Mevsimler, Allah'ın insanlığa bahşettiği nimetlerdendir.
Her mevsimin kendine göre güzellikleri vardır. Malumunuz bu sene kış çetin
geçti, büyüklerimizin anlattığı eski kışlardan birini yaşadık. Kışın sembolü
olan beyaz örtü aylarca cadde, sokak ve çatılarımızı süsledi. Milletçe
baharın gelmesini bekledik. İnsanoğlu olarak aciz ve aceleci bir varlığız.
Yazın sıcaktan bunalır, kışı isteriz; kışın donunca da baharı iple çekeriz.
Bahar her birimizin arzu ettiği mevsim. Nihayet baharı da
gördük. Halen baharı yaşıyoruz. Baharı gördük görmesine ama bu mevsim de
kendisinde riskler barındırıyor. Keremine şükür! Mutlaka bir bildiği vardır.
Birkaç gündür kendisini iyiden iyiye hissettiren soğuklar inşallah çiçek açan
meyve ağaçlarını üşütüp nasibimizi götürmez. Meyve ağaçlarının üşüme riski
yanında Güneş’i görünce sıkı giyinmeyi bırakan bizler de üşümekten nasibimizi
alıp hastalanabiliyoruz.
Baharla birlikte ÖSYM ve MEB’in sınav maratonu da başlar.
Malumunuz geceler kısalmaya başladı. Çoğumuzda bir uyku problemi baş gösterdi.
Çünkü uzun kış geceleri geride kalmaya başladı. YGS sınavına girip barajı
aşanları -üniversiteye girebilmek için- şimdi de haziran ayında girecekleri
LYS’ler bekliyor. Liseye gidecek ortaokul öğrencilerinin gireceği TEOG sınavı
ise 26-27 Nisan’da yapılacak. Yaklaşan bu sınavlara öğrencilerin daha çok
çalışması, sınava odaklanması beklenir. Ama nedense sınav yaklaştıkça
öğrencilerde bir rehavet havası, bir boş verme baş göstermektedir. Anne-baba ve
öğretmenler “haydi son bir gayret” diye çabalarken sınava girecek öğrenciler
ise su koyuveriyor. Öğrenciler sınavın önemli olduğunu, bu yüzden bilinçli
çalışmaları gerektiğini bilmelerine rağmen ders çalışma, derse odaklanma sorunu
yaşamaktadırlar. Çocuğunun boş vermişliğini gören veli: “Çalışmayı bırakıverdi”
serzenişlerinde bulunmaya başlıyor. Aslında bu da baharın getirdiği bir rehavet
olsa gerek.
Çiçek açan meyveler üşürse demek ki nasibimiz yokmuş, bu
sene de az yiyelim, deriz. Hastalanırsak vücudumuzun sadakasıdır. Ortalık
hastalığı der, atlatırız. Sınava girecek öğrencilerin ise telafisi yok.
Özellikle eleme usulüne dayalı, sınav odaklı eğitim sistemimizde boş vermenin
maliyeti ağır olur maalesef. Sınav sistemini eleştirsek de, yanlış olduğunu
bilsek de bir yere tutunabilmek için yanlışı yanlışla telafi etmek zorundayız.
Bu yüzden baharın rehavetine kapılarak ders çalışmayı es geçen öğrenciler
kendilerine yazık ederler. TEOG’a girecek 8.sınıf öğrencileri geriye kalan son
iki haftayı iyi değerlendirmeleri gerekir. Hiçbir anne-baba ve öğretmen,
çocuklarından/öğrencilerinden kapasitelerinin üzerinde bir efor istemiyor.
Herkesin istediği öğrencilerin kapasitelerini tam kullanmalarıdır. Kendisindeki
cevherin farkına varamadan eldeki imkanları çok iyi değerlendirmeyen öğrenciler
mutlaka bu boşa geçirdikleri günlerin pişmanlığını duyacaklardır. Dört yıl
boyunca hedefi olmayan öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir okulda okumak
pişmanlıklarını daha da artıracak, keşke biraz daha bakıp iki net daha fazla
yapsaydım diye hayıflanıp duracaklardır. İşte o zaman son pişmanlık fayda
vermeyecektir.
Eğitim ve öğretim özellikle sınavlarımız boşluk kabul
etmez. Şakayı hiç götürmez. Bu yüzden öğrenciler kötü bir sonla karşılaşmamak
için hedefleri doğrultusunda kendilerine bir plan ve program yapmalıdır. Çok
çalışsınlar demiyorum. Bilinçli çalışsınlar. Bir sorunun, bir konunun mantığını
kavramaya yönelsinler. Ellerinden gelen gayreti göstersinler. Çalışmak onlardan
başarı ise Allah’tandır. 10/04/2017
* 12/04/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 12/04/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder