Milli Eğitim Bakanlığı Doğu ve Güneydoğu bölgeleri başta
olmak üzere cazibe merkezi olmayan yerlerin öğretmen ihtiyacını gidermek
amacıyla bildiğiniz gibi 'Sözleşmeli öğretmenlik' modelini uygulamaya koydu.
Mevzuatı
takip etmiyorum ama bildiğim kadarıyla sözleşmeli öğretmenlik statüsünde göreve
başlayan çiçeği burnundaki öğretmenlerimiz ilk göreve başlayacağı yerde 4+2 yıl
çalışmak zorundalar. Bunun adı gittiğin yerde çakılı kalma demektir. Yani
öğretmen gittiği yerde dört yıl sözleşmeli çalıştıktan sonra iki yıl daha
çalıştığı yerde görev yapmak üzere kadroya alınacak. Altı yılını dolduran
öğretmenimiz diğer yerlere tayin isteyebilecek.
Yıllardır
öğretmen ataması ve nakli ile uğraşmaktan diğer işlerine fazla zaman ayıramayan
MEB, zorunlu olarak çakılı kadroyu icat etti. Bu, ölümü gösterip sıtmaya razı
etmek gibi bir şey. Ne kadar çalışırlar, işi ne kadar götürürler, dört yıllık
adaylık dönemi sonucunda öğretmenliğe adım atarlar mı, evlenirler mi, evlenme
yolunu seçerler mi, evlenme kriterlerini bir tarafa bırakıp aile olmaya adım
atarlar mı bilinmez. Çünkü hepsi bir muammadır şu durumda. Sözlüdür,
mülakattır, atandım, atanacağım derken öbür dünyaya gidip gelen bu statüye göre
atanan günümüz öğretmenlerine Allah yardım etsin. Mülakat için çağırılmayı hak
eden ve mülakatta elenen veya aldığı mülakat puanıyla atanamayan ve umudunu
önümüzdeki seneye taşıyan ve keşke ben de atansaydım üzüntüsünü çeken ve
yeniden sil-baştan KPSS- mülakat ortamına kendini hazırlamaya çalışan umutsuz
vaka öğretmen adaylarının da Allah yardımcısı olsun. Mevla’m bahtlarını açık
etsin.
Öğretmen
ihtiyacı yokken bir milyona yakın öğretmeni mezun edip piyasaya süren ve
umutsuz vaka olarak emsallerine göre atanabilmek için hop oturup hop kalkan,
otuzuna merdiven dayamış bu çocukların düştüğü pozisyondan bizim hiç mi payımız
yok? Hangi yılda, ne kadar öğretmene ihtiyacı olduğunu planlamayan MEB'in, bir
fabrikanın seri üretimi gibi öğretmen adayı mezun eden üniversitelerin, birinci
ve ikinci öğretime izin veren YÖK'ün, ihtiyaç yokken ikinci öğretimleri devam
ettiren üniversite yetkililerinin, buralardan üç kuruş ek ders daha fazla
alırız hesabı yapan öğretim görevlilerinin hiç mi payı yok? Müteselsilen hepsi
sorumludur.
Atanan
sözleşmeli öğretmenlerin görev yerinin çakılı olmasında KPSS puanıyla atanıp
atandığının ilk yılında bir yolunu bulup memleketine veya istediği bir ile
değişik özür nedenlerine dayalı olarak kapağı atanların hiç mi suçu yok? Aynı
durumda olan çoğu kimse -ki acizane 13 yıl sonra gelebildim- bu
yolları denedi ve geldi. Bu durumda olan kimseleri eleştirecek, mazeret
önemliydi, değildi derdinde değilim. Özürden geldiğimiz ilde bize ihtiyaç var
mı yok mu, norm durumu nasıl? Çoğu zaman delindi bunlar. İhtiyaç olmayan
yerde daha fazla öğretmen oluşurken boşalttığımız yerlere devlet
yeniden atama yaptı. Ama devletin imkan verdiği ve bizim de bu yolları otoban
gibi kullanmamızın ceremesini maalesef şimdiki nesil çekecek. Ömer DİNÇER, özür
durumunu ve MEB’in diğer sorunlarını çözmek için 652 Sayılı KHK’yi çıkarttı.
Aklımda kaldığı kadarıyla Kanunda, “Özür atamalarının yılda bir kez yaz
döneminde yapılacağı, özür atamalarında eşin olduğu yerde ihtiyaç yoksa eşini
bulunduğu yere tayininin yapılabileceği, bu olmadığı takdirde eşlerin bir başka
ihtiyaç olan yerde buluşturulacağı, kendisine ihtiyaç olmadığı halde eşinin
yanına tayin isteyenin valilik emrine atanıp ücretsiz izne ayrılabileceği”
belirtilmişti. Hatta Kanunu savunmak için “Hangi biriniz şubat döneminde
çocuğunuzun gözyaşları içerisinde öğretmenini kaybetmesine razı olacağını ve
kendisinin atama dönemi olmayan şubat döneminde özürden boşalan yerleri nasıl
dolduracağını” ifade etmişti ekranlarda. Bakanın tespit-teşhis ve tedavisi
doğru idi, ama topa tutuldu, tu kaka yapıldı ve “Şubatta özür ataması
yapmayacağım” diye direnmesini koltuğundan olarak ödedi. O zamanlar bir yıla
tahammül etmeyen bizler şimdi altı yıla tahammül etmek durumunda kalacağız, daha
doğrusu çocuklarımız.
Başımıza
ne gelirse kendi yapıp ettiklerimizden desek herhalde yanlış olmaz. Burada
bizden öncekilerin hoyratça kullandığı kredinin borcunu faiziyle yeni
öğretmenlerimiz ödeyecek. Ne diyelim, hayırlı olsun. Bizim içimiz rahatsa
problem yok. 27/07/2017
* 2/08/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 2/08/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder