Bir ülke
düşünün ki bu asırda 48 yıldır aynı hanedan tarafından yönetiliyor. Ülkesini 30
yıl boyunca demir yumrukla yönetti. Baba Esed ölünce bayrağı oğlu devraldı.
Ülke yönetimi babadan oğla geçen mirastı ne de olsa. Ülkesinde azınlık olmasına
rağmen hep iktidarda kalmayı bildi. Hangi
Ortadoğu ülkesi Suriye’den farklı ki zaten! Al birini, vur ötekine.
Oğul Esed’in
18 yıllık iktidarı, babasının saltanatını aratmadı. Ortadoğu’da Müslüman
mahallesinde salyangoz satmaya, Müslüman kanı akıtmaya devam etti. Normal
Müslüman’ın yüzü gülmedi hiç. Çünkü acımasızdı. Oğul Esed’in Suriye hakimiyeti
11.yılından itibaren ülkeyi bir iç savaşa götürdü. Oğul Esed, işbirlikçileri
sayesinde hala ülkesinin başında ama ülke, yolgeçen hanı oldu. Rusya, İran,
Hizbullah, ABD, PKK, DAEŞ, Fransa, İngiltere…kimi ararsan orada. Yerel güçleri
saymaya bile gerek yok. Kim kimi öldürüyor belli değil. Milyonlarca insan
ölmüş; ülkesinin insanı, başta Türkiye olmak üzere başka ülkelere sığınarak
mülteci olmuş, ülke diğer devletler ve örgütler tarafından işgal edilmiş adamın
umurunda değil, hala başta kalacağım diye direniyor. Gerçi direniyor mu? Yoksa
Suriye’de güç gösterisi ve Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmak isteyenler
onu orada zorla mı tutuyorlar? Sanırım ikincisi. Çünkü ülkesini düşünen hiçbir
aklı evvel, başta kalacağım diye ülkesini bu hale getiremez. Bundan sonra
Suriye diye bir devlet kalırsa on yıllar boyunca imar etmek için uğraşılacak.
Sayesinde dünya iyi bir iş çıkardı. Akılsız evlat böyle hoyratça harcar ülkesinin
geleceğini ve servetini. Ancak böyle peşkeş çekilir bir ülke.
Merak
ediyorum, ülkesini bu hale getiren bir insan bir kukla gibi hala ülkesinin
başında niçin durur? Hiç mi utanmaz, arlanmaz? Hiç mi aynaya bakmaz? Haysiyet
ve onur yoksunu mu bu adam? Başta kalmak bu kadar mı tatlı? Kendi geleceği ve
saltanatı için bir ülke bu şekil ateşe verilir mi? Milyonlarca insanı mağdur
eden ve onların katili olan bir kişi hiç mi vicdan azabı çekmez? Akıttığı
kanların üzerine kuracağı iktidardan haz alabilecek mi? Gerçi benimki de laf
yani! Saydığım bu özellikler insanda olması gereken özellikler. Olmayınca ne
yapsın adam? Ancak içgüdüsüyle hareket edebilir.
Kimyasal silah
kullandı iddiasıyla bir deli; modern görünümlü iki sömürgeciyi arkasına alıyor,
geceleyin ülkenin stratejik noktalarını yerle bir ediyor; O ise, ben hala
yaşıyorum” anlamında görüntüsünü televizyonlara servis ediyor. Ülkeni bu hale
getirdikten sonra yaşasan ne olur? İstersen geber! Zaten koltuk değnekleriyle
ayakta tutulan bir ölüsün sen. Nefes alsan kaç yazar! Gerçi adam haklı! Zaten
bunca kan, bunca gözyaşı, bunca kaos ve savaş bu haysiyet yoksununu ayakta
tutmak için yapılmıyor mu?
Gözü kan
görmekten, burnu kan koklamaktan başka bir özelliği olmayan haysiyet yoksunu
kukla bir insan, bunca mağduriyetten sonra hala ülkesinin koltuğunda niye
oturmaya devam eder? Koltuğu hala bırakıp gitmediğine göre koltuğa pislemiş
olmalı. Başka türlü niye işgal etsin o koltuğu? Gerçi kan akıtmaktan zevk alan,
gözünü kırpmadan kendi insanını öldüren bir insanı, bir aileyi elli yıla yakın
başta tutarsan insanoğlu; kendisinde bir keramet görmeye, kendisini bulunmaz
Hint kumaşı görmeye, ben gidersem Suriye diye bir devlet kalmaz, demeye
başlıyor. Zaten uzun süre bir koltuğu işgal eden kim olursa olsun bir müddet
sonra orayı kendi mülkü gibi görmeye başlıyor. Umurunda olmaz insanlarının
mağdur olması, yok olması.
*** 20/04/2018 tarihinde Barbaros ULU adıyla Yeni Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder