İsrail, her ramazan
ayında Filistinlilere ve Mescidi Aksa'ya yaptığı saldırıların bir yenisini daha
ekledi. Filistinliler ne yapmış olmalı ki yeni bir saldırıya daha maruz kaldılar?
İşgal altındaki topraklarında ölüm kalım mücadelesi veren Filistinlilerin bu
saldırı için bir suç işlemelerine gerek yok. Zira bir terör devleti olan
İsrail'in suyunu bulandırması kâfi. Güvenlikçi politika izleyen ve bir
Filistinli kaldığı müddetçe huzur bulamayacağına, kendisini inandırmış bir
devlet aklından da başkası beklenmez. Bunu da dünyanın gözünün önünde göstere
göstere yapıyor. Bazı devletler bu saldırıyı kınıyormuş. Başta Türkiye olmak
üzere halkların kahrol paylaşımları hiç umurlarında değil. Nasılsa karşısında
kendisinden başka kimseye hayrı olmayan, kendine Müslüman bir İslam dünyasının
cılız sesi var. Bu ses İsrail için çok da tın. Bu, o devleti ancak motive eder.
Değil mi ki arkasında ABD var, değil mi ki arkasında dünya sermayesi var değil
mi ki arkasında kendi aleyhine tüm kararları veto eden bir Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi var. Nasılsa bu Konsey dünyadan büyük. Demek ki benim için her
şey mubahtır deyip saldırıyor İsrail. Niye saldırmasın ki. Akıttığı her kan,
geride bıraktığı her gözyaşı, bu ülke için varlık sebebi. Öldürmezse yaşayamaz.
Demek ki politikaları bu. Yaşamak için gerekirse cami duvarını aşıp caminin
içine işeyecek ki eceli gelsin.
Ben, taşıma suyla devletini
ayakta tutmaya çalışan böyle İsrail’in yerinde olmak istemezdim. Öyle
zannediyorum gece gündüz ne olacak benim halim deyip kabus görüyor. Çünkü bilir
ki zulümle abat olunmaz. Yine bilir ki tarihte iki defa yakılıp yıkılmış ve
sürülmüşler. Bir üçüncü dalga, yeryüzünde böyle bir devleti yok edecek. Bir
umut, kendisine düşman gördüğü her Filistinliyi yok ederse yaşarım belki diyor.
Nasılsa karşısında ona dur diyecek bir Arap ülkesi yok. Çünkü 6 gün savaşında
ne yaptığını Araplar çok iyi bilir. Zaten bu aşamadan sonra Arapların Filistin
diye bir davası ve derdi yok. Hoş, hiç yoktu zaten. Zira her biri Batı ve ABD
sayesinde koltuğunda oturuyor. Aslında İsrail, Filistin ve Filistin dışında
ikamet eden tüm Filistinlileri yok etse, İsrail'den önce Arap ülkeleri düğün
bayram yapacaklar. Başımızdaki Filistin belasından kurtulduk, diyecekler. Çünkü
yaşayan ve varlık mücadelesi veren her Filistinli onlar için ayak bağıdır.
Filistin yok edilmeden Arap ülkelerine rahat yüzü yok. İsrail'in uyguladığı
teröre gösterilen tepkilerin cılız kalması da bundan.
Buraya kadar
yazdıklarım hepimizin malumu. Zira kendimizi bildik bileli İsrail’in
Filistinlilere uyguladığı bir orantısız gücü belirli periyotlarla yaşıyoruz.
İsrail’in her saldırısı tüm dünya tarafından zayıf ve cılız sözlerle ve de
kınamalarla geçiştiriliyor. İsrail de biliyor ki dünyanın başka söyleyecek sözü
yok. Biliyor ki dünya bir acziyet içerisinde ve kendisini cesaretlendiren de bu
acziyet hali zaten. Bu acziyet içerisinde olanlardan bir tanesi de biz Türkiye
Müslümanları. Devlet yüksek perdeden bu saldırıyı kınarken halkımız da sosyal
medyadan “Kahrol İsrail…Filistinli kardeşlerimize yardım eyle Allah’ım!”
paylaşımları yapıyor durmadan. Bu durum, ben kendimi bildim bileli böyle. İşin
garibi İsrail ne yok oluyor ne Filistinlilerin yaşadığı acılar bir nebze
diniyor ne de Filistinlilere bir yardım geliyor.
Sonuç
getirmeyen bizim bu halimiz, “Bir kötülük karşısında gücün yetiyorsa o kötülüğü
elinle düzelt, buna imkan yoksa dilinle düzelt, buna da gücün yetmiyorsa
kalbinle buğzet. Bu da imanın en zayıf noktası” diyebileceğimiz hadisi şerifin
ikinci ve üçüncü haline tekabül ediyor. Bunu küçümsüyor değilim. En azından
acın acımızdır diyoruz Filistinlilere, İsrail’e de bu yaptığından hoşnut
değiliz ve bu yaptıklarından nefret ediyoruz mesajı veriyoruz ve tarafımızı
seçiyoruz. Ne devletin ne de bizim, elimizden daha fazlası gelmiyor maalesef.
Durum
şunu gösteriyor ki İsrail’i yola getirmenin yolu, İsrail’e kol kanat geren
devletlere karşı, dünyanın diğer devletlerinin, bir araya gelerek İsrail ve onun
destekçilerine karşı anladıkları dilden cevap vermeleri. Gerekirse güç
kullanmaları. Başka da çözüm görünmüyor. Bunu Filistin’in yanında yer alan
devletler yapsa kafi. Nedense böyle bir birliktelik ve irade yok. Dünya
devletleri böyle bir şeye imza atarlarsa, inanın bu dünyada herkes huzur bulur.
*10/05/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder