4 Mayıs 2016 Çarşamba

"Amca, simidi nereden buldun?"

1986-1987 yıllarında Kayseri'de okurken harçlık suyunu çekmişti. İlk önce 2.dönem okutulmak üzere aldığım kitabı kitapçıya geri verdim. Bir kaç gün daha idare etti beni.  Bir sabah herkes okuluna giderken ben -sora sora-  soluğu amele pazarında aldım. 15-20 kadar ayakta bekleyenin arka taraflarına geçtim. Beklemeye koyuldum. Ne gelen vardı ne de giden.

Nice  sonra yaşlı bir amca geldi. Ön tarafta olanlarla konuştu. Sonra tek başına ayrıldı gitti. Öne yaklaşıp amca ne istiyormuş dedim. "Simit sattıracak birini arıyor" dediler.

Amele pazarından ayrılıp amcayı takibe başladım, amca önden ben ardından. Amcayı takip ediyorum ama içim pek rahat değil. Kendi kendime, "Bu iş inşaatta çalışmaya benzemez. Simit işi bu. Patron bana tepsi içerisinde simit verip sattırsa çarşıda kalabalıklar arasında bu işi nasıl becereceğim. Ya beni tanıyan biri çıkarsa başımda tepsi ‘simitçiii’ diye bağırırken. Nasıl bağıracaktım sonra. Haydi hepsinden geçtim. Simit tepsisini başımda nasıl durduracaktım..."  Ben bu düşünceler içerisinde iken 3-5 adım önümden giden amcaya, amca simidini ben satayım diye medeni cesaret gösteremedim. Geri dönüp otobüsüme binip kaldığım yurdun yolunu tuttum.

Konya Lisesinin arkasında otobüs durağında beklerken canım simit istedi. Sağıma soluma baktım, bir simitçi bulamadım. Zaten nice zamandır göremiyordum ya. Cadde boyu adımladım bir simit bulabilmek için. Sonunda Şato Form'da bir esnaftan temin edebildim ihtiyacımı. Gerisin geriye döndüm otobüs beklemeye koyuldum. Bir kenarda simidimden bir parça kopardım. Bir genç geldi yanıma: " Amca, simidi nereden buldun" diye. İstersen sana satayım dedim. Güldü. Simitçinin yerini tarif ettim. Delikanlı koşarak gitti oraya.

Ne demek istiyorum? Eskiden çarşıya çıkıp sağına soluna baktığın zaman ya simit arabasının içerisinde ya da başında simit satanlar vardı. Şimdilerde görünmüyor seyyar satıcılarla beraber. Belediyelerimiz sanırım dışarıda satışı yasakladı, bir düzenleme getirdi. Kapalı yerlerde, esnaf dükkanlarında satılıyor artık. Dışarıda ve her yerde simit satışı belki de pek hijyen görünmeyebilir. Düzenleme gerekiyordu. Gördüğüm kadarıyla düzenleme yapılmış ama ara ki simit bulabilesin.

Simit bizim yediden yetmişe her birimizin ayaküstü, otobüse binerken, işe giderken kahvaltı yapmak ya da açlığı bastırmak için başvurduğumuz bir yiyeceğimizdi. Milli buluş ve yiyeceğimiz yani. Namı diğer memur kebabı diye bilinir: Çıtır çıtır, mis gibi kokar hele sıcak iken. Şimdi simit bulmak için sen kazan ben kepçe olmam lazım bulmak için. Düzenleme yap dedik de öldür demedik ki.

Simit satanlar ihtiyaç sahibi, dar gelirli. İşsizlikten dolayı bu işe koyulmuş kişilerdir. Öyle zannediyorum mecburiyetten bu işi yapıyorlardı. Sonra görüldüğü kadar simit satmak kolay değil. Yukarıdaki anımı da bu yüzden anlattım. Ben geçmişte zor durumda olmama rağmen bu işi yapamadım.

Belirli bir  düzen içerisinde ve hijyene dikkat etmek şartıyla köşe başlarında simitçilerimizi görmek istiyoruz. Simitçilere bu imkanı verirsek tablacı ya da seyyar satıcılara da izin vermemiz gerekiyor denirse simit satmak tablacılık değildir.  04/05/2016



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder