17 Ocak 2024 Çarşamba

Emekli Olasıca!

Göreve yeni başlamış bir fizik öğretmenimiz vardı. Sınıf hakimiyetini sağlamada zorluk çekerdi. Bir gün içini döktü: Öğretmenlik benim 18.tercihim yani son tercihim idi. Öğretmenliği hiç istemiyordum. Hele fizik öğretmenliğini asla. Öğretmenimizin biri "İnşallah öğretmen olursunuz" demişti. Yani beddua etmişti. Gördüğünüz gibi öğretmenimin bedduası geçti. Karşınızda öğretmenim. Şimdi siz bana çektiriyorsunuz. İnşallah siz de öğretmen olursunuz”  şeklinde dert yanmıştı.

Bu öğretmen öğretmenliğe devam etti mi, etti ise şimdiye çoktan emekli olmuştur. Belki de hiç istemediği öğretmenliği bırakıp başka bir alanda emekli olmuştur.

*

2002-2005 yıllarında Adana'da yaşarken üst katta oturan bir okul müdürü vardı. Ben orada iken emekli olmuştu.

Günlük gazete gelirdi evime. Girişe bırakır giderdi. Bazı günler gazeteyi yerinde bulamazdım. Çünkü bazen gelmezdi. Çünkü dağıtıcıda sorun vardı. En son Adana gazete bayii ile görüştüğümde, yeni bir dağıtıcı bulduk. Bomba gibi demişti. Dikkat edin de elinizde patlamasın bu bomba demiştim. 

Ara ara yine gazetenin dağıtımında aksaklık oldu.

Yine bir gün gazeteci yerinde bulamayınca gazetenin İstanbul merkezini arayarak Adana temsilciliğini şikayet ettim. 

Az sonra döndüler, beyefendi bırakmışlar diye. Defalarca baktım. Yoktu yerinde. 

Nice sonra benim gazete emekli üst komşuda çıktı. Okumak için almış.

Çalışırken ben de gazete alırdım. Şimdi alamıyorum diye dert yanmıştı. 

Aynı emekli ile elimde market alışverişi ile sitenin bahçesinde karşılaşınca "Alın bakalım. Poşet poşet çekin gelin. Bir zamanlar ben de böyle çeker gelirdim. Emekli ol da gör gününü" derdi. Bunu bir değil, kaç defa söyledi. Önceleri şaka yapar sandım. Sonra iyice anladım ki adam ciddi ciddi söylüyor. Üstelik evi de kira değildi. Ne vardı bu emeklilikte derdim içimden. Meğer geçinemiyormuş hocamız.

*

Amcam da 2000 öncesi emekli idi. Emekli zam oranları açıklanınca gazete alır. Gazeteyi yere serer. Ne kadar zam vermişler diye dikkatli bir şekilde incelerdi. Yine iyi zam vermediler derdi Rahmetli. Ardından derin bir düşünceye dalardı.

*

2000 öncesi emekliliği gelen memurlar gün ve yıl sektirmeden emekli olurlardı.

Emeklilik yaşı 65'e çıkarılınca, mezarda emekliliğe hayır diyenlerin emekliliği geldi halde emekli olmamak için çalışmaya devam ettiğini son yıllarda daha sık görür oldum.

Belli ki geçmişten günümüze emeklinin yüzü, aldığı emekli maaşından dolayı hiç gülmemiş.

Yalnız emekli maaşı ne kadar hep düşük olsa da en düşük emekli aylığı alanların maaşı hep asgari ücretin üzerinde imiş.

2023 yılının ikinci yarısında asgari ücret 11.400 lira iken en düşük emekli maaşı 7.500'de kaldı. Yıl boyunca da böyle devam etti.

2024 yılında asgari ücret 17.000'e çıkarken en düşük emekli maaşı 10 bine yükseldi ama asgari ücretli ile arasındaki makas daha da açıldı.

Emeklinin fazla değil, bir asgari ücretli kadar maaş verin isteği kulak ardı edildi. 

Anladığım kadarıyla geçmişten günümüze emekliler hep kıt kanaat ve beklenti üzerine ömürlerini tüketmiş. 

Onlar için hayat ne kadar zor olsa da hiçbir zaman kiralar onların maaşını sollayıp geçmemişti. Emeklilerin içinde bulunduğu hali pürmelali anlatmak için 2023-2024 yıllarında emeklinin aldığı maaşın bir kira parası etmeyecek kadar olduğunu söylersek işin vahameti daha iyi anlaşılmış olur. 

Öyle zannediyorum, bu emekli enflasyonunda emeklinin çilesi hiçbir zaman bitmeyecek. 

Öyle görünüyor ki beddualar da değişecek. Eskiden "Öğretmen Olasıca! " bedduaları, "Emekli Olasıca!" şekline dönüşürse hiç şaşırmam. 

Belki de özellikle en düşük emekli maaşı alanlar için en güzel temenni, "Emekli olmadan ölesin" olacaktır. Acı bir temenni ve ölüm hiçbir zaman temenni edilmez ama durum maalesef budur. 

Emekliler Yılında Emekliler için Neler Yapılabilir?

365 günden ibaret koca bir yılın 16 milyon emekliye Emekli yılı ilan edilmesi kıskanılası bir durum olsa gerek.

Yalnız emekli olmadığım için bu duyguyu yaşayamıyorum.

Emeklilerden nasıl bir duygu hali yaşadıklarını öğrenmek isterim.

Bu yıl sizin yıl olunca, kendinizi nasıl hissettiniz?

Hayatınızda önceki yıllara göre ne gibi bir değişiklik olmuştur?

İnsanlar size nasıl davranıyor?

Sizi görünce emeklisin, bu yıl bendensin mi deniyor?

Alışveriş yaptığınız yerler sizden para alıyor mu? Yoksa sizin paranız burada geçmez mi deniyor?

Eşiniz ve çocuklarınız elinizi sıcak sudan soğuk suya değdirmiyor. Başımızın tacısın. Lütfen otur şurada mı diyor?

Önümüzdeki yılların da sizin yılınız olsun ister misiniz?

Sahi nasıl bir haletiruhiye yaşıyorsunuz?

Bu yıl sizin yılınız olması hasebiyle bizlerden ne bekliyorsunuz?

Merak ettim doğrusu. Lütfen izah eder misiniz?

Türünden yazı yazdım. Gördüm ki emekliler her şeyi bizden bekliyor. Yılları ya. Kıllarını kıpırdamadı hiçbiri. Nasıl bir haletiruhiye taşıdıkları bu bilmiyorum. Çünkü bunu ancak yalatan bilir. Ben ancak bu emekliler yılında onlar için neler yapılabilir sorusuna cevap arayacağım:

Her şehirde olmasa bile Ankara'daki bir meydana emekli anıtı yapılabilir.

Meydana emekli meydanı denebilir.

Aziz hatıraları için çelenk ve saygı duruşu yapılabilir.

Yıl boyunca okullarda emeklinin önemi başlıklı konuşmalar yapılabilir.

Her emekli yıl boyunca evinde yemek yemeyecek şekilde emekli olmayanlar tarafından yemeğe misafir edilir.

Yıl boyunca lokantalar açık büfe yemek verir, parası ödenmiştir denir.

Market alışverişlerinde poşet parası alınmaz.

Adlarına özel poşet bastırılabilir. Poşetin üzerine parayla satılmaz. Parası emekliler yılı dolayısıyla devlet tarafından ödenmiştir yazdırılır.

Faturaların küsuratları kendilerinden alınmaz.

Yıl boyunca emekli tüketim vergisi (ETV) adı altında ÖTV'ye benzer bir vergi konabilir.

Bayramlarda vali, kaymakam, belediye başkanlarının koltuğu a emekli oturtulur.

Her emekli yıl boyunca Beştepe'de sırayla misafir edilir.

Öldükleri zaman her emeklinin mezar taşı ETV kaleminden yaptırılır.

Belediyeler şehrin billboardlarına, Emekliler bizim canımız", "Emekliler bizim baş tacımız", "Emeklilerin gönlümüzde ayrı bir yeri vardır" türünden yazılar yazdırır. Emekliler bu yazıları okudukça vay be biz ne imişiz der... 

Aklıma gelenler bunlar.

Emekliler Partisi

Hepsi olmasa da emeklinin çoğu 2023 yılını 7.500 lira ile geçirdi. Bu para yetmez denince defaten her emekliye bir 5 bin verildi.

2024 yılında telafi ederiz derken en düşük emekli maaşı 10 bine çıkarıldı. Üzerine de bu yıl kendilerine emekli yılı ilan edildi. Koca bir yıl kendilerine bahşedilmesine rağmen emekliler bundan hoşnut olmadı. Çünkü onlara göre dağ fare doğurdu.

Yeterdi, yetmezdi. Zaten bu düşük alanlar fazla prim yatırmadan emekli oldular diyenlere kulak vermeyeceğim. Yetip yetmediğini bugün kiraların en düşük emekli maaşı seviyesinde hatta daha üstünde olduğunu söylemem yeterli. Bu paranın bu enflasyonist ortamda yetmeyeceği aşikar.

Açıkçası, 2024 yılının emekli yılı ilan edilmesi de şu anlama gelir:

Başımızın üstünde yeriniz var ama yok. Olsa dükkan sizin demektir.

Bir diğeri de bir seçimi kaybeden bir kimseye moral vermek için siz bizim gönlümüzün sultanı, gönlümüzün birincisisin denir ya işte öyle bir şey.

Neyse geçelim emekli maaşlarının yetip yetmediğini. Emekliler sadece 2023 ve 2024 yılında değil, ben bildim bileli hep mağdurlar.

Emekliler geçen yıldan beri sosyal medya üzerinden mağduriyetlerini duyurmaya çalıştı ama sadra şifa olacak şekilde seslerine kulak veren olmadı.

Burada emeklimiz çok. Bütçe imkanları bu kadara imkan veriyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar emekli yok diyenimiz çıkar. Haklılar da. Gerçekten bu ülke emekli cenneti diyeceğim ama emeklilik ile cennet bir arada tezat teşkil eder. Emekli ve cehennem daha uygun düşer. Çünkü emeklilik insanımıza cehennem hayatı yaşatıyor. En doğrusu bu ülkede emekli enflasyonu yaşanıyor demek daha doğru olur.

Yalnız bu emekli enflasyonunun yaşanmasının bilfiil sorumlusu emekliler değil. Bunlara kapı yaralayan, çanak tutan, oy kaygısıyla SGK sistemiyle oynayan gelmiş geçmiş siyasi iradelerdir.

Geleyim, yanlarında sadra şifa olacak kimseyi bulamayan emeklilere.

Gazetelerin yazdığına göre ülkemizde 16 milyona yakın emekli var. Bu rakamda ne cemaat ne tarikat ne STK ne ordu ne de siyasi parti var. Birçok ülkenin nüfusundan da çoklar.

Emekliler çok fakat emekliler çokluklarını değerlendiremiyorlar. Eş ve çocuklarıyla birlikte emeklilerin bileğini kimse bükemez. Ne yapıp ne edip parti kurmalarında fayda var. Türkiye’nin en büyük partisi olurlar. Yüzde birlik bir partinin bile desteğini almak için büyük partiler ne tavizler veriyor. Adını da ben koyuvereyim: Emekliler Partisi (EP).

Diyelim ki emeklilerin bir kısmı yüksek maaş aldıkları ve de çalışmaya devam ettikleri için emeklilerin yanında yer almayabilir. Bu türden emekli yoktur da varsın beş milyon olsun. Geriye kalan 10-11 milyon emekli bir güçtür. Ve emekliler bu güç olduklarının farkında değiller. Bunun için bir araya gelip organize olmalılar ve partileşmeliler. Öyle sosyal medya üzerinden istekte bulunmakla olmaz. EYT adı verilen emeklilikte yaşa takılanlar eylem yaparak, protesto ederek, basın açıklaması yaparak, siyasilerin kapılarını aşındırarak nasıl sonuç aldılarsa emekliler de sonuç alır.

Parti kurmak maliyet. Emekliler bunun nasıl altından kalkabilir denebilir. İnanın çok fazla para harcamalarına gerek yok. Emekliler konağına giderek orada partilerini kurabilirler. Bunun için ağzı laf yapan ve iş bilen bir emeklinin başı çekmesi yeter. Mecliste birinci parti olurlar. Olamasalar bile birinci gelen parti bunları yok kabul edemez. Burada haklarını savunurlar ve haklarını söke söke alırlar.