Ana içeriğe atla

Araç Muayene İstasyonlarında Kredi Kartları Niçin Geçerli Değil? *

Kredi kartları nice zamandır hayatımızın bir parçası. Evden bir yere çıkarken cebimizde cüzdanımızın arasında kredi kartımız varsa cebimizde nakit olmasa da aramayız. Nasılsa kredi kartları da nakit gibi hemen hemen her türlü alışverişte kullanılıyor. Bugün çok az sayıda prensip sahibinin dışında en az bir kart  sahibi olmayan yok gibi.
Çeşitli imkanlar sunan, kolaylıklar sağlayan ve hayatımızı kolaylaştıran kredi kartları, yerinde ve zamanında kullanıldığı takdirde bir de aylık ödemenin hepsi, gününde ödendiği zaman pek sorun olmaz. 
*Kredi kartları bazı alışverişlerde taksit imkanı sunuyor.
*Yaptığın alışverişin ödemesini bir ay sonra yapabiliyorsun.
*Elektrik, doğalgaz, su, telefon, vergi gibi ödemeleri, internet aracılığıyla karttan ödeyebiliyorsun. Ayrıca ödeme için kuyruğa girmeye gerek yok.
*Dijital ortamda satılan her şeyi internet yoluyla karttan çektirebiliyorsun. 
*Kartın varsa cebinde nakit bulundurmana, parayı düşürürüm ya da çaldırırım demene gerek yok. Daha maaş almadım. Cebimde param yok. Alışveriş yapamam diyemezsin.
*Herkesin elini sürdüğü dolaşımdaki paralara el sürmeye gerek kalmaz. Paradan mikrop kapar mıyım endişesi taşımazsın...
Niyetim kredi kartlarını övmek değil. Aslında en iyisini bile evine bastırmayacaksın. Paran varsa paran kadar harcayacaksın. Yoksa, olunca harcama yapacaksın. Kredi kartlar bu denli hayatımıza girmese öyle zannediyorum bu denli borçlu olmayız, borçlarımızı ötelemeyiz, limiti aşmayız, bankaların asgarisini öde, gerisini merak etme sen, tuzağına düşüp faize belenmeyiz. Hal böyle olmakla beraber kredi kartı hayatımızın bir parçası. Hemen hemen her yerde kullanıyoruz ama isteyerek ama istemeyerek.
Kredi kartlarının geçmediği belki de tek istisna, araç muayene istasyonlarıdır. Buralarda kredi kartları geçerli değil. Halbuki tek çekim kredi kartları da günümüzde nakit -gibi- kabul ediliyor. Nedense AMİ(Araç Mua. İst.) illa para diyor. Alınan muayene ücreti kayda değer olmasa nakit alsın diyeceğim. Maalesef az-buz para almıyor.
Araç muayene istasyonlarında kredi kartların geçmemesinin hikmeti ne olabilir?
*Nakite çok ihtiyaçları var da tahsilat için 40 gün bekleyecek takatleri mi yok?
*Nakit çalışmak işletmenin olmazsa olmaz prensibi midir?
*Buraların işletmesini devletten alırken sözleşmelerinde "Ödemeler nakit tahsil edilir" maddesi mi var?
*İşletme, nakit tahsilat yaparak günlük kazancı gecelik faizde mi değerlendiriyor?
*İşletme, faiz çekincesinden dolayı bankalarla çalışmak mı istemiyor?
*İşletme, bu faiz hassasiyetinden dolayı vatandaşı faize bulaştırmak mı istemiyor?
*Araç yakıtsız çalışmadığı gibi nakitsiz de mi çalışmaz?
Nedir gerçekten bunun sırrı? Nakit para sevdasının iç yüzünü bilen var mı? Para bir tarafa, hizmet bir tarafa dayatmasının hikmeti ne olabilir? Anlayan, bilen ve çözen varsa Allah lillah aşkına bir söylesin. Bu konuda hiçbir şey yapılamıyorsa, bari sistem üzerinden aynı anda araç muayene istasyonlarının hesabına geçecek şekilde para transferi yapabilmenin yolu açılsın. Böylece AMİ veznesi 342,20 TL'deki 20 kuruşu tahsil edeceğim, bozuk para bulunduracağım derdi ile uğraşmaz. Yine firma, ücret tahsili yapan görevlilere ihtiyaç duymaz. Böylece daha çok kazanmış olur.
Hasılı, kaybetmezsek bulduk bu araç istasyonlarını.

*08/08/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde