-Arkadaş, sen bu
yazdıklarını bir kitapta toplasan ya.
-Niçin?
-Güzel
yazıyorsun.
-Dolduruşa getirme beni?
-Alıcısı olur, hem yazdıkların
kaybolmaz.
-Tarihe geçerim belki!
-Nasıl yani?
-Kitabı hiç okunmamış
biri olarak tabii.
-Tevazu yapma.
-Tevazu, mevazu değil. O kadar yazılmış
kitaplar var. Bir kaç popüler kitabın dışında o kadar yazılmış kitap,
kitapçıların tozlu raflarında okuyucu bekliyor. Zaten okuyan bir toplum
değiliz. Kim okuyacak?
-Ben okurum.
-Bu şekilde söyleyen tanıdıklarım var.
-Daha ne istiyorsun o zaman?
-Mahalle ve sokağına; doğalgaz
gelsin, hemen alırız diye dilekçe üstüne dilekçe verip ortak imza toplayan
kimseler tanırım. Firma istek üzerine dolduruşa gelir, doğalgazı geçirir.
Doğalgaza abone olanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bizimki böyle
olmasın?
-Sen de taktın bu "Dolduruşa" ha...
-Dolduruş deyip de geçme.
Geriye dön bir bak. Dolduruşla orta yerde kalanların sayısı az
değildir.
-Meselâ?
-Ferruh BOZBEYLİ.
-O da kim?
-Adalet Partisinde milletvekilliği, TBMM başkanlığı yaptıktan sonra 41'ler hareketiyle birlikte
partisinden ayrılarak Demokratik Partinin kurucuları arasında yer almış ve
partinin genel başkanlığını yapmış bir siyasetçi.
-Eee ne var
bunda?
-Demokratik Partinin genel başkanlığına geçmesi -kendisinin anlattığına göre- tamamen bir dolduruş
sonucu olmuş.
-Gerçekten mi, nasıl olmuş bu?
-1970 yılında 41'ler hareketiyle
birlikte partiden ayrılarak DP'yi kurdukları zaman kendisine genel başkanlığa
geçmesi için partililerden epey bir baskı gelir: "Efendim, biz seni orada görmek
isteriz. Sensiz olmaz, siz oraya layıksınız vb." şeklinde. Tüm rica ve
teşviklere rağmen yapamam diye görevi kabul etmez. Bundan sonrasını kendisinden
dinleyelim:
"Partimin ısrarlarına rağmen başkanlığı kabul
etmedim. Ofisimde çalışmaya devam ederken yanımda babam da vardı. Sekreter,
'Efendim Kayseri'den kalabalık bir ekip geldi, sizinle görüşmek istiyor' dedi.
'Al içeri' dedim. Heyet, 'Efendim biz Kayseri olarak sizi genel başkan görmek
istiyoruz, bunun için geldik. Bizi kırmayın' dedi. Ertesi gün Kırşehir ekibi,
Sakarya ekibi gelmeye başladı. Her gün birkaç ilden gelen heyetin 'Seni başkan
görmek istiyoruz' talepleri birbirini takip etti. Ben yine olmaz diye talepleri
reddettim. Türkiye'nin birçok ilinden gelen bu heyetler karşısında babam,
'Oğlum, bu halk seni başkan görmek istiyor. Halkın bu teveccühü karşısında
duramazsın. Geç bu partinin başına deyince mecburen kabul ettim. Genel başkan
olduktan sonra oyuna getirildiğimi anladım. Meğersem her gün benimle görüşmeye
gelen ekip aynı ekipmiş. En önde heyet sözcüsü olarak konuşan birkaç kişi
dışında arkadaki kalabalık aynı kişilerden oluşuyormuş."
-İlginç olmuş
gerçekten. Sonra ne olmuş?
-İstediği başarıyı elde edemeyince genel
başkanlıktan ve aktif siyasetten çekilmiş.
-Nereye gelmek
istiyorsun?
-Sirke olmadan küpe girmek istemiyorum.
-Yani?
-Şimdilik
dolduruşa gelip orta yerde kalmak istemiyorum.
-Ben samimiydim
halbuki.
-Biliyorum. Senin ve diğer eş ve dostun samimiyetinden şüphem yok.
Teşekkür ederim teveccühünüz için. 05/12/2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder