16 Kasım 2024 Cumartesi

Evlilikten Maksat Bilek Güreşi midir? *

Evlenmek niyetiyle görüşmeye gelmişlerdi.

Delikanlı, genç kızı, şöyle bir süzdü ve sessizce düşündü: 

"Güzel kız fena değil. Ama biraz kendini beğenmiş. Acaba bu hali devam eder mi? Ya ederse? O zaman bununla yaşanmaz. Kadın dediğin biraz uysal olmalı... Neyse canım, hele bir evlenmeyi kabul etsin. Ben onu değiştirmeyi bilirim."

Genç kız da simasının ortasına sinsi bir tebessüm kondurdu. 

"Fena çocuk değil. İşi de yerinde. Rahat bir hayat yaşarım. Lâkin biraz' dediğim dedik' gibi. 

Acaba buna, sözümü dinletebilir miyim? 

Aman canım, düşündüğüm şeye bak. Evlenelim de ben onu mum gibi yapmasını bilirim”.

Ve değişim savaşının imzaları alkışlar arasında atılır. Ayaklar birbirini ezmek için yarışır.

 "Bal/ayının" tatlı meltemi yerini yavaş yavaş kuzey rüzgârlarına bırakır. 

Genç adam, sabah işe gitmeden eşini uyandırmaya çalışır: "Ben hazırlanırken sen de kahvaltı hazırlayabilir misin?" 

Genç kadın uyumaya devam eder. "Hayatım, geç kalıyorum haydi uyan." 

Genç kadın sağından soluna dönerek, "Sabahın bu saatinde de kalkılmaz ki? İşyerinde bir tostla çay alırsın." der. 

"Allah! Allah! Ben akşama kadar çalışacağım, sen bir kahvaltı hazırlamaya zorlanıyorsun." 

"Ama çok uykum var."

 "Benim de uykum var ama kalkıp işe gitmek zorundayım."

Kadın istifini bozmaz, kapıyı çarpıp çıkarken "Can çıkmayınca huy değişmezmiş." diye söylenerek işe gider genç adam. 

Başka bir gün. "Hayatım, bugün yemek yapamadım. Dışarıya çıksak diyorum." 

"Yine mi? Ama çok yorgunum, şöyle evimde dinlenmek istiyorum. Dışarıya hafta sonu gideriz." 

"Annem haklıymış. 'Bu adamı değiştiremezsin' demişti de inanmamıştım."

Evlilik, "Ben seni adam ederim" yerine "ben seni mutlu ederim" düşüncesi üzerine kurulduğu zaman evin pencerelerinde mutluluk meltemi eser. 

Odalarında şen kahkahalar çınlar. Eşler, birbirini mutlu etmek için yarışır, Planlar, “onu nasıl değiştiririm" yerine "onu nasıl mutlu ederim" üzerine yapılır.

Mürebbiye gibi değil, psikolog gibi davranılır. "Değişim savaşı" vererek ne kendisini tüketir ne de eşini. 

Aksi halde kadın "dırdırcı", erkek "baskıcı", mutluluksa "toz-duman" olur.

Bu sebeple, evlenecek gençler, ruhen uyum sağlayabilecekleri kişileri seçmelidir. 

"Ben onu değiştiririm" diye düşünerek başlıyorlarsa, boşuna evlerini dayayıp döşemesinler. 

Gelin arabasının arkasına da “Evleniyoruz mutluyuz" yerine, 

"Evleniyoruz savaşa gidiyoruz" diye yazmayı unutmasınlar. (Başlık hariç Kişisel Gelişim Hikayelerinden alıntıdır.)

*26.03.2025 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Paha Biçilmez Öğütler *

Dostuna borç verirken dikkatli ol. Aksi halde her ikisini de kaybedebilirsin.

Hafızana güvenme. Her şeyi kağıda yaz. 

Bir ev satın almak istediğinde üç önemli şeyi düşün: Mevki, mevki mevki... 

Hiç kimseye işini tamamlamadan önce ücretini verme. 

Hayat arkadaşını özenle seç. Çünkü hayatının saadeti de, sefaleti de yüzde doksan ona bağlıdır.

Yarınki işini iyi yapmayı düşünüyorsan geç uyuma.

Ödünç şeyler almaya kendini alıştırma.

Telefonun hayatının güzel anlarını alıp götürmesine müsaade etme. Zira telefon senin kendi rahatın içindir, telefon ettiğin kişinin rahatı için değil.

Eğer annen sen bu işi yaparsan pişman olacaksın diyorsa, çoğunlukla bu gerçekleşir.

Cesur ol. Olamazsan, bari cesurmuş gibi görün. Çoğu kimseler aradaki farkı göremez.

İyi bir kitaba rast gelirsen, okuyamazsan dahi onu satın al.

Üç kez başarısız kalmış birine ortak olma.

Çocukların akıl baliğ olunca onları çalışmaya teşvik et. Hatta daha küçük yaşlarda da “Bunu  yapabilirsin” diyerek onları cesaretlendir.

Her duyduğunu tasdik etme. Her elindeki malı hemen harcama. Ve ihtiyaçtan fazla uyuma.

Harcamalarında dengeyi kaybeden, diğer işlerinde de başarılı olamaz.

Üç şeyi bozma: Asabını, güvenini, ahlakını. 

Kendin yapmadığın şeyleri çocuklarından bekleme.

Eşin için en iyi arkadaş ol.

"Bunu yapmaya asla vaktim yetmez" deme. Bütün başarılı insanların sahip olduğu vakit 24 saatten fazla değildi.

Cebinde daima bir küçük defter ve kalem olsun. Bazı değerli düşünceler aklına gelir de yazmazsan onları kaybedebilirsin.

Herkes övülmeyi sever. Övmek konusunda cimrilik etme. Ancak iki yüzlülükten de sakın.

Çocuklarınla oyun oynarsan, seni yenmelerine imkan tanı. 

Ve şunu asla unutma ki, yarınki başarın, bugünkü çalışmana bağlıdır.

Her ne olursa olsun çocuklarının yanında eşini eleştirme.

Bir yemeğe davetli olduğunda ev sahibinin gücünü aşan bir şey isteme.

*Mehmet Cömert’in Arapça çevirilerinden.

**04.12.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

İmralı Kartı *

İmralı'daki aktör bir zamanlar kendisine lider payesi verilmiş bir figürandı. Dağda iken dağa hakim idi.

Ne zaman ki dağdaki görevi bitip derdest edilip asmamak şartıyla paketlenerek bize teslim edildi. 

Beslemek için İmralı'ya koyduk.

Terörü bitirmek için biz her ne kadar İmralı'yı muhatap alsak da İmralı artık aktör değil. Onun yerine başkasını buldukları için o görevi başkası yapıyor.

Hoş dağda iken de aktör ve lider değildi. Olsa olsa emri başkasından alan lider görünümlü bir maşa olabilir. 

Çünkü nerede bir terör örgütü varsa o örgütün elebaşısı, dış güçlerin bir piyonudur.

Türkiye terörün kökünü kurutmak istiyorsa, İmralı’yı muhatap almaktan ziyade o terör örgütüne destek veren, koruyup kollayan dış gücün desteğini kesmesi gerekir. Çünkü terör örgütleri dış destek almadan yaşayamaz.

Türkiye bu dış desteği kesemediği için yıllardır terörle boğuşuyor. Operasyon düzenliyor, öldürüyor ve şehit veriyor. Yani bataklığı kurutamıyor. Bataklık kurutulmadıkça o bataklık terörü beslemeye ve üretmeye devam ediyor.

Kısaca terörün kökünü kurutmanın yolu İmralı değildir. Hele terör örgütü, sınırın ötesinde devletleşme yolunda hızla mesafe kat ederken Suriye'deki yapı İmralı’yı dinlemeyecektir. En azından özgürlüğü yok. Özgür olmayan kişi baskı altında diyecektir.

Biz Türkiye'de terör örgütünün belini kırdık, operasyon yapamaz noktaya getirdik diyeduralım. Terör örgütü ABD desteğinde Suriye'de devlet olma yolunda ilerliyor. Yani terör örgütü daha büyük oynuyor. Kobani olaylarıyla birlikte terör örgütü Irak’taki ve Türkiye’deki bütün güçlerini Suriye’ye kaydırdı. İki yüz bin kişilik düzenli bir ordusu olduğundan bahsediliyor. Biz ise yıllardır terörü bitirme noktasına geldik. Ülkedeki terörist sayısı belli. Ayakkabı numaralarına varıncaya kadar biliyoruz sözleriyle kendimizi avuttuk. 

Bu örgüt şimdilik devlet olmasa da fiili olarak ABD destekli bölgede varlığını sürdürüyor. İleride Kuzey Irak’ta olduğu gibi önce içişlerinde özerk bir devlet olur. Daha ilerisinde de bağımsızlığını ilan ederek tanınmayı bekler. 

Dünyaya ve bölgeye yön veren güçler Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve İran içinden de benzeri bir oluşum içine girdikten sonra bu yapı, Türkiye’nin üç cephesinde bizim komşumuz olacak. Yani Türkiye bizim terör örgütü diye tanımladığımız bu örgütün başka ismiyle kuşatılacak. 

Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike, kuzeyimizde ABD tarafından oluşturulan bu oluşumdur. 

Anlatmak istediğim burnumuzun ucunda oyunlar oynanıyor. Buna dair tedbir ve önlemler almak yerine sembolik değerinden öte bir ağırlığı kalmayan İmralı kartını öne sürüyoruz. Bu da çevremizde ve sınırımızda olup biteni okuyamadığımız anlamına geliyor.

*20.11.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.