Her şeye rağmen zorluklara kanat germeyi, mücadele etmeyi, bir ve beraber olmayı hiç bu kadar özümsememişti. Bizi rayından çıkmış bir ülke gören süper güçlerin, bizi hizaya getirmeye çalıştığı bir ortamda devlet başkanının bir emriyle insanlar yollara düşüyor, ne yapabiliriz, biz buradayız ve varız mesajı veriyor, hem de seve seve.
Darbe yapanlara karşı cumhurun başı: "Ey milletim meydanlara çıkın, direnin" emri veriyor. Halk meydanlarda. "Daha darbe tehlikesi geçmedi, meydanları boşaltmayın" diyor. Halk yine meydanlarda sabahlıyor. Nerede bir stratejik nokta var, halk orada nöbet tutuyor. "Demokrasi nöbetlerini biraz daha uzattım" diyor. Millet: Eyvallah diyor. Işıklar sönüyor, halk sokağa çıkıyor. Tank ve uçaklardan açılan ateş sonucu yaralanmaya ve ölmeye aldırmadan.





Seferberlik dedikleri bu olsa gerek. Bu davranışa ne denir biliyor musunuz? Sadece şapka çıkarılır ve helal olsun bu millete, helal olsun bu milletin gönlünde taht kurup bir sözle onları harekete geçiren komutanına denir. İyi ki ülke böyle bir darboğazdan şimdi geçiyor. Böyle sıkıntılar siyasi istikrarın olmadığı, bol kısır tartışmaların yaşandığı, devlet ve millet bütünleşmesinin olmadığı, 10-20 yıllar önce başımıza gelseydi...inanın aklıma bile getirmek istemiyorum. Öyle zannediyorum bu ülkenin cenazesini bile kılan çıkmazdı.
İşte yapılan bir kampanyayla daha düşmanın bir kozu daha çöpe atıldı. Planları suya düştü. Türkiye'nin yutulacak lokma olmadığını herkes anladı. Bu hareket düşmanı üzerken dostları sevindirdi. Nihayet doların ateşi söndü, aşağıya doğru inişe geçti. Milletin bu örnek davranışı: "Kabe'ye gidemesem de hiç olmazsa uğrunda ölürüm" diyen ayağı kırık bir karıncanın hikayesine benzer. Bu millet yeter ki inansın, yeter ki karşı taraftan samimiyet görsün. Yapamayacağı, feda edemeyeceği yoktur. Bu da böyle biline.
Yediden yetmişe bu kampanyaya destek veren, gönül veren insanımıza ve özellikle ilçem Güneysınır halkına sonsuz teşekkürler! 07/12/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder