15
Temmuz 2016 akşamına gelinceye kadar bu millet hiç kimseye vermediği kadar
imkan sundu size. Maddi ve manevi olarak besledi sizi. Sonunda semizlendiniz,
güçlendiniz. Sonunda ilk işiniz tıpkı karga gibi yediğiniz kaba işediniz,
pardon pislediniz. Hem de kokusu hiç gitmeyecek şekilde. Bir atasözümüzü daha
haklı çıkardınız: "Besle kargayı, oysun gözünü." Size ne kadar
teşekkür etsek azdır.
Haydi
biz size güvendik ya da gaflet uykusuna büründük. Bu zaman zarfında hep sureti
haktan görünerek devletin tüm hücrelerine yuvalandınız. Yaptıklarınıza kanarak
devletin ve milletin tüm imkanlarına ve makamlarına yerleştiniz. Bir devletin
en önemli kurumları diyebileceğimiz adliye, emniyet, mülkiye, maarif gibi
yerlerde kadrolaştınız. Bir nevi devlet içinde devlet oldunuz.
Casusluk
konusunda CİA, KGB, MOSSAD, MİT asla elinize su dökemez. Neredeyse milletin
tamamını dinlediniz. Devletin en mahrem bilgilerini elde ettiniz. Hele oluşturduğunuz tapeleri piyasaya sürerek
"Casusluk yapmayın, başkasının kusurlarını araştırmayın" ayetine
meydan okurcasına gizli bilgileri piyasaya sürdünüz. Var mı bize yan bakan
noktasına geldiniz. Allah'tan bir göz istediniz. Allah verdi size iki göz. Bu duruma ne kadar şükür
etseniz az.
Ne
zaman ki Türkiye Cumhuriyetini yöneten kişi: "One minute, dünya beşten
büyüktür..." diyerek dünyayı yöneten emperyalistlerin bize biçtiği rolden
farklı bağımsız hareket etmeye başladı. Dış güçlerin nezdinde kalemi kırıldı.
Çünkü mide bulandırıyordu. Yok edilmesi gerekiyordu. İhale kime verilmeliydi?
40 yıldır içimizde beslenen ve kadrolaşan olarak sizden iyisi bulunamazdı.
Zaten gücünüze diyecek yoktu. Size
dokunan, önünüze çıkan herkese haddini bildirmiştiniz. İstediğiniz kişi
hakkında iddianame hazırlatarak kodese tıktınız. Ergenekon, Balyoz, Casusluk
davası adı altında yerleşemediğiniz yerlere de yerleştiniz. MİT Müsteşarını
ifadeye çağırma, MİT tırlarına operasyon düzenleme, 17-25 Aralık yargı
darbesi... gibi konularda gücünüzün karşısında herkesi yola getirmeye
çalıştınız.
Yaptığınız
her operasyonda tam başarıya ulaşamasanız da hep algı oluşturup halkın kafasını
karıştırarak insanları kutuplaştırdınız. Fakat başaramasanız da üst aklınız
sizden vazgeçmedi. Son öldürücü vuruşu yapmak için yine görevlendirildiniz. 15
Temmuz'da bir cinnet hali göstererek bir devleti yok etmek için yola çıktınız.
Hedefinize ulaşmada önünüze çıkacak herkesi yok etmek için milletin üzerine
tankla, tüfekle, uçakla çıktınız. Çünkü efendileriniz size kızmaya
başlamıştı. He şeyi elinize yüzünüze bulaştırmıştınız. Bu size verilen son şans
idi. O kadar beceriksizmişsiniz ki... O kadar kadro, teknolojik imkan…
elinizde iken yine başarılı olamadınız. Hele şükür! İç savaş çıkarma niyetli darbeniz
milletin destansı mücadelesiyle bertaraf edilmiştir.
Siz
ne yaptınız? Başarılı olamayınca ne kadar elebaşınız varsa soluğu dışarıda yani
yurt dışında aldı. Kaçıp gittiniz yani. İnsanda biraz omurga olur? Sizin kadar
ödleğini de bu dünya yine görmedi. Madem davanız hak dava... Niye kaçıyorsunuz?
Ergenekon ve Balyoz davalarında içeri atmadığınız asker kalmadı. Hangisi kaçtı
bunlardan? Hatta yurt dışında görevli olanları bile görevlerini bırakarak gelip
teslim oldular. Ya siz? Darbede bir numaranız bile hakim ve savcının yüzüne
bakarak "Tarla satın almaya geldim" diyerek yalan söyleyebildi.
Tarih
sizin kadar yalancısını, takiyyecisini, hırsızını, gözü dönmüşünü, sinsisini, hainini,
korkak ve ödleğini görmedi. İnsan sıkılır.
Yalandan, dolandan ve insanları öldürmekten dolayı Allah'tan korkunuz
yok, bari kullarından utanın. Gerçi utanma insani bir durumdur. İmanın bir
parçasıdır. Nerede sizde o insani özellik. Bir defa maşalarda onur olmaz,
Bakmayın efendi gibi göründüğünüze. Yahu biriniz çıkıp da "Biz bu haltı
yedik. Çünkü emir eriydik, mecburduk, fakat başaramadık" desin. "Bu
başkan durduğu müddetçe bize hayat hakkı yok, onu yok edecektik, yine
saltanatımıza devam edecektik, ama olmadı" desin. Hiç mi içinizde onurlu
olanınız yok. Yahu ben sizin kadar omurgasızını görmedim.
Elinize
geçirdiğiniz her türlü imkanı davanız(!) uğruna harcamaya devam edin. Allah
zalime de mühlet verir. Siz bunu Allah’ın size verdiği bir nimet olarak görmeye
devam edin. İhanetinizle baş başa kalın. Rabbim size beterini göstersin.
Yurt
dışına kaçıp giden hainler! Hani tarihte bir millet var. Allah’ın lanetine
uğramış bir millet. Yüzyıllardır memleketsiz kaldılar. Gittikleri hiçbir devlet
onları kabul etmedi. Yeryüzünde rezil ve sefil olarak dolaşıp durdular.
İngilizlerin himayesiyle kurdukları devlet de bile hala huzur bulamadılar.
İnşallah onlardan beter olursunuz. Ayağınızı basacak bir toprak parçası
bulamayasınız. 15/08/2016
28/08/2016 tarihinde Kahta Söz gazetesinde yayımlanmıştır.
28/08/2016 tarihinde Kahta Söz gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder