Ana içeriğe atla

Ara Tatilli Çalışma Takvimi ***


Milli Eğitim Bakanı 2019-2020 yılından itibaren nisan ve kasım aylarında birer haftalık ara tatilleri yürürlüğe koymaya hazırlanıyor. Bu takvime göre okullar eylül ayında bir hafta erken açılacak, bir hafta geç kapanacak. Bu demektir ki eğitim ve öğretimde kısalma ve tatili uzatma söz konusu değil. Bakanlığın aldığı bu ara tatil kararı yerinde bir karar. Öğrencilere moral ve motive vereceğini düşünüyorum.

Önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek bu uygulamanın olumlu yönü kadar  aksayan yönü de mutlaka olacaktır. Öyle zannediyorum bu ara tatiller, çalışan bazı anne ve babaları memnun etmeyecek ve kara kara düşündürecektir. Niçin derseniz? Halihazırda ikili eğitim ve öğretim yapan okullarda çocuğu olan çalışan bazı ebeveynler çocuğunu okul dışında etüt merkezlerine gönderiyor. Diyebilirsiniz ki veli çocuğuna takviye aldırıyor. Takviyeden ziyade veliler çocuğunu koruyup gözetmesi için etüt merkezlerine yazdırıyor. Nereden mi biliyorum? Bazı velilerle görüştüğümde çocuğu çok erkenden etüt aldırmaya göndermenin yanlış olduğunu söylediğimde "Hocam! Ne yapayım? Karı koca çalışıyoruz. Çocuğu bırakacak yer yok. Çünkü yaşı çok küçük. Bu yaşında evde tek başına bırakamayız. Mecburen etüt merkezine yazdırdık" cevabı aldım. Ümit ediyorum -devam edecekse- bu ara tatillerde etüt merkezleri de tatile girmez.

Burada değineceğim bir diğer husus bu uygulamanın sadece ara tatil ile sınırlı kalmaması, içinin doldurulması. Bu uygulamaya paralel olarak sınavların ara tatil öncesi yapılıp öğrencinin yorucu bir sınav maratonundan sonra istirahata çekilmesi sağlanmalıdır. İlk dönemin ilk sınavları kasım tatilinden, ikincisi ise sömestr tatilinden önce yapılıp öğrencinin ara karnesi alması. İkinci dönem sınavlarının ilki nisan ara tatilinden, ikincisi yaz tatili öncesi yapılması. Hatta ara tatiller öncesi yapılacak sınavlar bir hafta ile sınırlandırılabilir. Bu sınav haftasında da ders işlenmez. Öğrenci sabah bir, öğleden sonra bir olmak üzere günlük iki sınava girer, çıkar. (Bu uygulamada önce ara tatil, ardından merkezi sınavlar  da yapılabilir) Yapılacak bu sınavlar Tüm Türkiye'de merkezi olarak yapılabilir. Bu uygulama ile eğitim ve öğretimde birlik sağlandığı gibi ölçme ve değerlendirmelerin de sağlıklı yapılması sağlanabilir. Ortaokul 6.7.ve 8.sınıflarda yapılacak merkezi sınavların ortalaması ile öğrenci LGS tercihi, lise 10.11.ve 12.sınıflarda yapılacak sınav ortalaması ile üniversite tercihi yapabilir. Böyle bir uygulama ile öğrenciler liseye geçişte ve üniversiteye girişte ayrıca sınav olmaz. Ortaokul ve lisede üçer yılın ortalamasının alınması, öğrencinin gerçek başarısını ortaya koyar. Yine bu uygulama ile okullardaki öğretmenler ayrıca sınav yapmamış olur. Bu uygulama ile üniversiteye gitmek için öğrenci tekrar tekrar sınava girmek durumunda kalmaz. Böylece üniversite kapısında yığılma olmaz. 

Önerdiğim bu uygulamanın aksayan yönleri olmaz mı? Her uygulamada olduğu gibi bu uygulamada da eksik yönler olabilir. Çünkü dünyada mükemmel bir sistem yoktur. Üzerinde düşünülürse eğitim ve öğretim adına büyük adımlar atılmış olabilir. Önerdiğim bu uygulamada aklımıza gelebilecek en büyük eksiklik, liselere geçişlerde ve üniversitelere girişlerde her dersten sorunun sorulmaması. Bu da aşılabilir. Merkezi sınavlarda daha önce olduğu gibi yine aynı derslerden sınavlar yapılabilir. Diğer derslerden puan kaldırılır. Bunun yerine branş öğretmenlerinin lokal yaptığı sınavlar başarılı-başarısız şeklinde değerlendirilebilir.

Umarım benim bu önerim hazır bu ara tatil uygulaması yürürlüğe girmeden bu konu daha kapsamlı ele alınır. İnanın bu uygulama hem Bakanlığı hem öğretmeni hem de veli ve öğrenciyi rahatlatacaktır. Çok adil bir sistem olacağını düşünüyorum. Öğrenci hem okul sınavına hem merkezi sınavlara ayrı ayrı hazırlanmamış olacak, okullarda yapılmakta olan sınavlar için kağıt kullanımının önüne geçilecektir. Öğrenci liseye geçişte ve üniversiteye girişte tek sınavla değerlendirilmemiş, üç yılın ortalaması ile yerleşmiş olacaktır. Bu sınav ortalamaları öğrencinin hem sınıf geçme hem diploma puanı hem de lise ve üniversiteye giriş puanı olacaktır. Bu sistem ile aynı zamanda öğretmen performans sistemini de beraberinde getirecektir.

Ne dersiniz yetkililer? Ara tatil uygulamasına daha vakit varken bu önerilerim üzerine kafa yorma konusunda ne düşünürsünüz?

*** 18/05/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula Haber gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde