Türkiye'de kan akmaya devam ediyor, yine analar ağlamaya devam edecek, biteceğe de benzemiyor. Ağzını açan barış istiyor. Herkes barış istediğine göre sahi, terörü kim yapıyor o zaman, bu terörü kim destekliyor, kim kimi niçin öldürüyor. Köşe başlarını tutmuş tuzu kurulardan hiç ölen var mı?... Her şeyi icat eden teknoloji bir de insanları, konuştuklarında samimi olup olmadıklarını test eden aletler icat etse. O zaman ak koyun kara koyun belli olsa.
Meteorolojinin çok yaygın olmadığı ve güven vermediği zamanlarda köyden şehre gelen vatandaş, şehirdeki esnaf akrabasının evine ya da iş yerine uğrardı. Hoşbeşe, "Köyde rahmet var mı? Ekinler nasıl?" Diye başlanırdı. "Rahmet var, ekinler de iyi dersen" şehirli esnaf akrabanın yüzü güler, sevinirdi. Köylü de "Akrabamız bizi ne de çok düşünüyor, gerçek dost bu" diye memnuniyetini ifade ederdi. Meğersem "Rahmet olur, mahsul iyi olursa köylünün eline para geçecek, kazandığını harcayacak, esnaf da faydalanacakmış " niyeti anlaşıldığında yıllar yılları kovalamıştı. Şimdi de ne kadar konuşan varsa "Kan dursun, terör sona ersin, analar ağlamasın, barış ve kardeşlik " diyen varsa sanırsın terör düşmanı, bizi çok seviyor... Sakın bunlar da "Köyde rahmete ve mahsulün bolluğuna" sevinen esnafa benzemesin. Sakın dili barış derken kalbi sirkatin söylemesin...
Son söz, muhalifini öldürmekle bitire bilseydi İsrail Filistinlileri bitirirdi. 1948 den beri İsrail, hayat hakkı tanımamak için öldürdü, öldürdü, öldürdü. Hala da öldürmeye devam ediyor ama ne bitirebildi, ne sevinebildi, ne huzur buldu, ne de huzur verdi.
Gelin öyleyse başkasının ölümüne kendi ölümüz gibi üzülelim. Başkasının ölüsünü kendi cenazemiz bilelim. Kendi katilimizin cezasını kendimiz verelim. Hayvan haklarına verdiğimiz değeri kendi hemcinsimize de verelim... 26/07/2015
Yorumlar
Yorum Gönder