...
"Tek Suçum Güvenmek"
04/12/2015 Cuma günü bir esnaf ziyareti yapmak üzere iş yerine uğradım. Otururken 2 misafir daha geldi. Birinin müflis bir tüccar, diğerinin ise halen çalıştığını tanışma esnasında öğrendim.
İşler nasıl diye bir dokundum. Bin âh işittim. Adamlar dertli mi dertliymiş. Biri bıraktı, diğeri söz aldı. Dünyaları farklıydı. Dertleri ise benim gibi bordro mahkumundan farklıydı. Hepsinin ortak yönü yaptıkları işin ücretinin zamanında gelmemesinden şikayetçi idi. Sözleri "Bu nasıl Müslümanlık" ile başlıyor. Yine "Bu nasıl Müslümanlık" ile bitiyordu.
Bir tanesi 5 yıl önce işyerinden ceketini alıp çıktığını söyledi, sözlerinin arasında.
Kime bıraktın işyerini dedim. Ortağıma, yani enişteme. Ne yaptı? "Ben polis emeklisiyim. İşyerini ortak açtık. Benim anladığım bir iş değildi. Ben hiç para işine de karışmadım. Hiç bir şey de sormadım. İyi işimiz vardı. Herkes bize açık çek verirdi. Duydum ki iflas etmişiz. Ceketimi alıp çıktım. Çoğu zaman evime ekmek götürecek param olmadı" dedi. Kazancınız da iyiymiş Niçin iflas ettiniz? Dedim. Eniştemin uçkuru sayesinde dedi.
Ortaksın, fakat para pul işlerine karışmamışsın. Burada suçun yok mu dedim. Benim tek suçum güvenmek dedi.
Diğeri aldı lafı bu sefer. Piyasaya, nice fabrikatörlere mobilye işi yaptığını, hiçbir işinin karşılığını zamanında alamadığını, aylar sonra güç bela alabildiğini, hatta bazılarının telefonuna çıkmadığını söyledi. Hatta öyle biri var ki işçilerinin parasını bile 15 gün gecikmeli verdiğini söyleyince adama acıdım. Uzun süre paramı istemedim bile. Sonra bir baktım ki işçilerin parasını veremiyorum diyen adam, 2.hanımını almış, kendisinin ve hanımının altına son model iki araba almış, ben neyse paramı 5 ay gecikmeli aldım. O asgari ücretle çalıştırdığı adamların parasını 15 gün gecikmeli verince o işçiler 15 gün ne yedi ne içti hayret ettim. Bu nice Müslümanlık böyle.
Dedim ya esnafın dünyası bambaşka diye. Daha başka örnekler de anlattılar. Anlatılanlardan borcumuza sadık olmadığımız, zamanında vermediğimiz ortaya çıkıyor. Borçlandığımız zaman ise işimizi sağlam yapmıyoruz. Ortaklığımız güven esasına göre işliyor. Kur'an'ın en uzun süresinin en uzun ayeti borçlanmanın esaslarını belirlerken hiç birine riayet etmediğimiz ortaya çıkıyor. Sonunda da suçu Müslümanlığa yıkıyoruz. Kendimize uydurduğumuz İslam bizi rezil ediyor. Bu gidişle cenazemizi de kılar.
Güvenmek güzel. Fakat tedbiri elden bırakmamak gerektiğini düşünmüyoruz. İnsanlar parayla, dinarla imtihan oluyor. Her alanda olduğu gibi ticaretimiz de berbat anlaşıldığına göre. Sonuç, sınıfta kaldık. Aynı deliğe bin defa girip girip sokuluyoruz. Hâlâ da ibret almıyoruz.
Bundan sonra yapılan bu işlere alavere demeyelim. Yaptığımız olsa olsa dalavere olur. Suçu da Müslümanlığa bulmayalım.
Peygamberimiz, söz verip sözünde durmayana, konuştuğu zaman yalan konuşana, emanete ihanet edene Münafık demiştir.
O zaman suçu Müslümanlığa değil de Münafıklıkta arayalım.
05/12/2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder