Türkiye
umutlar ülkesi. Gençlerin maratonu daha ilkokulda iken başladı. Ailesi
tarafından önce iyi bir okul ve iyi öğretmen arandı. Ortaokulda iyi bir liseye
gidebilmek için öğrenci TEOG’a hazırlandı. Lisede ise YGS ve LYS sınavlarında
başarılı olmak için ter döktü. Kazandığı yere 18 yaşında kayıt yaptırarak 4-5
yıl üniversite okudu ve mezun oldu.
Sırada KPSS
vardır. Üniversitede iken başladığı sınavlara hazırlık aşamasını kendisi için
hayat-memat meselesi olan KPSS ile devam ettirdi. KPSS puanına göre bir yere
atandıysa dünya onundur. Atanamadıysa tüm umutlar ertesi yıla artık. İki yıl
öncesine kadar durum bu şekilde idi. KPSS’de atanabilecek yeterli puanı almak.
İki yıldır durum değişti. KPSS puanı sadece mülakata çağırabilmek için vardır.
Başka bir yerde kullanılmaz.
Eğitim
fakültesini bitirmiş, geçen yıl KPSS'ye giren üniversite mezunları öğretmen
olabilmek için Türkiye'nin bazı bölgelerinde kurulan komisyonlar marifetiyle Nisan-Mayıs
aylarında mülakata girecekler. Tek gayeleri devlette sözleşmeli öğretmen
olabilmek. Bu yıl MEB değişik branşlarda 60 bin adayı sözlü mülakata çağırdı.
Bunların içinden 20 bin tanesini atayacak. Atanan öğretmen atandığı yerde 6 yıl
sözleşmeli olarak çalışması gerekiyor.
23-28 yaş
aralığında olan gençlerin çoğu öğretmen olabilmek için komisyonların önünde ter
dökecek. Mülakatların çıkarılış nedeni, terör örgütü vb yapılarla ilişiği olan
mezunları öğretmen olarak atamamak. Niyet güzel…ama orta yerde mevzu bahis olan
sözlü mülakat. Ne demek sözlü mülakat? Adamını bulanın yüksek puan alabileceği
bir sistem yani torpil demektir. Bölgelerde kurulan her bir komisyonun verdiği
puanlar diğerine göre faklılık gösterebilir. A bölgesindeki komisyonun en
yüksek puanı 99, ise B yerindeki komisyonun en yüksek puanı 88 olabilir. Bu durumda
A komisyonunda mülakata giren öğrenciler B’ye göre atamada daha şanlı olabilir.
Madem gerek görüldü bu gençler sözlüye alındı. Bari mülakatta geçer puanı alanlar
KPSS puanına göre atansalar. Haydi, gencimiz KPSS’de mülakata girebilecek puanı
aldı, sözlüden de atanabilecek yüksek puan verildi. Altı yıl görev yapabileceği
yerde göreve başladı. İş yine bitmedi. Bu şekildeki öğretmen bir yıl sonra
yeniden sözlü mülakata alınacak.
Bu gencimiz
önüne konan tüm etapları geçti diyelim. Bu genç atandığı yerde en az altı yıl
kalacak. Yaşı sanırım Cahit Sıtkı’nın deyimiyle ömrün yarısı olacak. Bu genç ne
zaman evlenip çoluk-çocuk sahibi olacak? Bu durum atanan kimseler için bir
handikap. Ya atanamadıysa yeniden KPSS, mülakat…vb maraton devam edip gidecek.
Bir zaman gelip atanırsa hayata bağlanacak, atanamazsa umutları her geçen yıl
sönmeye devam edecek.
Sözlü
mülakatlar çok adil olabilir, en uygun adayı seçmek için çaba sarf ediliyor
olabilir. Bunu bilemem. Ama aileler ve mülakata girecek gençlerin gözünde
mülakat objektiflikten uzaktır. Dayısı olanın yüksek puanlar alabileceği yerler
olarak düşünülmektedir. Halk nezdinde de bu şekilde bir algı var. Daha sıcağı
sıcağına bir referandumdan çıktık. Bu referandumda 18 yaşını dolduran bu gençlere
vekil seçilmenin önünü açtık. Vekil seçilmesinin önünde hiçbir engel olmayan bu
gençler maalesef bir öğretmen olmak için girmedikleri delik kalmayacak bu gidişle.
Bu sözlü ile öğretmen alma, sakat bir sistemdir. Gençlerin umudunu tükettikleri
bir yöntemdir. İki tane teröristin öğretmen olabilmesinin önüne geçebilmek için
girdiğimiz bu yol binlerce genci hayattan koparır. Tez elden bu uygulamadan
vazgeçilmelidir. Herhangi bir yapıya ait örgüt elemanının devlette görev alması
istenmiyorsa bu gençler KPSS’ye girmeden önce bir güvenlik soruşturmasından
geçirilmelidir. Bağlantısı tespit edilen KPSS’ye alınmamalıdır.
Ülkemizin
geleceğinde şu ya da bu şekilde söz sahibi olacak olan bu gençler -bu şekil
alımlarla- sadece bu işi yapanlara küsüp düşman olurlar. Hayatları boyunca hep
muhalif olurlar. Yol yakınken bu şekil bir öğretmen alımından tümüyle
vazgeçilmelidir. Ayrıca bu gençlerin terörist olup olmadığı komisyonun önünde
beş dakika durmayla anlaşılmaz. Devletin istihbaratının elinde her kişi
hakkında iyi bir çetele olmalıdır. Devlette çalışmasında sakınca görülenler pekala
iyi bir güvenlik soruşturmasıyla tespit edilebilir. İki suçluyu eleyeceğiz diye
bu gençleri hayattan koparmayalım.
Kutlu Doğum
Haftasının bu yıl ki teması ‘güvenilir olmak’ idi. Gelin güven ve adaleti elden
bırakmayalım. Atamalarda liyakat ve ehliyeti esas alalım. İnsanlar rızkını bir
şekilde temin eder ama güven ve itimadın yok olduğu, ehliyet ve liyakatın geri
plana itildiği yerlerde ne iç barış olur, ne de insanlar birbirine güvenirler.
22/04/2017
* 24/04/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 24/04/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder