Liselerde
okumakta olan öğrencilerin özürlü ve özürsüz devamsızlık yapma durumları
Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğine göre özürsüz 10 günü, toplamda 30 günü
geçmemesi esastır. Asıl olan öğrencinin devamsızlık yapmaması ve okuluna devam
etmesidir. Özürlü veya özürsüz devamsızlık yapmak arızı bir durumdur. Hastalık veya
değişik nedenlerle öğrenciler devamsızlık yapabilmektedirler.
Öğrenci
herhangi bir nedenle devamsızlık yaptı, bunu özürlü devamsızlığa dönüştürmesi
gerekiyor. Bunu kim yapacak? Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin 36.maddesinin
7.fıkrasına göre bu işi veli yapacak. Yönetmelikte “Öğrencinin devamsızlık yaptığı süreye ilişkin özür belgesi veya yazılı
veli beyanı, özür gününü takip eden en geç 5 iş günü içinde okul yönetimine velisi
tarafından verilir” (Değişik: RG-1/7/2015-29403) denilmektedir. Görüleceği
üzere Yönetmelikte her şey düşünülmüş.
Ortaöğretim
Kurumları Yönetmeliğinde dikkatimi çeken ve garip bulduğum kısım, yapılan
özürlü devamsızlık belgesinin veya veli beyanının okul idaresine bizzat veli
tarafından teslim edilmesinin istenmesidir. Yönetmeliği hazırlayanlar sorumluluğu
18 yaşını doldurmamış çocuğa değil, veliye yüklemektedir. Bunu anlayabiliyorum.
Fakat ben burada çocuklara bir güvensizlik görüyorum. Olur ya çocuk, velisinin
bilgisi dışında yaptığı devamsızlığı, özürlüye çevirmek için velisi adına
dilekçe yazıp imzasını da atarak okul idaresine teslim edebilir. Bunu yapan
çocuk çıkar mı? Çıkar elbet. Ama sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Birkaç
çocuk sahte belge ve sahte imza ile veli ve okulu kandırabilir düşüncesiyle tüm
çocuklara güvensizlik doğru mu? Bu toptancı yaklaşımı doğru bulmuyorum.
Yönetmeliği hazırlayanlar ve okulları yönetenler ilk önce çocuklarımıza
güvenmeyi esas almalıdırlar. Onlara “Biz size güveniyoruz” derken elbette
tedbiri de elden bırakmamalılar. Pekala okul yönetimi, yapılan devamsızlığın
özürlüye dönüştürülmesi için öğrencinin getirdiği dilekçeden şüpheleniyorsa
e-okul sisteminden veli iletişim telefonunu bularak kendisine telefon açarak “Çocuğunuz
şu şekilde bir dilekçe getirdi, bilginiz dahilinde mi” diye sorabilir. Burada
okul yönetimi devamsızlık yapan çocukların hangi birinin velisini arayacak
denilebilir? İnanın bu yöntem velinin okula gelerek dilekçe vermesinden daha
kolaydır. Çünkü tüm veliler okulun muhitinde ikamet etmiyor. Çoğu veli, gündüz
vakti mesai için işine gitmiştir. Bir dilekçe için velinin mesaisini bölerek
okula gelmesi hem zor hem zaman kaybıdır.
Öğrenci
devamsızlık yaptığı anda birçok okul, veli telefonuna “Çocuğunuz bugün okula
gelmemiştir” mesajı göndermektedir. Mesajla çocuğunun okula gelmediğini öğrenen
veli, bu devamsızlığın özürlüye dönüşmesi için çocuğuyla dilekçe de
gönderebilmelidir. Yönetmelikte bu esnekliğin sağlanmasında fayda vardır. Bu
yapılırsa okul yönetimi ile öğrenci ve veli karşı karşıya gelmemiş olur.
Velinin
dilekçe verip çocuğunun devamsızlığını özürlü devamsızlığa dönüştürmesi size
basit gibi gelebilir. Ben bu sorunu önemsiyorum. Eğer bu sorun büyümüyorsa ya
okul idareleri bu konuda esnek davrandığındandır ya da velilerin bu durumu
sorun haline getirmek istemeyişindendir. Ben hepsinden geçtim. Götürdüğü
dilekçenin okul yönetimi tarafından “Velin gelecek…velin getirecek” şeklinde geri
çevrilmesi, çocuklarımızda “Bize güvenilmiyor” psikolojisini yerleştirdiği gibi
aynı zamanda “sahte dilekçe de verilebiliyormuş” anlayışını akıllarına
getirecektir.
*25/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder