Ana içeriğe atla

Birikimlerimi nerede değerlendirmeliyim?

-Efendim! Biraz birikimim var, nasıl değerlendirmemi istersin?
-Tam adamına geldin. Beni takip et.
-Sen piyasaları iyi okuyabiliyor musun?
-Piyasalar beni okur hep.
-Nasıl yani?
-Ben ne alırsam tepe taklak aşağıya gider. Neyi de elden çıkarırsam rekor kırar.
-Biraz daha açar mısın?
-Efendim! Bir lotu 35 liradan 3 lot aldım.  9 liraya kadar düştü. Gramı 105 liradan altın aldım, 80 liradan bozdurdum.  2.95’den dolar aldım, 2.79’a düştü. 6660 mark vererek taksi aldım, ekonomik kriz oldu, satarken 2000 mark civarındaydı. Hasılı altın aldım altın düştü, dolar aldım dolar düştü. Araba aldım,  arabanın değeri düştü. Neye tutunduysam elimde kaldı. Yüksek alıp düşük bozdurduğum ne varsa hepsi yükseldi anlayacağın. Almadığım, içine girmediğim arsa, tarla, ev gibi gayri menkuller var. Biliyorsun bunlar tavan yapıyor. İmkanım olursa bunlara yatırım yapacağım inmesini sağlamak için.
-O zaman ben seni niye takip edeyim? Ne aldıysan elinde kalmış.
-Sen beni takip et, yanılmazsın. Sadece yapacağın ben neye yatırım yaparsam sen tersine yatırım yapacaksın. Abdülhamit taktiği yani.
-O ne yaparmış?
-Bir şey yapacağı zaman Ruslar’a danışır. Onlar ne derse tersini yaparmış.
-Tamam şimdi oldu.
-Son bir şey sorabilir miyim? Yakınlarda ne alacaksın?
-Hiçbir şey.
-Niye?
-Çünkü sıfırı tükettim. 05/05/2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde