Ana içeriğe atla

Tünelin Ucu Göründü *

Bakan Nebati, Aralık ayından itibaren enflasyonun her ay düştüğünü göreceksiniz, demiş. Eksik olmasın. Daha aralığa çok var ama olsun. Bugünlerde iyi bir morale ihtiyacımız vardı. Moral moraldir. Zira tünelin ucu göründü. Şurada aralığa ne kaldı?

Bakan olmak böyle bir şey olmalı. Baktı mı geleceğe, aylar sonrasına bakabiliyor. Kendisini kıskandım doğrusu. Çünkü ben, değil aralığı, yarınımı göremiyorum. Demek ki bana bakanlığı bundan vermiyorlar. Zira 8-9 ay sonrasını görecek gözlerimde parıltı yok. 

Gelelim konuşmaya. Çünkü konuşmanın künhü satır aralarında gizli. Bu konuşmadan, bu yılı yüksek enflasyonla geçireceğimiz anlaşılıyor. Satır aralarında kapalı kalan, enflasyonun aralığa kadar yüzde kaç yükseleceği. Kaba hesapla ve Çavuşesku Termometresi ölçeğiyle nisandan aralığa, her ay enflasyon yüzde beş çıksa, yüzde 61'in üzerine 40 daha eklemek gerekecek ki bu, yıllık enflasyon yüzde 101 olacak demektir. Böylece üç haneli resmî enflasyonu da görmüş oluruz. Bu oranı açıklayacak TÜİK başkanının başına ne gelir, bunu şimdiden kestiremiyorum. Büyük bir ihtimalle zamanında kaldırılan idam cezası jet hızıyla çıkarılır. İlk müşterisi de TÜİK başkanı olur. 

Burada kafama takılan bir hususa daha değinmek isterim. Bu enflasyon niçin daha önce veya sonra değil de aralıkta inmeye başlayacak? O zaman bir gömü mü bulacağız, doğal gazı o zaman mı çıkarmaya başlayacağız ya da geçen 20 Aralıkta dövize yapılan operasyon gibi enflasyona da bir ayar mı yapılacak veya dışarıdan bol sıcak para mı gelecek? Çünkü döviz iner de çıkardı. Aynı şekilde enflasyon da çıkardı inerdi. Nitekim füze gibi çıkan döviz bir gecede alaşağı olmuş, devlet dahil kimse ne olduğunu, nasıl indiğini anlayamamıştı. Enflasyonun da emir ve direktif ile inme durumu varsa, ne olur, aralık beklenmesin. Şu enflasyona gününü bir göstersinler ki biz de bayram edelim. 

Sebep ve hikmet her ne ise aralıkta enflasyonun emir veya diğer saiklerle düşecek veya düşürülecek olması güzel. Böylelikle asgari ücretli ve diğer bordro mahkumlarının zam oranları da onları enflasyona ezdirmeyecek şekilde bir güzel ayarlanmış olur. Oldu olacak bir de enflasyon garantisi verilirse, keyfimize diyecek olmaz. Kur Garantili TL, Altın Garantili TL ve Kur Garantili yap-işlet-devret uygulamasından sonra bir de Enflasyon garantili maaş garantimiz olur.

Yazımı bitirirken 8-9 ay sonrası enflasyonun akıbetinin ne olacağını bir uzman edasıyla mı diyelim yoksa müneccim edasıyla mı diyelim, her neyse bilen Sayın Nebati hakkında da birkaç kelam edelim. Gönül ister ki çocuklarının başı öne eğilmeyecek şekilde Bakanımız başarılı olsun. Kendisinden, atsın da biraz küçük atsın ki civcivler de yesin isteriz. Hem böyle müjdeler öyle pat diye söylenmez. Zira yürek mi dayanır buna. Ayrıca biraz da dersine çalışıp mantıklı moral verse iyi olacak. Çünkü kış aylarında enflasyon azar. Mesela sebze ve meyvenin çıktığı, yerli ürünlerin pazarlarda satışa sunulduğu yaz aylarında enflasyonda düşüş bekliyoruz dese, adam bu işin kitabını okumuş ve kitabın ortasından konuşuyor deriz. Neyse Nebati'nin elinde bereket B planı daima var. Baktı ki aralıkta da enflasyon inişe geçmezse, öngörüsünü revize eder, olur biter. Endişem, üç haneli enflasyonu açıklayan TÜİK başkanının başına gelen, Sayın Nebati’nin başına gelmez. Bu durumda boynu büküklüğü çok arar. 

*16/04/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde