8 Mayıs 2021 Cumartesi

Kuru Soğan

Mutfakta en bakmak istemediğim yer, alışveriş listesinin yazılıp konduğu yer. Bu listeyi birkaç gün görmezden gelirim. Nasıl bakarsın ki... Fiyatların uçtuğu bugünlerde ha listeye bakmışsın ha hakkında yazılmış idam fermanına bakmışsın. Ama ne çare ki mutfakta tencerenin kaynaması için o listenin gereği er-geç yapılacak.

İdam fermanına pardon alışveriş listesine üstünkörü göz attım. Elime dokunmadan fotoğrafını çektim. Bir bayram öncesi cumartesi günü düştüm yola. Ayaklarım, fiyatı diğer marketlere göre makul olana götürdü beni. Zira devir hesap devriydi.

Kafama koyduğum markete doğru giderken bazı kalemleri karşılaştırmak için yolum üzerindeki bir markete dışarıdan baktım. Dışarıda sebze seçenlerin yanında markete girişte sıra ile içeriye alınanları gördüm. İçeri girmekten vazgeçtim. Dedim, diğer günlerde sinek avlayan market böyle ise benim makul satış yapan market nasıldır?

Yolda giderken eline pazar arabasını alıp yola düşen kadınlar gördüm. Bir tanesi hem arabayı sürüyor hem de diğer eliyle karşısındakine laf yetiştiriyordu. Pazara gidiyorum diyordu. Şükrettim bu duruma. Ne de olsa marketin dışında önümde bir alternatif daha belirmiş ve tam kapanmada aynı zamanda pazar da kuruluyordu.

Marketin çıkış kısmından içeriye bir göz gezdirdim. İçerisi tıklım tıklımdı. Girilecek gibi değildi. Şimdi siz tıklım tıklım ne demek diye soracaksınız. Buna lebalep desem daha iyi anlarsınız sanırım.

Araya araya bir alışveriş arabası buldum. Girişe yöneldiğimde, dışarıda sebze ve meyve seçenleri gördüm. Doğrusunu isterseniz, orta yerde pek seçilecek ürün de kalmamış. Buruşuk muruşuk ve fiyatına bakmadan dolduruyordu insanımız. İçeriye girdim. Güç bela yol aldım. Baktım gidilecek gibi değil. Bir kuytu yere çekilerek evi aradım. Bu listede yazılanlar acil mi, bayramı geçirmez mi? Zira alışveriş yapılacak gibi değil. Çünkü orta yerde ne takip mesafesi var ne de salgından korunma kuralı. Bir de pazartesi deneyeyim şansımı. Şimdi olmaz dedim. Kuru soğan acil dendi. Ne yapacaksın, bu bayram öncesi kuru soğanı dedim. Onsuz yemek pişmez dendi. Tek sorun soğan ise kolaydı benim için. Zira pazar kurulmuştu. Pazarda soğan da olmayacak da ne olacaktı. Sürdüğüm arabayı bir kenara koyarak bir çırpıda dışarı attım kendimi.

Pazara yöneldim. Yürüdükçe arkasında pazar arabası ile gelenler önüme geldi. Ama garip bir durum var orta yerde. Sair zamanlarda çekmekte zorlandıkları pazar arabaları boştu. Bunlar bal-börek arayanlar olmalı dedim ve boş arabalara iyi yönden yaklaştım. Pazara girdim. Her zamanki pazar yeri bomboştu desem yanlış olmaz. Çünkü tek tük soğan ve diğer yeşillikleri satan pazarcının dışında başka satıcı yoktu. Orta yerde soğan vardı ama benim aradığım kuru soğan değildi bunlar. Hepsi yeşil soğandı. Pazarın kurulacağını duyan, evinin önündeki yeşil soğanları söküp gelmiş. Diğerleri niye yoktu? Niye olsun ki…Hangi pazarcı ertesi günü çıkamayacağı pazara ürün getirsin. Zira elinde kalacak. Hasılı kuru soğan alamadan geri döndüm.

Yoğunluk belki azalmıştır diye tekrar marketime geldim. En azından kuru soğan alır, evimin yolunu tutarım dedim. Bu sefer marketin içine girmedim. Çünkü market, içeriye girişleri sıraya bindirmiş. 80 öncesi kuyruklardan bir kuyruk vardı marketin girişinde. İçeridekiler alışverişini yapıp dışarı çıktıkça dışarıdan birilerini içeriye alacaklardı. Bu kuyruk kolay kolay erimez deyip evimin yolunu tuttum.

Yolda marketlerden alışverişini yapıp evlerinin yolunu tutan şanslı insanlar gördüm. İçlerinde tanıdıklarım da denk geldi. Onlarla hasbihal ederken gözüm poşetlerindeydi. Hangisinde kuru soğan olsa birkaç gün yetecek kadar soğan isteyecektim onlardan. Maalesef ne isteyeceğim içlerine dammış olmalı ki hiçbiri soğan almamış.

Hasılı, acil ve zaruri üstelik temel gıda maddesi olan bir kuru soğan ihtiyacımı bile gideremeden evimin yolunu tuttum. Benim için günün karı, cebimden para çıkmaması idi. Bir diğer kar da market-pazar dolaşırken günlük yürüyüşümü de tamamlamış oldum.

Önümde bayrama dört gün kaldı. Bu dört gün içerisinde marketler yine böyle lebalep olursa soğanı nasıl alacağım, beni düşündüren de budur. Tem umudum, evinde stoklarla sınırlı soğanı olan dostlarımın birkaç baş soğan ödünç vermeleri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder