Yazılarımda zaman zaman hutbe içeriklerine
değinirim. Kah eleştirdim kah hutbe dediğin böyle olur dedim. 18 Aralık tarihli
hutbeyi de cumaya gidenler dinlemiştir. Gitmeyen veya gidemeyenler de sanal
alemden bu hutbeyi okuyabilirler. “Mümin Her İşinde Mutedildir” başlığıyla
okunan bu hutbe, kangren olmuş bir yaramıza parmak basan bir hutbeydi.
Hutbede,
✓“İslam
dininin; alışverişte, eğlencede,
yeme-içmede, giyim-kuşamda, konuşmada, yazmada, dini konularda ve hayatın her
alanında itidali yani orta yolu tutmayı, ölçülü olmayı ve dengeli hareket
etmeyi emrettiği,
✓Aşırı
uçlara savrulmanın ve aşırılıklar içinde boğulmanın insana da topluma da zarar
vereceği,
✓ Kederde
ve sevinçte, öfkede ve mutlulukta ifrat ve tefrite kaçmadan orta yolu
izlemenin, İslam’ın emri olduğu” hususları işlendi.
Sanırım bu hutbe, son zamanlarda
Kur’an lafzına dair yapılan tartışmalar ve üniversitelerin neredeyse fuhuş
yuvası olduğu şeklindeki iddialar üzerine, kopan fırtınanın ardından, kaleme
alınmış olsa gerek.
Aslında orta yolu tutmanın, aşırı
gitmemenin gerekliliğini hepimiz biliyoruz. Sorunumuz, teoride kabul ettiğimiz
bu gerçeği, pratiğe geçiremeyişimizdedir. Zaten bunu yapabilseydik orta yerde
ne gerilim ne kaos ne tarafgirlik ne de ötekileştirme olurdu. Haliyle pamuk
ipliğine bağlı sosyal barışımız da zedelenmezdi. Doğruya doğru, yanlışa yanlış
derdik. Buna da kimse bir şey demezdi. Niyet okumazdık. Olup biten ve ortaya
çıkan şeyler konusunda sürekli şoklar yaşamaz ve rutin gündemimiz pek değişmez,
asıl işimize yoğunlaşırdık.
Dilimize
sahip çıkabilsek, aramızdaki farklılıklara saygı göstermeyi becerebilsek,
insanları olduğu gibi kabul edebilsek, onları linçe tabi tutmasak, onları
kınayıp ayıplamasak, düşüncelerimizi bir başkasına dayatmasak ve onları
değiştirmeye kalkmasak, konuşacağımız zaman bin düşünüp bir konuşabilsek,
konuşurken birbirimizin değerlerini gözetebilsek, birbirimizin
kırmızıçizgilerine dikkat edebilsek, niyetlerimizi yargılamasak ve niyet
okumasak, kişileri beyanlarıyla kabul etsek, öküz altında buzağı aramasak,
birbirimizi dinleyip anlamaya çalışsak, bir yanlışıyla pireyi deve yapmasak,
mal bulmuş mağribi gibi saldırmasak; birbirimize parmak sallamasak, meydan
okumasak, bağırmasak, ayrılık ve farklılıklarımızdan ziyade ortak noktalarımızı
gündeme getirsek, bir faydaya haiz olmayan ve sonuca gitmeyen tartışmalı dini
konuları satışa çıkarmasak, satışa çıkarılmışsa da adam gibi tartışabilsek, birbirimizi
sapıklıkla itham etmesek, değerlendirmelerimizde toptancı bir anlayışa sahip
olmasak, mahalleleri kalın çizgilerle ayırmasak, birbirimizle iletişim ve
diyalogu kesmesek, insanları ölümüne sevip ölümüne nefret etmesek, kimseye
önyargıyla yaklaşmasak, slogan ve hamaseti bir tarafa bıraksak, birbirimizin
üzerinde algılar oluşturmasak, onları iftira, töhmet ve zan altında bırakmasak,
hep birlikte doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilsek, hiçbir yanlışı sumen altı
etmesek, hep birlikte yanlışın üzerine üzerine gitsek, birbirimizin yumuşak
karnına vurmasak, birbirimize güven verebilsek…inanın bu ülke, her yönüyle aşırılıklardan
arındırılmış bir ülke olur. Bu da toplumsal barışı ve huzuru getirir.
Zor
mu bunu yapmak? Bence hiç zor değil. Yeter ki taraflar tez ve antitezlerini
ifade ederken sinir uçlarını tavana çıkaran aşırılıklarını törpüleyebilsinler.
Sanırım gerilimden beslenmeyi seviyoruz. Öyle zannediyorum, bizi hayata
bağlayan da bu gerilimdir. Aslında, bir birikime sahip olanın, söyleyecek sözü
olanın ve söylediklerine güvenenin, gerilime ihtiyacı yoktur. Çünkü kalite
tesadüf değildir. Bir birikime sahip olmayan ve kendi fikrine güvenmeyen ise
zor durumda kaldığını hissettiği an, gerilim silahına sarılır. Bu da çapını ve
nasıl bir kumaşa sahip olduğunu gösterir.
Hasılı
güzelim ülkemizde, huzur içinde yaşamak istiyor, vaktimizi kısır ve sığ
tartışmalarla harcamak istemiyor isek herkesin, her tarafın orta yolu
tutmasında büyük fayda var. Hutbe de bunun üzerineydi. Umarım hayatımıza tatbik
ederiz. Yoksa bu konuya dair daha çok hutbe dinleriz.
*21/12/2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder