---Çocuğum, LGS sınav sonuçları açıklandı. Yüzdelik
dilimine göre puanı yüksek okullara yerleşmen mümkün değil.
---Kayıt alanına göre bir liseye giderim.
---Farz edelim ki böyle bir okulu tercih yaptık ve
yerleştin. Aldığın bu puanla liseyi bitirdikten sonra akademik yönden başarılı
olma durumun da yok.
---Daha çok çalışırım.
---Nasıl çalışacaksın? Odan şeytan dolu!
---Ne şeytanı baba? Benim şeytanla işim ne?
---Teşbihte hata olmaz biliyorsun. Odanda tabletin, dizüstü
ve masaüstü bilgisayarın, birinci sınıf cep telefonun varken demek istedim. Sen
çalışmak istesen de çalışamazsın, çalışsan da kendini derse veremezsin. Zira
bunlar albenisi olan, seni kendisine çeken şeylerdir. Seni senden, seni benden,
seni ailenden, seni çevren ve toplumdan, seni derslerinden alan ve seni
sosyalleşmekten alıkoyan ve seni sen olmaktan eden handikaplardır. Günümüz
çocuklarının şeytanı dense yeridir. Odanda bunlar oldukça, bunlara bir sınır
koymadıkça, bunların esiri olmaya devam ettikçe senin durumun “Yarın namaza
başlayacağım” deyip de bir türlü namaza başlayamayan ve sürekli öteleyen
beynamazın durumuna benzer.
---Bunları alan sensin, şimdi bana niye kızıyorsun?
---Doğru, alan benim. Sen istedin. Yanına da anneni aldın.
Olmaz deyince suratını astın, oturuşun-kalkışın bozuk çalmaktı. Bu durumda ne
yapabilirdim ki? Geçici de olsa evde bir ateşkes olsun istedim.
---Ama herkesin vardı…
---Zaten sorun o. Başkasında var; benim de olsun, falanın
çocuğunda var; benim çocuğumun neyi eksik en büyük teselli kaynağımızdı. Züğürt
tesellisiydi bizimkisi. Şimdi tek tesellimiz avucumuzu yalamak olacak.
---Ne yapacağız şimdi?
---Bir meslek lisesine gitsen nasıl olur?
---Ama o okullar iyi değil.
---Diyelim ki o okullar iyi değil. Sen ne kadar iyisin?
Herkes yaptığıyla, yapmak isteyip de yapmadıklarıyla kendi yerini belirler. Sen
çok yüksek puan aldın da sana illaki şu okula git mi dedim. Sen istedin burayı.
Sonra bu okulların neresi kötü? Buralardan toplumun yararına olan ve kendi
elinin emeğiyle kazanmak istemenin nesi kötü? Kötü dediğimiz bizim
kafalarımızda oluşturduğumuz algılardan ibaret. O okullar işe yaramaz diyen
bizleriz. Tüm okullar dört duvar, kapı, pencere, sıra ve masadan ibaret. O
okulları iyi veya kötü yapan bizleriz. Okulu bitirince sanayide çalışırsın.
Eskilerin tabiriyle kolunda altın bir bileziğin olur.
---Ama ben üniversite okumak istiyorum.
---Bu kafayla nasıl üniversite kazanacak, nasıl
okuyacaksın? Perşembenin gelişi çarşambadan belli değil mi? Haydi kazandın ve
okudun diyelim… Sonra?
---Sonrası var mı? Üniversite mezunu olacağım işte.
---Yavrum! İş üniversite mezunu olmak değil ki! Önemli olan
iş bulabilmektir. Ortalık üniversite mezunu kaynıyor. Çoğu da işsiz!
Çarşı-pazarda kaldırım mühendisliği yapıyor. Halihazırda işsizlik oranı en
fazla üniversite bitirenler arasında yaygın. Çoğunun elinde imkan olsa gidip
sanayide çalışacak. Ama sanayiye gitmeye ne gururu el veriyor, ne de eli. Zaten
gitse de sanayici kabul etmez. Ne yapsın dikilecek adamı?
---Ne yapacağız öyleyse?
---Otur düşün, kararını ver: Ya kolunda altın bir bileziğin
olacak, ya da kaldırım mühendisi. Tercih senin!
—Size karşı mahcubum, suç benim...
—Değil yavrum, suç niye sende olsun? Esas suç, işe
yaramayacağını bile bile senin her isteğini yerine getirmek için saçını süpürge
eden bende. Zamanında senin isteklerine ket vurabilmeliydim. Ah babam ah! Onun
gibi yapamadım.
—Dedem ne yapmıştı?
—Deden ilkokulu bitirememiş biriydi. Ama esas ilim, irfan
sahibi oymuş. Bana en büyük iyiliği her istediğimi almamak oldu. Ağlasam da
almazdı. Çünkü bilirdi ağlamanın çocuğun en büyük silahı olduğunu. Zaten almak
istese de alamazdı. Çünkü yoktu imkanı. Yoklukmuş meğer beni terbiye eden, onu
da frenleyen. Bana hayatı öğretti işte o yokluk. Varlıkmış, imkanı olmakmış
esas bizi şımartan.
—Baba, sistemin hiç mi suçu yok?
—Yavrum! Onu ne sen sor, ne de ben söyleyeyim! İkiniz de
aynısınız. Senin elinde dijital oyunlar var, oynayıp duruyor, sıkıldıkça
değiştiriyorsun yenisiyle. Devletin de elinde sistem oyuncağı var. O da
sıkıldıkça değiştiriyor.
*** 05/07/2018 günü Yeni Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
*** 05/07/2018 günü Yeni Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder