22 Temmuz 2024 Pazartesi

Giyim Kuşamda Abartı

Açık lise sınavlarında iki farklı oturumda iki ayrı kız öğrenci ile müşerref oldum. Daha doğrusu giyim ve kuşamlarıyla.

Birbirini kopyası olan kızlar tepeden tırnağa siyah çarşaf giyinmiş. Başlarında da yine siyah bir başörtüsü. Yüzlerinde de peçe var. Gözlerini de görmek mümkün değil. Çünkü taktıkları renkli gözlükle gözleri de görünmüyor.

Bu şekil sınava gelmişler. Kimdir, necidir belli değil. 

Kimlik, giriş belgesi ve bunlardaki fotoğraf ile yüz birbirini tutuyor mu diye kontrol edeceksin. Daha kimliğine bakarken girişte baktılar diyorlar. Yüzüne bakmadan giriş belgesi ve kimliğine bakarak yetiniyorsun. 

Girişte bakmış olabilirler. Zaten kontrol edilmeden geçmeleri mümkün değil. Ama salonlara dağılırken bu şekil giyimli olanlar pekala birbirinin yerine farklı salonlarda sınava girmeleri mümkün mü? Mümkün. Çünkü giysileri buna müsait. 

Tepeden tırnağa hiçbir yerleri görünmeyecek şekilde bu şekil giyinenler öyle zannediyorum, dini hassasiyetlerinden dolayı böyle giyiniyorlar. Güya dinin gerçeklerini yerine getiriyorlar.

Peki, din ne diyor bu konuda? Bildiğim kadarıyla kadının el, yüz ve ayaklarının dışındaki yerlerini kapamasını istiyor. El ve ayaklarından geçtim. Bari yüzlerini açsalar. Sadece sınavda değil, toplum içinde yüzü açık olmalarından fayda var. Öyle ya sınavlarda ve toplum içinde insan muhatabının kim olduğunu bilmek ister. Özellikle günümüzde güvenlik yönünden bunda bir zaruret var.

Çarşı ve pazarı da geçtim. Mübarekler sınava giriyorsunuz, salona geliyorsunuz. Kim olduğunuz, necisiniz, ins misiniz, cin misiniz belli değil. Nasıl davranacağını, neye tepki göstereceğini kestiremiyorsun.

İnanın, kimsenin giyim ve kuşamında değilim. Nasıl ki zevklerle renkler tartışılmaz ise giyim ve kuşam tercihi de tartışılmaz. İsteyen çarşaf giysin isteyen manto giysin isteyen başını örtsün isteyen açsın. İsteyen istediği gibi giyinsin ama abartmasın, işi çığırından çıkarmasın.

Bu işin dinle, takvayla, takva elbisesiyle de alakası yoktur. Dinim böyle emrediyor diye hayatı kendilerine zindan ettikleri gibi muhataplarına da zindan ediyorlar. Ki din ifrat ve tefritten kaçınmayı ve mutedil yani ortası olmayı emreder.

Siz nasıl görürsünüz bilmem ama bana böyle giyim garip geliyor.

Varsın kapansın, gözün kapalıları mı görüyor, o kadar açık ve saçık var demeyin. Nasıl ki anormal açıklar bir tepkiyi hak ediyorsa aşırı kapanmalar da bir tepki ve eleştiriyi hak ediyor.

Bereket çarşı, pazar ve sınavlarda gördüğümüz bu tür aşırı kapananların sayısı fazla değil.

Dinle, değerle ve örf ve adetle alakası olmayan bu tür aşırı kapanma, öyle zannediyorum, merdiven altı dini anlatımların bir mahsulü. Çocuklarımızı bu tür merdiven altı yerlerden uzak tutmakta fayda var.

Hasılı, açığıyla kapalısıyla ortak yaşamın ortak ve makul yollarını bulmamız ve bunlara riayet etmemiz gerekir. Kimsenin giyim ve kuşamıyla başkasını az veya çok rahatsız etmeye hakkı yoktur.

21 Temmuz 2024 Pazar

Sen Neymişsin Be FETÖ!

Övdüm, işim rast gitti

Nimetlere gark oldum

Zirveler benim oldu

Sen neymişsin be FETÖ


Ati bunlarda dedim

Ne istedilerse verdim

Hiç doymak bilmediler

Sen neymişsin be FETÖ


Övdükçe şımardılar

Verdiklerim etti yüz

Astar da istediler

Sen neymişsin be FETÖ


Başlarda onu bizler

Hoca efendi bildik 

Derviş gibiydi çünkü

Sen neymişsin be FETÖ


Bir güce ulaşınca

Dedi göstermeliyim 

Hanya'yı ve Konya'yı

Sen neymişsin be FETÖ


Kalkışınca isyana

Başladım kötülemeye 

Yine ben zirvedeyim

Sen neymişsin be FETÖ


Onu bir güzel övdüm

Sonra bir güzel yerdim

Baktım hep zirvedeyim 

Sen neymişsin be FETÖ


Övsem de bir yersem de

Hep kazanan ben oldum

Ne kârlı bir kazanç bu

Sen neymişsin be FETÖ


Bunun için sen sen ol

Önce hocaefendi

Sonra terörist başı

Sen neymişsin be FETÖ

19 Temmuz 2024 Cuma

Bir Mobbing de Bana Uygulandı Sanmıştım

Bir ilçe belediyesinde çalışan bir işçinin kendini ağaca asarak intihar ettiğini gazeteler yazdı. Niye intihar ettiğine dair elde bir yazı, bir şahit olmadığı halde bir partinin bir vekili de intiharın, uygulanan mobbingten kaynaklandığını açıkladı.

İşçiye mobbing uygulanıp uygulanmadığı inceleme, soruşturma, tahkikat ve yargılama sonucu ortaya çıktığında işin gerçeğini öğrenmiş olacağız. 

Gerçek ne çıkarsa çıksın orta yerde canına kıymış bir işçi geri gelmeyecek. Ailesine sabırlar dilemekten başka elimizden bir şey gelmez. 

Mobbing uygulandığı öne sürülen belediye daha önce X partisinde iken son mahalli seçimle birlikte belediye el değiştirerek Y partisine geçmiş. Mobbing uygulandığı için intihar etti iddiasında bulunan da X partisinin milletvekili.

İşin iç yüzünü bilmiyoruz ama belediye el değiştirdiğinde bir işçiye mobbing nasıl uygulanır? İşçi olmasına rağmen önceki yönetim zamanında masa başında iş yapan bir işçi temizlik işine verilir. Çünkü genelde temizlik işinde kimse çalışmak istemez. Torpili olan işçiler de burada pek çalıştırılmaz. Başka ilçe belediyesinde ne olabilir? Zaten büyükşehir statüsündeki illerdeki ilçe belediyelerinin belki de tek görevi şehrin çöpünü almaktır.

İntihar edip canından olan işçi kardeş ile daha önce görüşmüş olsaydım, ona intihar yerine "Belediyeden falan kimse ya da belediye başkanı mobbing uyguluyor. Araştırılıp gereğinin yapılmasını arz ederim" şeklinde bir dilekçe yazarak CİMER'e şikayet etmesini önerirdim. CİMER ne yapar ne eder, konuyu araştırır, gerekirse sorumluları hakkında inceleme ve soruşturma açılıp ceza alması için o ilin valiliğin görevlendirirdi. Sonucundan da şikayetçi kimseyi bilgilendirirdi. İntihar eden böyle yapsaydı, ondan sonrasını mobbing uygulayan belediye düşünecekti. 

Bunun için yani pireye kızıp yorgan yakmadan önce bir bilene yani eşekten düşene sorsaydı canına da kıymamış olurdu.

Nereden biliyorum. Bir ara bana da mobbing uygulamıştı bir amir. Daha doğrusu bana mobbing uyguluyor sanmışım. Gelen cevabi yazıda “Şahsınıza mobbing uygulandığına dair bir bilgiye ulaşılamamıştır” deniyordu. Bu araştırma sonucunu görünce ben de kendimi bir şey sanıp kendime mobbing uygulandı zehabına kapılmışım. Halbuki öyle bir şey yokmuş. Bereket devletin ilgili kurumları var ki gerçek ortaya çıktı. Ya değilse ne yapardım. Haliyle mobbing uygulanmadığına dair inceleme sonucunu alınca sevindim. Bir taraftan da bana mobbing uyguladı diye amirin günahını aldığıma üzüldüm. Allah beni affetsin.

Öyle ya baktığım bölümlerle ilgili mevzuat gereği komisyon başkanı olarak ismimin geçtiği tüm onayları geri çevirmesi, yazının altında ismimi görünce “İsmini görmeye bile tahammül edemiyorum” demesi hiç mobbinge girer mi? Bir defa amir bu kadar düşer, işleyişi engeller mi? Şimdi düşünüyorum da boşu boşuna mobbing uyguluyor diye kendi kendime gelin güvey olmuşum. Amir değil mi ismime de tahammül edemeyebilir cismime de. Koskoca amir bana tahammül etmek zorunda mı sonra? Ayrıca iş bu raddeye gelinceye kadar dur bakalım ne yaptım ben ona? İtici bir ismim, cins bir simam varsa, ismim ve cismimi amirin içi götürmüyorsa amir ne yapsın burada?

Bereket CİMER vasıtasıyla araştırıldı da mobbing yapmadığı anlaşıldı. Bu arada boşu boşuna da CİMER’i meşgul ettim. Aslında amire mobbing uyguluyor diye iftira attığım için ceza bile verebilirlerdi ama muhakkiklerin merhameti beni kurtardı.

Bu arada mobbing uyguladı iddiam gerçekleşmediği ayan beyan ortaya çıkınca haliyle yalancı oldum.

Nasıl oldu bu derseniz? CiMER’e şikayetim gereği bir mülki amir görevlendirilmiş. Mülki amir bana mobbing uyguluyor dediğim mülki amire bu durumu sormuş. O da şahit olarak gösterdiğim kişileri çağırarak bir araya toplamış. Onlara ben böyle bir şey yaptım mı demiş. Beş vakit namazındaki mümin kardeşlerim de sosyal demokrat kardeşim de bizim bir şeyden haberimiz yok demişler. Sonuçta ortada baskı da yok mobbing de yok sonucu ortaya çıkmış. Zira amirin altında çalışanın beyanı değil, amirin beyanı esas olur bu durumlarda ve her durumda. Kısaca suç da yok, suçlu da. 

Hasılı mobbing uyguluyor diye kendimi asmadım ama bu iftira ve bu yalanımla beni assalar yeriydi. Öyle ya şahitler ve amir yalan söylemeyeceğine göre yalanı ben söylemiştim, iftirayı ben atmıştım, devletin ilgili kurumlarını da ben boşu boşuna meşgul etmiştim.

Kısaca bu dünyada yatacak yerim yok bilesiniz.