-Üstat, bunca yıl çalıştın. Ne kadar birikim yaptın?
Söylesene.
-Birikimlerimin 5 yılını toprağa gömdüm bitmesi için. Bir
ayrık otu bile çıkmadı.
-Hayırdır, yoksa kooperatife mi girdin?
-Maalesef.
-En iyi kooperatifin % 60 kapasiteyle çalıştığı söyleniyor.
Ne dersin?
-Bilmem ne kadar kapasiteyle çalıştıklarını. Bildiğim bir
şey var. Benin girdiğim kooperatif % 1 kapasiteyle bile çalışmadı.
-Olur mu öyle şey? Abartıyorsun.
-Keşke öyle olsaydı.
-Sen böyle bir girdabın içerisine nasıl girdin? Biliyorsun
kooperatifler, uzun ince bir yoldur. Sen bittiğin zaman sana evi teslim
ederler.
-Bizimkisi teslim de olmadı.
-Nereden buldun bu kooperatifi?
-Ben bulmadım. Onlar beni buldu.
-Sen de girdin öyle mi? Sen şu işi baştan bir anlat hele.
-Sanırım 97 yılı idi. Yaz dönemi köydeydim. Ev telefonundan sınıf
ve sıra arkadaşım beni aradı: “Ben bir kooperatife girdim. Adamlar çok iyi,
dobra insanlar. 5 yılda evi teslim edecekler. Kooperatifin yeri de çok iyi.
Önünden Antalya/Seydişehir çevre yolu
geçecek. 30 daireli küçük bir kooperatif. Seninle komşu olmaktır muradım. Kaçırma
derim. Düşün, bana haber ver. Hatta ben
kooperatif başkanıyla seni görüştürebilirim. Niyetim ev sahibi olmandır. ”
dedi. Hanım, “Girelim, başka türlü ev
sahibi olamayız, amcam da bu şekilde ev sahibi oldu” dedi. Kooperatif kurulalı,
aidatlar ödenmeye başlayalı 7 ay olmuş, birikmiş paramız yok dedimse de
kayın peder, “Ben bulurum bir yerden, sen yeter ki gir” dedi. Beni düşünenlerin
bu kadar olması beni memnun etti. Amma da sevenim varmış. Hepsi benim iyiliğimi
istiyor dedim. Arkadaşım kooperatif başkanıyla
görüştürdü beni. Başkana, “ Haydi
5 yılda bitiremezseniz, üyeler aidat ödeyemezse inşaat ne olacak dedim. “Ben ve
ekibim inşaat ustasıyız. Binayı kendimiz bitirir, teslim ederiz evelallah”
sözünü arkadaşımdan sonra bir de başkandan dinledim.
Okuldan beri tanıdığım dostum yaş yere yatmazdı. Gözü açık
birisiydi. Bu güne kadar her işi rast gitmişti. Ben Gaziantep, Adıyaman gibi gurbet ellerde öğretmenlik yaparken o arkadaşım görev için
Konya dışını görmemişti. En uzak mesafe olarak görev yaptığı yer Konya’nın Ankara’ya yakın bir ilçesiydi.
-Sonra ne oldu? Girdin mi?
-İsteksiz de olsa, vicdanımın sesini bastırarak etrafımdaki
benden hevesli kimselerin yardım sev er davranışları sayesinde girdim maalesef.
4 yıl isteksiz ve hevessiz bir şekilde ödedim. Ben gurbetten dostlarıma para
gönderdim onlar sağ olsunlar Etibank’a yatırdılar. Etibank’taki memurun her
ödemede: “Yücetaş kooperatifi size ait değil mi efendim” dediğini de gıyabında
ezberlemiştim. Yaz dönemlerinde birkaç
defa da ben yatırdım Etibank’a aidatı. Zaman zaman çarşıya çıktığımda yanımdaki
çocuklarıma: “Oğlum ben öldükten sonra kooperatifin parasını şu gördüğünüz
bankaya yatıracaksınız, tamam mı” derdim.
-Şimdi öyle bir banka yok biliyorsun.
-Biliyorum banka da battı. Kooperatif de.
-Sonra?
-Her yaz dönemi beni kooperatife girdiren arkadaşım inşaatla
ilgili bilgi veriyordu. Ben onunla yetiniyordum. 4.yılın sonunda önünden
Antalya yolunun geçeceği, geleceği parlak kooperatifimin yerini görmeye gittim.
Mal sahibine ait ayrı bir binanın kargası yapılmış, tuğlaları örülmüştü.
Üyelere ait iki bloktan birinin su
basmanı betonu atılmış, diğer blokun su basmanı kalıpları çakılmış betonları
dökülmemişti.
Yanımdaki arkadaşlarımla istişare ettim. Bu kooperatif bu
hızla asla bitirilemezdi. En iyisi çıkmak dedim. Çıkarsan zarar edersin. Sen
önümüzdeki yıla kadar ödemeye devam et. Kooperatif hisseni bir başkasına
satalım dediler. Ödemeye devam ettim. Ödemede de zorlandım. Anayasa kitapçığının
fırlatılmasıyla birlikte 2001 krizi çıktı, devalüasyon oldu. Döviz çıldırdı. Maaşlar
ödenir mi, ödenmez mi noktasına gelindi. Hayat pahalılığı arttıkça arttı. Ne yapmak
gerekiyordu. Yola, “Dünyada mekan,
ahirette iman” parolasıyla çıkmıştık. 10 yıllık çalışmamın sonucunda kötü
günlerde bozdururuz diye bir bilezik yapmıştık. Kooperatifin aidatını ödemek
için de o bileziği bozdurduk. Yatırılması için Konya’ya gönderdim. Yaz geldi.
Önünden Antalya çevre yolu geçecek kooperatifimi görmek için tekrar uğradım.
Bir yıl önceki orjinalliğini aynen koruyordu.
Benim kooperatife girmemi, başkanla görüşmemi sağlayan
dostuma geldim. Kardeş ben kooperatif ortaklığından çıkacağım. Senin
kayınpederin “Aman damat hissenden çıkma, sizin yerin geleceği parlak, müthiş
değerlenecek. Arkadaşın çıkarsa çıksın, hatta onun hissesini de ben alabilirim”
demişti. İşte kayın pederine fırsat doğdu, haydi alsın benim hissemi dedimse de hissemi
ne kayın pederine ne de bir başkasına teklif edebilmiştim. Kendimin memnun
olmadığını bir başkasına nasıl satabilirdim. Benim o kadar memnuniyetsizliğime
rağmen dostumun : “Ramazan çıkarsan çık arkadaş, ben kooperatiften memnunum”
demesi beni öldürmüştü. Bende bir anormallik vardı anlaşılan. Bu kooperatifin
neresinden memnun olunabilirdi ki. Sonunda sorunun benden kaynaklandığını, göz numaramın
büyüklüğünden gözüm, onun gördüğünü
yıllarca göremedi belki de diyerek suçu yine kendimde buldum. Ama önünden geçecek
Antalya yoluna rağmen bu kooperatiften çıkmalıydım.
Birlikte kooperatif başkanının
yanına gittik. Arkadaş, kooperatifin gidişatından memnun değilim. Hele son bir
yıldır bir tane dahi çivi çakılmamış. Zaten ben de son iki ayın aidatını
yatıramadım, çıkacağım dedim.
-Çıkacağım deyince adam ne dedi ya?
-“Sen yatırmazsan ben yatırmazsam bu kooperatif nasıl
yürüyecek arkadaş, elbette yürümez” dedi.
Kooperatifte esas sorunun benim son iki ay ödemeyi yapmamam
olduğu tespiti yapıldı. Dilekçemi verdim. Yatırdığım banka dekontlarına göre
hesap kitap yapıldı. 5 yılda toplam 2160 TL yatırdığım tespit edildi. Yerime
üye bulup ondan aldıklarını bana vereceklerini söylediler. Tamam dedim
ayrıldım. Birkaç ay sonra yerime, 5 yıldır toprağa gömdüğüm paradan bir ayrık
otu bile bitiremediğim kooperatifime yanmayı kabul eden birisini bulmuşlar. 5 yıl
içerisinde o enflasyonlu dönemde karşılığı 10000 mark olan 2160 liramı 6’şar
aylık ara ile iki taksitte ödediler. Benim “Dünyada mekan, ahirette iman” olan
gönülsüz aşkım, ev sahibi olamadan 5
yılın sonunda sona erdi.
-Senin o arkadaş devam etti mi kooperatife?
-Bir yıl sonra o da çıkmış.
-Nasıl olur, hani o arkadaşın memnundu gidişattan?
-Ben de ona; niye
çıktın, hani memnundun, ne oldu diye sordum. Bana o zamanlar memnundum. Sonra
ben de memnun kalmadım , yatırmıyorum.
Üyeler başkanı mahkemeye verdiler. Kooperatifte muhatap yok, öylece kaldı. Ah
senin gibi paramı bir de ben alabilsem dediyse de pek dert edinmedi, ya da
belli etmedi. Kendini rüzgara bıraktı ama kilosundan rüzgar onu istediği yere
sürükleyemedi. Yemeye, içmeye verdi
kendini. Atandığı okulun 15 metre ötesinden bir ev aldı. Zaman zaman en
yakınlarıyla kaplıcalara gitti geldi.
-Kooperatif el değiştirdi o zaman? Akıbeti ne oldu o
kooperatifin?
-Çıktıktan 14 yıl sonra
merak ettim ben de senin gibi. Araya araya buldum kooperatifimi. Benim 2002
yılında bıraktığımda gördüğüm pozisyon aynen duruyordu. Betonunu dökmedikleri
kalıpları dahi çıkarmamışlar. “Yücetaş kooperatifi” levhası dimdik ayaktaydı. Soyadım
yaşıyordu. Tek sevincim de bu.
-Önünden Antalya yolu geçtiyse çok değerlenmiştir oralar
şimdi?
-Kooperatifin önünden bir yol geçmiş, ama geçen yol Antalya
yolu değil. “500 Evler” adındaki Konya’nın bir semti olan meskun mahal yolu var
sadece.
-Sonuç?
- İnşaat sahası atıl bir şekilde duruyor. 5 yıl boyunca
zorlanarak yaptığımız tüm birikim o dobra insanlara gitti. Olan da dünyada
mekan sahibi olmayı düşünen üyelere oldu. Yani biz 5 yıl o insanların karnını
doyurduk. Afiyet olsun, ne diyelim.
-Kandırılmışsın be kardeş.
-Doğru. Ama kandıran olmaktan iyi değil mi? 24/01/2016
*Bu uzun yazıyı kooperatife giren ya da girmek isteyen hevesliler okusun.
*Bu uzun yazıyı kooperatife giren ya da girmek isteyen hevesliler okusun.
ÜZÜLME KARDEŞ.ALLAH BİR KAPIYI KAPATIRSA 10 KAPIYI AÇAR.DİYORSUN YA ALDATAN OLMADIK.İŞTE ÖNEMLİ OLAN BU.ALDANMAMAK DA LAZIM AMA DÜNYA BU.HER İNSANIN BAŞINA GELİYOR.İMTİHAN.ALLAH BETERİNDEN SAKLASIN.AMİN...............
YanıtlaSileyvallah kardeş. Ne aldanalım ne de aldatalım.Eğer ikisinden birini tercih etmek zorunda kalırsak da aldanan olalım.
YanıtlaSil