri kazip
dediğimiz bir vakitte sabah ezanını okutup oruca başlatıyor. Ezan okunduğuna
göre namaz da kılınabilir görüşü, namaz vakti girmeden sabah namazının kılınma
tehlikesini beraberinde getiriyor. Demem odur ki her ramazan bu ikilem
yaşanacağına göre Diyanet’in astronomi ve uzay bilim insanlarından görüş almak
suretiyle "Şu vakte kadar sahur yapılabilir" fetvası vermelidir. Bu
kararı alırken oruç ayetinde geçen siyah iplik beyaz iplikten ayırt edilinceye
kadar ifadesine uygun karar almalıdır ve bu tartışmayı bitirmelidir. Bunu da
bir güzel izah ederse tıpkı zühri ahirin kaldırılmasıyla bir tepki ile
karşılaşılmamışsa imsak vakti ile ilgili de bir tepki gelmeyeceğini
düşünüyorum. Çünkü makul izaha vatandaş tepki göstermez. Hoş, tepki verilse de
bu mesele artık vuzuha kavuşmalıdır.
*01/07/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder