17-25 dendi mi akla Rıza Sarraf gelir. Yolsuzluk, rüşvet,
kara para aklama...hepsi vardı iddiaların arasında. Hakkında -bizim sandığımız-
savcılarımız dava açtı, gözaltı kararı verdi, iddianame hazırlandı. Kısa bir
bocalamanın ardından devlet duruma hâkim oldu.
Siyaseten
yapılan ve sonuç almaya dönük bu operasyonla başarıya ulaşamayınca, vurucu ve
öldürücü darbe için 15 Temmuz seçildi. Devletin gücü ve milletin birliğiyle
şükürler olsun, bu kanlı darbe teşebbüsü de akim kaldı.
Türkiye'ye
içte ve dışta boyun eğdirmek için mücadele bitmedi. Oynanan oyunu başını kuma
gömerek perde gerisinden yöneten ABD, bu sefer bayrağı kendi devraldı. Çünkü on
yıllardır beslediği beslemeleri becerememişti bu işi. Başka yollar
denenmeliydi. Ne yapıp ne edip 17-25 Aralık'ın baş aktörü Rıza Sarraf, Türkiye
sınırları dışına çıkarılıp ABD'de yargı huzuruna çıkarılmalıydı. Beklendiği
gibi Rıza Sarraf ABD'de yargı huzurunda şimdi. ABD'nin niyeti belliydi belli
olmaya. Tutuklanacağını bile bile bu Sarraf ve avanesi niçin gitti? Yoksa
Sarraf da oyunun bir parçası mı? Düşünmeden edemiyor insan.
ABD'li
savcı; noktasına, virgülüne dokunmadan bizdeki 17-25 Aralık savcılarının
hazırladıkları iddia ve belgelerle Sarraf ve dönemin bakanı Çağlayan hakkında
dava açtı. İddialar, kara para aklama, ambargoyu delme vs üzerine. Türk yargısı
bu bilgi ve belgeleri biz vermedik, nereden aldınız diye sorduysa da doyurucu
bir cevap alınamadı ne ABD hükümetinden, ne de yargısından. Çünkü karşımızdaki
ABD idi. İstediğini yapardı. Çünkü güç-kuvvet ondaydı. Dünyanın kovboyu idi ne
de olsa. Nasıl ki ABD yapımı filmlerde kovboylar başroldeydi, onlar düzeni
sağlardı hep. Kimdi bu kovboylar? İsterseniz hafızalarımızı bir tazeleyelim.
Kovboy, ABD'de sığır çiftliklerinde atları evcilleştiren, sığırları güden ve
bakımını yapan kişi demektir. Yani sığır çobanı. ABD filimlerindeki başrol
oyuncu anlayacağınız. Bir tane sığır çobanı istediğini yapar, yıkar ve
sonunda muhitine hâkim olurdu.
Her
ne kadar şimdilerde bu şekil hayvan yetiştiricisi kalmasa da eskilerde kalan bu
misyonu, günümüzde ABD, devlet politikası haline getirmiştir. Dünyayı bu
şekilde kovboy mantığıyla yönetmektedir. Ne dur diyen var? Ne, ne yapıyorsun
diyen? Ne, bu yaptığın haksızlık diyen var? ABD, istediği gibi at koşturuyor,
kendi kural koyuyor, koyduğu kuralı dünya uygulayacak derken kendisi, koyduğu
kurala da uymuyor. Canının istemediği ülkeye ambargo koyuyor, canının istediği
ülkeye savaş açıyor, bir ülkenin insanına ve bakanına dava açıp
yargılayabiliyor. Adı konmamış dağ kanunu uyguluyor. Dünyada kimseden, hiçbir
devletten tık yok. Herkes korkuyor, aman bana ilişmesin, ne olur, ne olmaz
diyor. Hâsılı dünün at yetiştiricisi, sığır çobanı bugün Beyaz Saray'da
oturuyor, dünyaya yön ve nizam veriyor. Kim ayağına takılırsa, kim suyunu
bulandırırsa, kim yolunun önüne çıkmaya cesaret eder ve çıkarsa dünyanın sessiz
kaldığı bir durumda ona haddini bildirmeye kalkıyor. Her yolu denemeyi ve
uygulamayı da kendisine mubah görüyor. Çoğu ülkeyi ABD'den yönetmek masraflı
olduğu için her ülkeyi içeriden beslemeleriyle yönetmeye çalışıyor. Paralı
askerleri vasıtasıyla her türlü bilgi akışı ona geliyor. Ne istihbarat sorunu
var, ne para, ne silah, ne de insan gücü. Dünya emrinde dense yeridir.
ABD'nin
birkaç yıldır Türkiye'yi dize getirmeye çalışması da kovboy geleneğinden gelen
bir hastalığıdır. Çünkü Türkiye kendisine ayak bağı olmaya kalktı, üstelik
dikleniyor. Her yönden kıskaca alınmalı ki bu elden çıkmak üzere olan dünün
emir eri devleti; yeniden kabuğuna çekilsin, kendisine verilen misyonu oynasın;
oyun kurmaya, başkasıyla birlikte hareket etmeye kalkmasın, yeniden fabrika
ayarlarına dönsün.
Sözün
kısası, son yıllarda Türkiye'nin başına örülen çoraplar pişmiş tavuğun başına
gelmemiştir. Daha da devam edeceğe benziyor. Ta ki Türkiye kendisine biçilen
role geri dönsün. Bunun için diğer ülkelerle izole edilmesi, ekonomik sıkıntı,
diplomatik kriz, 15 Temmuz gibi kaba kuvvet dahil her yol denenmektedir.
Rıza
Sarraf olayı 17-25 Aralık, ben bitti demeden bitmez, daha ben buradan çok ekmek
yerim, Türkiye'yi hizaya getiririm ve getireceğim demektir. Bu Türkiye değil mi
ki dünün uysal koyunu. Yaramazlaştı iyice. Burnu sürtülmeli ki bir daha
yerinden kalkamasın ve bu ülkenin yaramazlığından hareketle başka ülkeler de
cesaretlenmesin. Hâsılı bu dünyanın ipi bir sığır çobanı ve at yetiştiricisinin
elinde. Kovboy yeniden iş başında yani. Allah bu ülkenin ve mazlum dünya
ülkelerinin yardımcısı olsun. 21.11.2017
* 25/11/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 25/11/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder