Dünün
küçükleri bizler büyüdük, çoluk çocuk sahibi olduk. Bizi büyüten ve
yetiştirenleri beğenmiyoruz artık. Söz
bizde şimdi. Çocuğumuzu istediğimiz gibi geliştirip eğitebilliriz. Üstelik
bugün söz sahibiyiz. Allah'tan istedim bir göz, bana verdi iki göz. Zira başka çocuklar da bizim. İstediğimiz şekilde
yoğurabiliriz artık onları.
Yetiştirelim
yetiştirmeye de. Nasıl bir gençlik yetiştireceğiz? Gençlik kindar mı olacak
dindar mı? Dini yaşayan mı, dine
mesafeli mi olacak? Aklını kullanan öz
güven sahibi biri mi olacak, yoksa aklını kiraya veren, birilerinin fanatik
militanı mı? Sosyal mı olacak asosyal mı?
Sınav odaklı yarış atı mı olacak, her şeyi boş veren mi? Sorumluluk
verecek miyiz; el bebek gül bebek, her
şeyi başkasından bekleyen hazır yiyici mi olacak? Slogan gençliği mi isyancı mı?...
Giriştik
hemen işe. Büyüklerin kafa yapısı nasılsa öyle bir nesil yetiştirmeye
yoğunlaştık. Acelemiz vardı bir kere. Hemen sonuç vermeliydi. Hemen hemen
hepsinin tarlası da okullar oldu. Eğitime yön verirsek istediğimiz gençliği
yetiştirebilirdik. Kimi Köy Enstitülerini açtı istediği gençliği yetiştirmek
için, kimi de İHL'lere göz kırptı istediği ideal gençliğe kavuşmak için. Kimimizi
liseler kesmedi. Üniversiteleri karargah edindi.
Yaşı
kemale ermiş söz sahibi insanımız ellerini hiç gençlerden çekmedi. Önce
yetiştirdi, ardından belirli bir kıvama gelince piyasaya sürdü gençliği. 80
öncesi ihtilale zemin hazırlayacak şekilde sağ-sol kavgası kendisini gösterdi.
Ölen, öldürülen, döven, dövülen, hapse giren, çile çeken, bedel ödeyen
gençlikti. Terör örgütlerinin üyelerine
bakalım hepsi daha süt çocuğu. Bizim çocuğumuz. Canlı bomba eylemlerine girişenlerin
kimliklerine bakalım, 20-25 yaş aralığında. Kötü olmasın, dine mesafeli
olmasın, dinini bilsin diye cemaatlere
gönderilen çocuklar bir müddet sonra anne babasını beğenmeyip bağlı olduğu
camianın neferi olup çıkıyor. Onlarla yatıp onlarla kalkıyor artık. Hiçbir yere
gitmesin, kimse olmasın diyerek kendi haline bıraktığımız gençliğin ise ne tür
zararlı alışkanlıklara duçar olduğunu görmek için anne babanın biraz daha
uyuması gerekiyor. Uyandıkları zaman ise madde bağımlılığıyla mücadeleye
girişirler ama heyhat.
Hedeflediğimiz
amaca ulaşmak için kimimiz baskı, kimimiz yıldırma, kimimiz güdüleme, kimimiz
beyin yıkama, kimimiz yönlendirme vb yöntemlere başvurur.
Şimdi
arkaya yaslanalım, birazcık düşünelim. Yetiştirdiğimiz daha doğrusu
yetiştiremediğimiz bu gençlik nereye gidiyor. Memnun muyuz gidişattan. Çok
memnun olduğumuz söylenemez. Sadece memnun olanlar gençliği kendi emellerine
alet edenler olabilir.
Geleceğimizin
teminatı bu gençleri yetiştirirken onları yönlendirmekten ziyade onlara
denetimli serbestlik verseydik, farklı düşünmelerine imkan tanısaydık, öz güven
sahibi olmalarına zemin hazırlasaydık daha iyi olmaz mıydı… Bu
ülkenin ortak değerlerine bağlı bir gençlik olsaydı, büyüğü büyük, küçüğü küçük
bilen, kültürüne yabancı olmayan, birbiriyle tartışırken ikna metodunu kullanan
bir gençlik olsaydı fena mı olurdu?
Ne olur, gençlikten elimizi çekelim. Bizim onlara verdiğimiz zararı kimse vermez, veremez... 04/05/2016
Ne olur, gençlikten elimizi çekelim. Bizim onlara verdiğimiz zararı kimse vermez, veremez... 04/05/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder