"Kader mahkumları" diye bir şey yoktur.
Kişinin yapıp ettikleri vardır.
Yapıp edilenin karşılığı cezadır. Bu, adalettir.
Yapılan cezanın karşılığını gördürmemek, affetmek hakkaniyete uygun değildir.
Adaletin yerini hiçbir şey tutmaz. Zira mülkün temelidir.
Bu dünya affa da, merhamete de, adalete de muhtaçtır. Af (merhamet) mi yoksa adalet mi? İkisi karşı karşıya gelirse adalet tercih edilir. Zira af, maraz doğurur. O yüzden affı konuşmamak, kaşımamak, akla bile getirmemek gerekir. Af tartışmaları dolayısıyla hapisteki uyuyan hücreleri uyandırmamak, yakınlarına umut vermemek gerek.
Suçlu cezasını çekmelidir. Asla aftan yararlanmamalıdır. Evet, affetmek büyüklüktür ama kadir kıymet bilene. Eğer bir af düşünülüyorsa af, mağdurun affetme şartına bağlanmalıdır. Bu, Meclisin üzerine vazife olmamalıdır. Eğer bir genel af düşünülüyorsa, ülke için elzemse Meclisin karar vermesinden ziyade bu konuda halka gidilmelidir.
Bazı siyasi partiler bazı mahkumların haksız yere içeride yattıklarına dair bir kanaate sahip iseler o kişiler için yeniden yargılama isteyebilirler. Ama bir genel af için bırakın teklif vermeyi, düşünmemeliler bile. Zira ülkeye en büyük kötülüğü yapmış olurlar. Kimsenin buna hakkı yoktur.
Yorumlar
Yorum Gönder