31 Mart Mahalli İdareler seçimlerini yapmaya yaptık.
Seçimin üzerinden günler geçti ama biz hala İstanbul seçimlerini sayamadık. Bu
da bize şunu gösterdi ki seçim yapmak önemli değilmiş. Esas önemli olan
saymakmış. Say say bitmiyor. Görünen o ki işin içerisinde iş var. Sandığa sahip
çıkmak dedikleri bu olsa gerek. Sen sahip çıkmazsan sandığın başına birileri
akbabalar gibi üşüşüyor demek ki...
Seçimden önceki bir yazımda 2023'e kadar seçim yok.
Sürekli seçim yapan, günlük siyaset konuşan bir ülke olarak biz seçimsiz ne
yapacağız, demiştim. Yeter ki sen iste. Bizi oyalayacak bir meşguliyet
çıkıveriyor hemen karşına.
Sahi ne olacak bu İstanbul seçimleri? Bugünden yarına
çözüme kavuşacak gibi değil. Sonunda bir çözüm bulunup nihai bir karar verilse
bile İstanbul seçimleri üzerinden yapılan tartışmalar kısa zamanda biteceğe
benzemiyor. YSK nasıl karar verirse versin karar bir tarafı mağdur edecektir.
Bu durumda YSK'nın yerinde olmak istemezdim. Ne İsa'ya yaranabilecek ne de
Musa'ya. Çünkü işin ucunda sakal-bıyık meselesi var. Partiler açısından da
durum hakeza. Ne ipi göğüsleyen memnun kalacak ne de kıl payı ipi elinden
kaçıran.
Kaybetsek veya kazansak, seçim yenilense veya mevcut durum
tescil edilse bile bizlerin seçimden önce başka şeyleri masaya yatırmamızda
fayda var. Çünkü İstanbul seçimleri bize gösterdi ki her itirazın altında bir
Çapanoğlu çıkıyor. Bu, her seçim sonrasında sandık sonuçlarına yapılan itiraza
benzemiyor. Sanki AK Parti ve CHP dışında üçüncü bir el seçim sonuçlarına
müdahil olmuş. Organize bir iş var bu işin içerisinde. Partiler meydanlarda
seçim propagandasını yaparken birileri boş durmamış, yazdığı senaryoyu bir
güzel oynamış. Çık şimdi bu işin içerisinden. İtiraz edilen hangi sandığı
açsan, hangi birleştirme tutanağına baksan oylar el değiştiriyor. El değiştiren
bu oylar üç, beş, on, yüz oy değil; binlerce oy yer değiştiriyor. Bu işte kasıt
var, art niyet var, bir partinin kazanması için lehine yapılması gereken her
şey yapılmış görünüyor. 390 bin iptal oylarında bu kadar oy değişiyorsa 8,5
milyon oy tekrar sayıldığında ne kadar oyun yer değiştirebileceğini hesaba
katmak lazım. (Sayılan oy oranı yüzde 4’ü kapsıyor. 28 bin olan fark, 13 bine
kadar düşüyor.)
Durum bu iken bir kesimin sandık itirazı devam ediyor,
diğer kesim "Mevcut oy farkı sonucu değiştirmez, mazbatam da
mazbatam" diyor. Merak ediyorum bu görüntüden doğru sonuç ortaya çıkar mı?
Ne karar verilirse verilsin bu denklemden doğru ortaya çıkmaz. Çünkü minareyi
çalan kılıfına uydurmuş ve bizimle bir güzel oynamış. Biz seçim sonuçlarından
ziyade kılıfı okumaya ve oyunu çözmeye çalışıyoruz. Bu mesele çözülmez. Çözülse
de işe yaramaz. Çünkü bu görüntüsüyle İstanbul seçimleri çok su götüreceğe
benziyor.
Bu görüntümüzle iyi bir imaj vermiyoruz. Herkese olacağımız
kadar rezil olduk. Daha fazla rezil olmadan AK Parti ve CHP yetkilileri bir
araya gelerek bir durum değerlendirmesi yapmalı. Her şeyi masaya yatırmalı. Oy
sayımı durdurulmalı. Başka itiraz yapılmamalı. Seçimlerde dahili olanlar
hakkında iki parti ortak suç duyurusunda bulunmalı. Kanunda yeri var mı
bilmiyorum ama İstanbul seçimleri yok kabul edilmeli. Burada seçimler
yenilensin demek istemiyorum. Ülke bir seçimi daha kaldıramaz. Kaldırsa bile
yapılacak seçim yükselen ateşi söndürmez. Önümüzdeki beş yıl boyunca İstanbul
ya bağımsız bir komisyon eliyle yönetilsin ya CHP ve AK Parti'den oluşturulacak
bir komisyon marifetiyle yönetilsin ya da AK Parti ve CHP'nin üzerinde
anlaştığı bir kişiye İstanbul Belediyesinin yönetimi verilsin. Başka da aklıma
bir şey gelmiyor ama bu seçim, hepimizin kulağına küpe olmalı.
***13/04/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
***13/04/2019 tarihinde Barbaros ULU adıyla Pusula Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder