Ana içeriğe atla

Denizde kum biter, bizim tatilimiz bitmez


Öğrenci ve öğretmenlerin ara tatili bugün sona eriyor. Koca 15 tatili ne zaman bitti diye öğrenci ve öğretmen kara kara düşüne dursun.  15 gün önce bu tatile üzülenler şimdi sanal alem ve sosyal medyada bir fotoğraf paylaşmaya başladı bile.

Yan tarafa eklenmiş bu fotoğrafı pazar sabahı, yani okulların açılma arifesinde bir veli; yememiş, içmemiş, yatmamış whatsapp aracılığıyla göndermiş. Fotoğrafta görüldüğü üzere tatili bitiren öğrenci ve öğretmen üzgün, veli sevinçten ağzı kulaklarına varacak. Kantinci ise dört köşe onu söylemeye  bile gerek yok.

15 gün önce "15 tatili kimleri üzdü, kimleri sevindirdi" başlıklı bir yazı yazıp paylaşmıştım. (https://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2017/01/15-tatili-kimleri-uzdu-kimleri.html) Bu yazıda üzülenlerden ve sevinenlerden bahsetmiştim. Resmi sabah sabah gönderen veli, sanki yazıyı okumuşcasına rövanş alıyordu. Onca dert ve sıkıntısına aldırmadan. Ama haklarını yemeyelim, şimdi sevinme sırası onlarda. Tatili takip edip son gün gönderilince demek ki 15 günün bitmesini saymış durmadan. Her geçen güne bir çeltik atmış. Bu üzüntülü ve kederli günler de geçer. "Sap döner, keser döner, gün gelir devran döner" misali tatilin son günü son vuruşunu yapıyordu. Gülmeyin, sevinmeyin, sayılı günler çabuk geçer, dönüşüm muhteşem olacak der gibi.

Ne yapalım? Allah bir kulunu durmadan hep sevindirmez. Bazen güldürür, bazen de üzer. Dünyanın düzeni bu. 15 gün önce öğrenci ve öğretmen sevinirken şimdi sıra veli ve kantincilerde. Çok sevinmeyin, sayılı günler çabuk geçer. Evet, 15 tatili geçti geçmesine. Ama turpun büyüğü heybede. Bizi öldü, gitti falan diye düşünmeyin. Çünkü denizde kum biter, bizde tatil bitmez. Haziran ayında dönüşümüz muhteşem olacak. Hem de uzunca bir tatil yapacağız. Üstelik 3 ay. 15 tatiline rahmet okutacak şekilde. Zaten şunun şurasında ne kaldı uzun tatile. Şubat zaten 28 çekiyor. Geriye mart, nisan ve mayıs kalıyor. Haziranı zaten saymaya gerek yok. Velisi, kantincisi, başka kim varsa; gelin fazla sevinmeyin. Dün bizdeydi gülme ve sevinme zamanı, şimdi sizde. Halihazırda bir bir eşitiz. Uzun yazla beraber iki bir öne geçeceğiz. O yüzden fazla sevinmeyin derim. 05/02/2017



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde