23 Aralık 2022 Cuma

Kız Çocuklarının Başörtüsü ile İmtihanı (3)

Başörtüsüne bu toplum yabancı olmamasına rağmen başı kapatmak da başı açmak da dikkat çeker. Yazımın bu bölümünde bir zamanlar başı örtülü iken sonradan başını açanlardan iki örnek vermek istiyorum.

Lisede görev yaparken kayıt zamanı bir kız çocuğu annesiyle birlikte okul hakkında bilgi almak için yanıma geldi. Anne birkaç şey sorduktan sonra kızı, bir şey sorabilir miyim dedi. Buyur kızım dedim. Bu okulda başı örtmek zorunlu mu dedi. Kendisine, olur mu öyle şey? İsteyen başını örter isteyen örtmez. Başı açık kızlarımız var. Sen de istemezsen örtmezsin. İleride kendi rızan ile örtüneceğini umuyorum dedim. Bu cevabım kızı rahatlattı. Ama annesi rahat durmadı. Koluyla kızını dürterek örteceksin örteceksin. Buna mecbursun dedi. Rahatlayan kızın morali bozuldu. Anneye, hanımefendi, bizde baskı yok, lütfen siz de baskı yapmayın çocuğunuza dedim. 

Pazartesi okullar açıldı. Bu okuldan tayinim çıktığı için yerime bakacak yöneticiye, konuşmayı yapmasını istedim. Tüm öğrenciler  ilk gün tören alanında sıraya girmişlerdi. Veliler de en arka tarafta bekleşiyor. Müdürlüğe vekalet eden arkadaş aldı eline mikrofonu. Eğitim ve öğretim yılının hayırlı olmasını temenni ettikten ve okul hakkında bilgi verdikten sonra şu sözleriyle son noktayı koydu: Aranızda 10 kadar başı açık görüyorum. Tüm başlar hemen kapatılacak. Bundan sonra başı açık kimseyi görmeyeceğim. Bu size son uyarım dedi. Hayda dedim içimden.

Bu kız bu okula devam etti mi, devam etti ise başı açık mı okudu, kapattı ise okul bittikten sonra hala başı kapalı mı bilmiyorum. Çünkü o okuldan ayrıldım. 

*

Tanıdığım bir aile var. Çocuklarını ilkokuldan sonra önce imam hatip ortaokuluna sonra da İHL'ye yazdırdılar. Kız bu okulları bitirdi. Halen açıktan üniversite okuyor. 

Aile bir gün yardım istedi benden. Kalktım gittim. Önce aileyle görüştüm. Kızları başını açacakmış. Açacağım diye tutturmuş kız. Biz ikna edemedik. Bir de sen konuş dediler. Açarsa açsın, delikanlı kıza ne diyebilirsiniz ki. Baskı yapmayın. Kendi haline bırakın dedim. Biz bunu kaldıramayız. Sen de böyle dersen, başkasına ne diyelim? Babası imam. Gören ne der? Hocanın kızı başını açmış demezler mi? Açsın da bir göreyim dedi kızın annesi. Yarın evlendikten sona başını açarsa ne yapabilirsiniz dedim. Bir şey diyemeyiz ama burada açmayacak dedi. Sonra babasıyla görüştüm. Açsın da bir göreyim dedi.

Ardından başını açacak kızla görüşmeyi denedim. İlk görüşmeyi psikolojik durumum iyi değil diye kabul etmedi. Başka zaman konuşur musun dedim. Olur dedi. Bir başka gün için randevulaştık.

Anlat bakalım, niye açacaksın. Ki sen okuduğun okulda bu örtünün ne olduğunu, niçin örtünülmesi gerektiği bilgisini aldın dedim. “İlkokulu bitirir bitirmez 5.sınıftan beri başını örteceksin baskısı uyguladılar. Başımı örtmem dediğim için ağabeyim beni dövdü. Bu zamana kadar istemeyerek başımı örttüm” dedi. Kendisine, ailen baskı yaparak yanlış yapmış, en büyük ayıbı da ağabeyin yapmış. Ben ailenle tekrar görüşürüm. Açıp açmamak kendi tercihin. Yalnız aileni ikna edebilmem için bu kararını biraz ertele. Çünkü burası küçük bir yer. Seni dışarıda gören, başını açmış. Bir de hocanın kızı. Üstelik imam hatipli demeyecek mi dedim. Der ama olsun dedi. İyi de sen ve ailen her söyleyene cevap vermek, belki de tartışmak zorunda kalacaksın. Ailenin düştüğü durumu gözümün önüne bir getir dedim. Benim hayatımdan başkasına ne? Ailem etkilenecek diye hayatımı bu şekilde sürdüremem dedi. Elbette hayat senin, tercihler de senin. Sonuçlarına katlanabilmeyi göze almalısın. Zira moral bozanlar, dudak bükenler çıkacaktır. Bence bu muhitten gidinceye kadar bu kararını ertelemende fayda var. Unutma ki zaman her şeyin ilacı dedim. Tamam dedi.

Şimdilik orta yolu bulup ayrıldık. Sonrası bir daha bu konuda konuşmadık. Açıldığını veya kapalı durduğunu bilmiyorum. Ama anlattıklarından gördüğüm kadarıyla kızımız yaşadığı süreçten etkilenmiş, baskıyla örtünmüş olmasına rağmen örtü kendisine bir şey vermemiş. Okuduğu okul ve arkadaş çevresi de. Başında her örtüyü gördüğünde belki de yediği dayak gözünün önüne geliyordur. Açarak içindeki özlemi giderecek, kendini baskıdan kurtulmuş hissedecek, kendince özgürlüğe kavuşacak. 

Bu konuyu bu yazı ile bitirmek istiyordum. Gördüğünüz gibi bitiremedim. Başını açanların örtüyü atma sebepleri üzerinde duracağım bir yazı daha yazacağım. 

22 Aralık 2022 Perşembe

Kız Çocuklarının Başörtüsü ile İmtihanı (2)

Başörtüsü çözülmeye çözüldü. Kız çocukları istediği yerde okuyabiliyor istediği yerde çalışabiliyor. Ama geçmiş tahrifat, birçoklarında derin izler bıraktı. Bu yazımda da bunun üzerinde durmaya çalışacağım. 

Kimi okurken başını açtı. Bir daha başını kapatmadı.

Açanların bir kısmı psikolojik sorun yaşadı. İlaç tedavisi gördü. Belki hala ilaç almaya devam ediyor.

Başını açmayıp görevinden atılanların bir kısmı travma yaşadı. Belki hala yaşıyor.

Okulunu yarım bırakanlar bu muameleyi hiçbir zaman kabullenmedi. (Bunda da haksız sayılmazlar.)

Yarım kalan eğitimini yurtdışında tanamlayanların ne tür sıkıntılar çektiklerini bir Allah bir aileleri bir de kendileri bilir. Ki bir kısmı da yabancı dil sorununu çözemediği için yurtdışındaki okulunu da bitiremedi.

Mağdur olanların hepsinin mağduriyeti giderilmese de kimi mağdurlar ön plana çıkarıldı. Bu mağduriyetlerinin karşılığını fazlasıyla gördü.

Başörtüsü ile birlikte katsayı kararı işin tuzu biberi oldu. Yüksek puanına rağmen birçok öğrenci, istediği bölümde okuyamadı. Katsayı konusunda erkek öğrenciler de aynı mağduriyeti yaşadı. Çoğu, hayallerindeki meslek dışında başka alanlarla yetinmek zorunda kaldı.

Başörtüsünün, bir kesim tarafından sürekli gündemde tutulması, bazılarında "Bu Müslümanların başörtüsünden başka derdi yok mu?" serzenişlerini dile getirmelerini beraberinde getirdi.

Başörtüsü mağduriyetinden dolayı kendisini itilmiş ve ötekileştirmiş hisseden bazı kız öğrenciler sonradan görev alabilseler de yaşadıkları süreç dolayısıyla çok sağlıklı görev yapamadı ve verimli olamadı.

Başörtüsü mücadelesine katılan, destek veren niceleri, bazı başı örtülülerin başörtüsü dışındaki giyim ve kuşamlarını, hal ve hareketlerini beğenmeyerek "Biz bunun için mi mücadele verdik?" dediklerine şahit olanlarınız vardır. (Buna başörtüsü dün sorundu, bugün de sorun denebilir. Kimsenin örtünüp açılmasında değilim. Kimsenin ne şekilde giyinmesine de karışacak durumum yok. Zaten karışmaya kalkanlara da bazı kadınlar” Siz ne karışırsınız? Çekin ellerinizi üzerimizden” deyiveriyor. Ne derlerse desinler ama başörtüsü bir simge bir duruş bir zihniyeti temsil ediyor. Kadın ve kızlar kızsa da toplum başörtülüden başta giyimde özen ister. Çünkü başörtüsünün bir ağırlığı bir misyonu var. Öyle başını örtmüşler var ki keşke açık olsa diyesi geliyor insanın. Öyle bir görüntü veriyor ki bakmayın başımın kapalı olduğuna. Şekil A da göründüğü gibiyim diyenler, bu örtünün ağırlığını hafiflettiğini düşünüyorum.)

Zamanında başörtüsü mücadelesi vermiş, açmam diye direnmiş bazı kız öğrenciler hiçbir baskı olmamasına rağmen sonradan kendi isteğiyle başını açmıştır.

Bugün İHL okumuş bazı kız öğrenciler, okul bittikten sonra başını açma yoluna gitmiştir. Sayısının çok az olduğunu söyleyemem.

İHL okumamasına rağmen aile ve toplumun telkiniyle ya da başkası ne der endişesiyle başlarını örten niceleri baş örtüsünü atmaya başladı.

Diğer yazımda da bir zaman başörtülü iken sonradan başını açanlar üzerine yazmaya çalışacağım.

Kız Çocuklarının Başörtüsü ile İmtihanı (1)

Başörtüsü bu ülkede hiç gündemden düşmedi. Bu konuda kısa kısa açıklama yapmak istiyorum. *Müslümanlar için başörtüsü dinin bir emridir ama dinin kendisi değildir. Dinin birçok emrinden bir tanesidir. Örtünen dinin bu emrinin gereğini yerine getirmiş, örtünmeyen ise bu emri yerine getirmemiş olur. 

*Başörtüsü bu çağda gerekli veya değil meselesi değildir. Mantık aranmamalı. Nasıl ki Hz Adem'i Allah "Hepsi serbest, sadece şu ağaca yaklaşmayacaksın" şeklinde imtihan ettiği gibi kadınları da başörtüsü ile imtihan etmektedir. 

*Başörtüsü bu ülkede hep tartışma konusu olmuştur. Laikliğe aykırı denerek kamuda başörtüsü yargı eliyle yasaklanmıştır.

*Başörtüsü yasağı siyasi malzeme olarak kullanılmış. Laik, Kemalist, solcu ve sol partilerin çoğunluğu bu yasağı savunmuş, sağ partilerin çoğu özellikle muhafazakar ve İslamcı partiler bu yasağa karşı çıkmıştır. Her iki kesim de siyasette başörtüsü üzerine siyaset yaparak az veya çok ekmek yemiştir ve ekmek yemeye devam etmektedir. 

*Birileri başörtüsünün lehinde veya aleyhinde olarak ekmek yerken bu alanda en büyük mağduriyeti başı örtülü kız çocukları, başörtülü çalışan kadınlar ve bunların aileleri yaşamıştır. Üniversiteler başta olmak üzere tüm okul kademelerine başörtülü ile girilememiş, sınıfa girenler sınıftan ve sınavdan çıkarılmış, kurumların girişinde başörtü kontrolü yapılmıştır. ÖSYM'nin yaptığı merkezi sınavlarına alınmamıştır. Üniversitelerde ikna odaları kurulmuş, direnen öğrenciler hakkında disiplin cezası uygulanmıştır. Kimi öğrenciler okumak için başını açmış kimi peruk takarak eğitimine devam etmiş kimi de okulu bırakarak ya eğitimine devam edememiş ya da imkan bularak yurtdışındaki üniversitelerde eğitimini tamamlayabilmiştir. Kimi aileler de nasılsa başörtüsü yasak diyerek zorunlu eğitiminden sonra çocuğunu okutmamıştır. Tüm bu süreçten kamuda çalışan başörtülü kadınlar da mağduriyet yaşamıştır. Açmamakta direnenler kamudan ihraç edilmiştir. 

*Başörtüsü yasağı kalksın eylemleri meydanlara taştı. Başta öğrenciler olmak üzere başörtüsüne özgürlük eylemleri yapıldı. Öğrenciler polisle karşı karşıya geldi.

*Kanun ve Anayasa ile çözülemeyen başörtüsü bir zaman geldi, bir yönetmelikle çözüldü. Eğitimin her kademesinde kız öğrenciler başörtülü olarak okuyabiliyor. Kadınlar da başörtülü olarak kamu kurum ve kuruluşların her kademesinde çalışabiliyor. Yani bir zamanlar dokunanı yakan başörtüsü nicedir serbest. Ne laiklik elden gitti ne de bu ülkeye şeriat geldi. Okul ve kurumlarda açık-kapalı tartışması ve gerginliği de olmadı. 

*Başörtüsü sorunu yönetmelikle çözülmüş olmasına rağmen bu kazanılmış hak ileride bir yönetmelik değişikliğiyle tekrar elden alınır endişesiyle siyasiler, iktidarıyla-muhalefetiyle bu kazanılmış hakkı kanun ve Anayasa ile kesin olarak çözme girişimleri yapıyor. Geçmiş günleri bilenler bugünleri görünce nereden nereye demekte çok haklılar.

*Aslında başörtüsü için bir düzenleme için ne Anayasaya ne kanuna ne de yönetmeliğe ihtiyaç var. Çünkü başörtüsü bir tercih meselesidir. İsteyen dini gerekçe yüzünden isteyen de örfi olarak örtünebilmelidir. Durum böyle olması gerekirken Türkiye bu şekilcilik yüzünden çok çekti. Yine eski günlere dönmemek, birilerini mağdur etmemek için ister kanun ister Anayasa ile düzenlenebilir. İktidar ve muhalefet de bunu istediğine göre benim dediğim olacak, yok senin dediğin olacak kısır tartışması yapmadan bu mesele bir daha gündeme gelmeyecek şekilde Mecliste çözülmelidir. Bir daha da kimse ve hiçbir siyasi parti bu konuyu kadınlar üzerinden siyasi malzeme yapmamalıdır.

Diğer yazımda da başörtüsü üzerinden yaşanan mağduriyet ve travmayı ele almaya çalışacağım.