Vücudumuzun her bir organı Allah'ın bize bahşettiği en güzel nimettir. Dişlerimiz de sayısız nimetlerden biridir. Hem de 32 tanesi birden. Birbirine kenetlenmiş dişlerimizin her birinin ayrı bir fonksiyonu var: Bazısıyla ısırır, bazısıyla böler, bazısıyla da çiğneriz.
Dişlerimizin bir tespihin taneleri gibi yanyana durması "Bak insanoğlu! Biz hepimiz aynı amaca hizmet eden, yanyana durmuş; birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için parolasıyla sana hizmet ediyoruz. Birimiz rahatsızlandığı zaman aynı acıyı hepimiz çekeriz. Birimiz eksikliği zaman onun eksikliğini 31'imiz birden çeker. Çekeriz ama çekememezlik yapmayız. Sağ yorulursa sol devreye, sol yorulunca sağ devreye girer. Siz de bizim gibi birbirinize omuz omuza olursanız bizim birliğimizden güç-kuvvet doğduğu gibi sizin birlikteliğinizden de iyi bir sinerji meydana gelir" der gibi.
Yeme, içme ve konuşmamızın olmazsa olmazı dişlerimizin kıymetini biliyor muyuz? Çok bildiğimizi söyleyemem. Çünkü zamanında hoyratça kullanıyoruz. Onlarla kırıyor, ufalıyor, parçalıyoruz. Soğuk-sıcak demeden ağzımıza kattığımız her şey mideden önce dişlerden geçiyor. Bakımını da yapmıyoruz doğru dürüst. Ne zamanki dişler çürümeye, sancı yapmaya başladığı zaman kıymetini anlıyoruz ama iş işten geçmiş oluyor. İşte o zaman eyvah ki eyvah diyoruz ama geriye dönüş yok maalesef.
Dişler sıkıntı vermeye başlayınca acaba kendiliğinden geçer mi diye bekliyoruz. Kolay kolay diş hekimine uğramıyoruz. Oranını bilmem ama herhalde yüzde doksanımızda dişçi fobisi var. Yani korkuyoruz dişçiye gitmekten. Üstelik masraflı ve git-gel isteyen bir iş. Hele bir diş fakültesine yolun düşerse yandın demektir. Farklı günlerde tedavi için gider gider, gelirsin. Çünkü tedavi birden bitmiyor.
Korksan da, iş bitmese de kaça kaça dişçiye teslim edersin kendini. Tek yapacağımız ağzımızı iyi açmak, dilini sağa sola oynamamak ve kaldırmamak. Dişçi el emeği, göz nuru didinir durur biz onları kasap gibi görsek de. Kolay kolay çekmez dişi. Kurtarabilir miyim diye dolgu, kanal tedavisi, kaplama vb. her yolu dener. Seni bir daha çağırır bir daha. Dişçideki sabır olmaz bizde. Bir bitse der dururuz.
İşi bitirdikten sonra dişçinin üşenmeyip diş fırçalama usulünü göstermesi görmeye değer. Çünkü diş fırçalama yöntemimizi beğenmezler. Şöyle böyle fırçalayacaksın der, uygulamalı olarak gösterirler.
Dişimize bu kadar özen gösteren dişçiler ah biraz da moral verseler! "Dişlerin ölmüş, diş etlerinde hastalık var, dişlerini sıkıyorsun, gece plağı yaptırmanı öneririm. Dişlerin diş etlerinden ayrılmaya başlamış, dişlerinin arası açılmış, düzgün fırçalamıyorsun, diş ipliği kullanmalısın" gibi.
Hasılı her türlü derdimize katlanan, her ağzımıza aldığımızı bir güzel öğüten dişler bir zaman sonra ağzımızda sıkıntı olmaya başlıyor. Demek ki insanın ömrü gibi onların da bir ömrü var. Allah kimseye diş sıkıntısı, diş sancısı vermesin, dişle imtihan etmesin, ağzımızın tadını bozmasın. Dişlerin kendi aralarında bir ve beraber iş bölümü yaptıkları gibi insanların da birbirine sımsıkı kenetlenmesini nasip etsin.
Dişler sıkıntı vermeye başlayınca acaba kendiliğinden geçer mi diye bekliyoruz. Kolay kolay diş hekimine uğramıyoruz. Oranını bilmem ama herhalde yüzde doksanımızda dişçi fobisi var. Yani korkuyoruz dişçiye gitmekten. Üstelik masraflı ve git-gel isteyen bir iş. Hele bir diş fakültesine yolun düşerse yandın demektir. Farklı günlerde tedavi için gider gider, gelirsin. Çünkü tedavi birden bitmiyor.
Korksan da, iş bitmese de kaça kaça dişçiye teslim edersin kendini. Tek yapacağımız ağzımızı iyi açmak, dilini sağa sola oynamamak ve kaldırmamak. Dişçi el emeği, göz nuru didinir durur biz onları kasap gibi görsek de. Kolay kolay çekmez dişi. Kurtarabilir miyim diye dolgu, kanal tedavisi, kaplama vb. her yolu dener. Seni bir daha çağırır bir daha. Dişçideki sabır olmaz bizde. Bir bitse der dururuz.
İşi bitirdikten sonra dişçinin üşenmeyip diş fırçalama usulünü göstermesi görmeye değer. Çünkü diş fırçalama yöntemimizi beğenmezler. Şöyle böyle fırçalayacaksın der, uygulamalı olarak gösterirler.
Dişimize bu kadar özen gösteren dişçiler ah biraz da moral verseler! "Dişlerin ölmüş, diş etlerinde hastalık var, dişlerini sıkıyorsun, gece plağı yaptırmanı öneririm. Dişlerin diş etlerinden ayrılmaya başlamış, dişlerinin arası açılmış, düzgün fırçalamıyorsun, diş ipliği kullanmalısın" gibi.
Hasılı her türlü derdimize katlanan, her ağzımıza aldığımızı bir güzel öğüten dişler bir zaman sonra ağzımızda sıkıntı olmaya başlıyor. Demek ki insanın ömrü gibi onların da bir ömrü var. Allah kimseye diş sıkıntısı, diş sancısı vermesin, dişle imtihan etmesin, ağzımızın tadını bozmasın. Dişlerin kendi aralarında bir ve beraber iş bölümü yaptıkları gibi insanların da birbirine sımsıkı kenetlenmesini nasip etsin.
Yorumlar
Yorum Gönder