Ana içeriğe atla

Dualarımız "Allah Kimsenin Elini Bankalara Kaptırmasın" Olmalı

Taksit imkanı sunuyor diye yıllar öncesinde bir bankanın kredi kartını talep etmiştim. İster istemez de geldi. Aylık ödemem gereken miktar ne ise ödeyecek şekilde zaman zaman kullandım. 

Kullanım süresi bittikçe "Kartımızı tekrar istiyor musun" diye sormadan yeniden gönderdi banka. Bir-iki derken artık bu kartı kullanmayayım, nasılsa çok kullanmıyorum, cebimde kalabalık etmesin, süresi bitince yeniletmeyeyim dedim. Maşallah öyle de bir süre veriyorlar ki bitecek gibi değil. Neyse kartın süresi bitti. Ödemem gereken az miktardaki tüm borcumu da ödedim. 

E posta adresimde ilgili bankanın hesap ekstresini görünce bu neyin nesi diyerek açtım. Bankamız son kullanma tarihi Eylül 2018 olan kartın 2018 Aralık ekstresinde 117 TL yıllık kart ücreti bindirmiş. Gönderdiğim paranın büyük bir kısmını da kart ücreti için kesmiş. Aradım bankanın 444 ile başlayan numarasını. Görevliden "Kart ücretini iptal etmede yardımcı olur musunuz" dedim. Her yıl önce yıllık kart ücreti yansıtıp arayınca iptal eden bankamız bu uygulamayı terk etmiş. Bunun yerine hesabımıza yıllık kart ücreti adı altında borç olarak yansıtılan 117 liranın 87,50 TL'ini kabul ettiğim takdirde iptal edebileceğini söyledi telefonun öbür ucundaki ses. Tabii konuşmasına başlarken yaptığımız görüşmenin kayıt altına alındığını hatırlatmayı da unutmadı eleman. Ardından güvenlik soruşturması ile ilgili anamın kızlık soyadının 2.ve 4.harfini sorarak devam etti ahiret sorularına. Kendisinden kartı iptal edin dedim. İptal ettirirsem 117 lirayı yine ödemem gerekeceğini söyledi bana. Ardından siz bana ne kart ücreti yansıtıyorsunuz? Çünkü halihazırda elimde kartınız yok. Sadece tarihi geçmiş bir kartınız var dedim kızımıza. Bana "Beyefendi! Yeni kartımız sizin elinizde gözüküyor. Kuryenin kartı size ne zaman, hangi tarih ve saatte teslim ettiği bilgisi bile var dedi. Hanımefendi! Siz kartımın güvenliğiyle ilgili az önce epey bir soru sordunuz. Siz en iyisimi önce kartı gönderdiğiniz kuryenin nasıl bir firma olduğunu araştırın. Çünkü bende kartınız yok. Hesaplarıma da bakın, Eylül 2018'den beri de harcamam yok dedim. Bana kartınız açık ve kullanımda, bizde böyle görünüyor, kartı alıp bir yere koymuş ve unutmuşsunuzdur dedi.

Elime ulaşmayan yeni kartı iptal ettirdiğim takdirde kart bedelini tümüyle ödrmem gerekeceği tehdidi karşısında bana önce ölümü gösterip sonra sıtmaya razı etti banka görevlisi. Mecburen yeni kartı gönderin dedim. İçimden de zararın neresinden dönersem kar, 117 nere, 30 lira nere diye geçirdim. Bakalım şimdilik kart bir müddet daha elimde tedavülde olacak. Bakalım ne zaman kendimi kurtarırım elini verdiğim bu bankadan. Bundan sonra birbirimize duamız, Allah bankalara elini kaptıranlardan eylemesin olsun inşallah!

Telefonu kapattım ama kullanmayacağım kart için 30 liraya yakın bir para ödeyeceğime mi yanayım yoksa kartınız size teslim edilmiş, siz unutmuşsunuz sözüne mi yanayım?  Ödeyeceğim paradan geçtim, unutmuşsun ithamına maruz kalmam zoruma gitti. Evet yaşlandım, bir ayağım çukurda, bazı şeyleri unutuyorum biliyorum ama bana birkaç ay önce teslim edildiği resmiyette görünen kartı unutacak kadar da beynim sulanmadı daha. Ben ki daha 1974 yılında küçük bir çocuk iken ablamı istemeye gelen eniştemin ailesinden ağabeyinin kız isterlerken ne şekilde su içtiğini bugün bile hatırlarım hala. Değil ki birkaç aylık kartı unutacağım. Bence benden kart bedeli almak için bana şantaj yapan bu kıza birileri bunu anlatmalı. Yine bu kız hangi kuryeyle çalıştığını bir güzel araştırmalı ki kuryenin bana teslim etmiş görünen kartı ne yaptığına ulaşabilsin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde