Ana içeriğe atla

Araç Muayene İstasyonunu Nasıl mı Buldum?

Bizi durmadan gözetleyen, peşimizi hiç bırakmayan, nereye girip çıktığımızı takip eden, ardından da bizi nasıl buldun diyen, ardından puan ver diyen ruh ikizimiz telefona, daha araç istasyonundan çıkmadan "Araç istasyonunu nasıl buldun" mesajı geldi. Malumunuz bugün aracımı muayeneye götürmüştüm. Nasıl bulduğumu anlatayım efendim.
1. Muayeneye gitmeden önce aracımın içini, dışını bir güzel temizlemiştim.
2. Sıramatikten sıramı alır almaz sağılma peronunda numaram yandı. Resimde gördüğünüz gibi 342,20 lira bayıldım. Egzozu önce yaptırdığım için egzoza ödediğim 80 lira bu sefer benden çıkmadı. Egzoz bedava gibi geldi.
3. Bir beş dakika geçmeden aracımın ameliyata alınacağı ve ölüm fermanımın yazılacağı 2.perona davet edildim. İsmim iki defa zikredildi. Herkes duydu. İşin sevindirici yanı da bu.
4. Mehmet isimli doktor geldi. Kolay gelsin delikanlı dedim. Aracımı ona emanet ettim. Elindeki sızdırmazlık ölçen aletle aracımı önden ve arkadan bir güzel muayene etti. Yetinmedi. Aracıma binerek bazı testlere tabi tuttu. Kah bağırttırdı kah tekerleri sürttürdü. Sonra altına geçti. Altta ne yaptığını bilmiyorum. Zira meslek sırrı. Sonra aracı çıkış kapısına doğru getirdi. Haritacıların aleti gibi bir aletle aracı hem sağından hem solundan süzdü. Ardından aracı muayene salonundan çıkarttı. Elindeki evrakla geri döndü. Emsalleri müşterisini ve benim ardımdakini göndermesine rağmen bizim Mehmet bir gitti, pir gitti. Bekleye gördüm Mehmet'i. Nice sonra "Nissan kimin" diye geldi. Elime evrakı tutuşturdu. 
5. "Ön fren hortumları sol ve sağ hasarlı", "Bir aya kadar yaptır ve tekrar randevu al" dedi. Ben baka kalırken o başka araçların canını yakmaya koyuldu. Aracın altını didik didik incelerken demek ki hortumlardaki tasarı tespit edebilmiş.
6. Dörtlüleri yanık durumdaki aracı kenara çekip biraz soluklandım.
7. Ardından sürdüm sanayiye.  Durdum bir frencinin önünde. Sol ve sağ hortumlarını değiştirttim. Resmini çekip koyduğum hortumları bükünce hafif yarılma göze çarpıyor. 
8. Ustanın dediğine göre hortumlar daha idare edermiş. Araç sağa ve sola dönerken bükülürmüş. Ama arıza gösterdiklerine göre değiştirmekten başka çare yokmuş. 
9. Sağ ve sol hortumlar nasıl bir şey diyeniniz olur diye resmini çektim. Yarıklar görülsün diye elemana tutturdum. Bu arada çocuğun elleri kirli ve yağlı. Allah sayılarını çoğaltsın. Emeklerini yağlı etsin. 
10. Boşalttıkları hidrolik yağının iyisinden döktüler. Artanı da bana verdiler. 
11. Hortum+tamir ve iyi yağ bedeli olarak bir 170 lira daha bayıldım. Yağın iyisi olunca haliyle fiyat da böyle oluyor.
12. Ayrılırken "Uzman freni nasıl buldun" mesajı geldi yine bizim dikizciden. Nasıl bulayım? Selam verince borçlu çıkıyorum. Allah eksik etmesin.
13. Merak ettiğim, istasyon ve frenciye de "Bu müşteriyi nasıl buldun" mesajı mı geliyor?
14. Araç istasyonuna gelince çay ve kahveleri yoktu. Pek yüzüme bakan olmadı. Önce parama, sonra aracıma baktılar. Bakım da tedavisiz ve masraflı bir bakım oldu. 
15. Sonuç olarak bizim araç ağır kusurlu. Kusurunu gidermiş olsam da resmen hala ağır kusurlu. Bir ay içinde muayene tekrarı randevusu alıp aracım tekrar muayene olacak. 
16. Vizeden geçmeyen aracım bir ay daha kazanmış oldu. Onca çıkan paradan bana kalan da teselli babından bu amorti yani süre oldu.
17. Hasılı muayeneden önce aracımı yıkamam, teşhis koyacak Mehmet'e kolay gelsin demem sökmedi. Zira acımadı bana. Bu durumda nasıl bulabilirim bu araç istasyonunu...
18. Bu arada bugün Siverek'e muayeneye giden Adem Boğa, senden ne haber. Umarım sınavı başarıyla geçmişsindir. Bu arada alacağın olsun.
19. Farlarda sıkıntı yoksa yüzde elli geçersin diyen Mustafa Akçay, diğer yüzde elli beni bitirir demiştim ve öyle de oldu. Senin de alacağın olsun.
20. Farlarda sıkıntı görünüyor diyen Hakan Mertek, farlar sınavı geçti, haberin olsun. Araç başka yönden ikmale kaldı.
21. İnşallah muayeneden geçersin diyen dostların temennileri gerçekleşmedi. Temenniniz için teşekkürler. 
Hasılı bugün benden araç istasyonu kazandı, frenci kazandı. Bir gün ben de kazanacağım elbet.
Bu arada yeni araç muayenesine gidecekler! Lütfen aracınızın altına girerek fren hortumlarını kontrol ediniz ya da kontrol ettiriniz. Hayırlı binişler ve yolculuklar! Sağlıcakla kalın...
Bu da geçer yahu demekten başka ne diyebilir ve ne yapabilirim. 
—Evlat! Bir bardak su getir. Şöyle buz gibi olsun.
—...
—Kesmedi bir daha getir...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde