20 Ocak 2024 Cumartesi

Övünülecek ve Övünülemeyecek Derecelerimiz

1.Fındık, kiraz, incir ve kayısı üretimi ve ihracatında dünya liderliği.

2.Antibiyotik kullanımında Avrupa birinciliği. (NTV, 11.11.2017)

3.Kişi başına düşen ortalama günlük sigara adedi sayısında dünya birinciliği (17.1 adetle). Türkiye’yi 17 sigara ile Yunanistan, 15.7 ile İsrail takip ediyor.

4.2016 istatistikleri göre çay tüketiminde 3,16 kg ile dünya birinciliği. Türkiye’ye 2,19 kg ile İrlanda, 2,94 ile Birleşik Krallık takip ediyor.

5.Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında mobil telefonla aylık en fazla (477 dakika) görüşme yapan ülke konumunda.

6.Enflasyonda Avrupa’da 1.sırada, dünyada 10.sırada.

7.2022 yılında dünyanın en çok turist ağırlayan 4. ülkesi,

8.Sosyal medyada en fazla vakit harcayan ülke sıralamasında dünyada 13. Avrupa’da 1.sırada.

9.İnstagram’da 21.4 saat ile dünya birinciliği. Türkiye’ye 17.6 saat ile Arjantin, 15.4 saat ile Brezilya takip ediyor.

10.Türkiye Avrupa’da hapishanelerdeki mahpus sayısının ve oranının en yüksek olduğu ülke. Türkiye’de 100 bin kişiden 356’sı hapishanelerde bulunuyor. Bu oran Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ise 106. Buna göre Türkiye’de hapishanelerdeki mahpus oranı AB’nin 3,4 katı. Türkiye aynı zamanda Avrupa'da cezaevlerinin en kalabalık olduğu ülke. (euronews.)

11.İşsizlik oranında Türkiye % 12.1 ile Avrupa üçüncülüğü. 13.2 ile Yunanistan, 14 ile İspanya, Türkiye’nin önünde bulunuyor.

12.Dünyada en fazla camisi olan ülkeler arasında Türkiye 89.259 cami ile beşinci sırada. En fazla camisi olan ülke ise 818.634 ile Endonezya birinci. Bu ülkeyi Hindistan (304.334), Suudi Arabistan (281.494) ve Mısır (111.508) takip ediyor.

13.Seçimlere katılım oranıyla Türkiye, OECD ülkeleri arasında 3. sırada.

14.Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’nün 2018 verilerine göre dünyada en fazla mülteci barındıran ülke sıralamasında Türkiye dünya birincisi. Türkiye’yi Pakistan ve Uganda takip ediyor.

Tespit edebildiğim Türkiye’nin dereceleri bunlar. Başka da vardır mutlaka. İstatistik yapıldığı takdirde şu alan ve sektörlerde de derecenin olacağını düşünüyorum. Mesela,

Kahvehane ve çay ocağı yönünden dünyada hiçbir ülkenin yanımıza yaklaşabileceğine ihtimal vermiyorum.

Aynı şekilde bir seçimden diğer seçime siyaset konuşan, yediden yetmişe gündemi siyaset olan ülke yönünden de birinciliği kimseye kaptıracağımızı sanmıyorum.

19 Ocak 2024 Cuma

Seçime Beş Kala

Partim tarafından falan şehre aday gösterildim. Ne yapmam lazım?

Kazanmak için seçim çalışması yapman gerekecek.

Onu biliyorum da ilk nereden başlayayım?

Sabah güneş doğmadan yola çıkman gerekiyor. Sabah sabah kimseyi göremem ki.

Camiye gideceksin camiye.

Ama ben belediye başkanlığına hazırlanmam lazım.

Bu da bir çeşit seçim çalışması. Hatta seçim çalışması böyle olur.

Ama ben aday gösterilmeden önce sabah namazına gitmemiştim ki.

Olsun, varsın. Her şeyin bir ilki olur. Ayrıca herkes öyle yapıyor.

Hangi camide kılayım namazı?

Merkezi ve bir anlam ifade eden cami.

Ama birkaç cemaat. Kim görecek beni?

Basını da çağıracaksın basını.

Her gün sabah namazına gidecek miyim?

Seçime kadar değişik camilerde boy göster. Böylece hem dünyalığını kazanırsın hem de ahiretini.

Namazı kıldım. Sonra?

Namaz bitimi cemaatle hasbihal et. Bu arada gittiğin camide çorba dağıtmayı da ihmal etme.

Ben mi dağıtacağım?

Hayır, ekibin.

Sonra ne yapayım?

Sonra tüm şehri akşam sabah dolaş. Daha önce gitmediğin, selam vermediğin yerlere git. Böyle böyle ısınırsın. Unutma, sabah namazını her gün farklı camide kılacaksın. Gideceğin camiyi daha önce haber ver ki partililer camiyi doldursun. Bu vesileyle cami bir cemaat görsün. Namaz bitimi imamla tokalaş. Onunla ayaküstü sohbet et. Cemaatten biri oğluma, kızıma, gelinime, komşuma, damadıma iş lazım derse o iş kolay. Önce beni bir kazandırın de.

Ama her diyeni böyle işe alamam ki.

Olsun varsın. Ne isterlerse tamam de. Sakın ola ağzından hayır çıkmasın.

Sonra?

Sonra kim öle kim kala.

Ama söz?

Söz dediğin nedir ki senin. Başkan olacaksın başkan. Şehrin emini olacaksın. Yetmez mi bu. Sonra söz verip de sözünü yerine getirmeyen ilk siyasi sen olmayacaksın ki...

Yüzü Gülen ve Gülmeyen Emekliler

Emeklinin yüzü gülmüyor. Dertli mi dertli. Çünkü aldığı maaş yetmiyor. Çoğunluğu böyle olmakla beraber yüzü gülen emekliler de var. Bunlar:

Emekli olduktan sonra yüksek maaş almaya devam edenler. Ki bunların sayısı azdır. 

Emekli olduğu halde işinin başında çalışmaya devam edenler. Bunlar için aldıkları emekli parası dişinin kovuğunu bile doldurmaz. Niçin mutlular? Çünkü babadan kalma ya da baba sermayesiyle açtığı veya işlettiği işletmeden ya da zamanında açtığı dükkandan ticaret yapmaya devam ediyorlar. Bu tiplere emekli parası yatırmaya bile gerek yok. Çünkü yaptıkları ticaretten kazançları iyi. Hele fiyatların oturmadığı, uçuk kaçık olduğu bu enflasyonlu dönemde deli para kazanıyorlar. Paraya para demiyorlar. Bunlar da yüksek emekli maaşı alan kesim gibi tuzu kuru insanlar. Yani sadece emekli maaşına talim etmiyorlar.

EYT veya başka yollarla erkenden emekli olduğu halde aynı işyerinde veya başka işletmelerde çalışmaya devam edenler de mutlu. Çünkü çalıştıkları için asgari veya daha üstü maaş alıyorlar. İlaveten emekli maaşı alıyorlar. Diyelim ki asgari ücret alsın. 17.000 artı en düşük emekli maaşını da ekleyince bu emeklinin maaşı 27 bin liraya çıkıyor. Kısaca bu tür çalışan emekliler için aldıkları emekli maaşı kendilerine her ay ek zam gibi gelir.

En düşük emekli maaşı alıyordur ama bankada, kur garantide yüklü parası vardır ya da döviz ve altını vardır. Bankadan bankaya gezerek en yüksek faiz veren bankayı bulurlar. Bankanın verdiği aylık faiz, aldığı en düşük emekli maaşının kaç katıdır. Ana paraya dokunmadan faizle geçimlerini sağlarlar. Bu tür emekliler de mutlu.

Emekli olduktan sonra emlakçılık, araba alım satım gibi gayriresmî iş yapanlar. Araba ve arsa piyasasını takip edip uygun fiyata aldıklarını daha yüksek karla satıyorlar.

Emekli olduğu halde kendisi, eşi, çocuğu hanede kim varsa çalışanlar. 

Hem Avrupa hem de Türkiye'den emekli olanlar.

Avro ile emekli maaşı alıp Türkiye'de bozdur bozdur harcayanlar. 

Emekli olup kirada birden fazla evi olanlar. Emekli maaşına ilaveten gelen kira epey bir yekûn tutuyor.

Emekli olduğu halde siyasette aktif çalışanlar. Bunlar emekli maaşına ilave olarak devletin kurum ve kurullarının yönetim kurulunda görev almak suretiyle birden fazla yerden maaş alanlar.

Emekli vekil olduğu halde fiilen vekil, danışman, bakan yardımcısı ve bakan olanlar.

Hem emekli hem muhtar hem de işine devam eden muhtarlar.

Karı koca emekli olanlar. Bunların maaşları düşse de iki emekli maaşını birleştirince bir çalışan kadar ücret alanlar.

Aklıma gelen mutlu emekliler bunlar. Bir de en asgari seviyede emekli maaşı aldığı ve bu maaşı yetmediği halde sevdiği siyasiye halel gelmesin diye aldığım yetiyor da artıyor diyen, aslında mutlu olmayan ama mutlu görünen emekliler var.

Bir diğer emekli türü daha var. Bunlar ilaveten çalışmaya devam edenler. Bunların özelliği en düşük emekli maaşı alanın ne kadar prim yatırdığını, kaç sene çalıştığını, dünyanın neresinde bu şekil erken emekliliğin olduğunu, halbuki Avrupa’daki emekli 65 yaşına kadar çalışıyor diyen kesim. Düşük emekli maaşına bu şekil gerekçe bulan sanıyor ki emekli emekli olmak için kendi göbeğini kendi kesmiş. Siyasi iradelerin bunda hiç suçu yok. Bunlar savunmacı refleksle konuşanlar.

Yüzü gülen bunca emeklinin yanında yüzü gülmeyen emekli ise en düşük emekli maaşı alan, çalışacak ama alanında iş olmayan ya da yaşı el vermeyen kesim ki işte bunlar için bu yaşta hesap kitap yapmak, kendi kendine yetinmemek çok zor olsa gerek. Esas düşünülmesi gereken ve ilave ücret ödenmesi gereken kesim bu kesim. Çünkü en fazla bunlar mağdur. Maalesef ki bunları gören yok.