17 Ocak 2024 Çarşamba

Emekliler Yılında Emekliler için Neler Yapılabilir?

365 günden ibaret koca bir yılın 16 milyon emekliye Emekli yılı ilan edilmesi kıskanılası bir durum olsa gerek.

Yalnız emekli olmadığım için bu duyguyu yaşayamıyorum.

Emeklilerden nasıl bir duygu hali yaşadıklarını öğrenmek isterim.

Bu yıl sizin yıl olunca, kendinizi nasıl hissettiniz?

Hayatınızda önceki yıllara göre ne gibi bir değişiklik olmuştur?

İnsanlar size nasıl davranıyor?

Sizi görünce emeklisin, bu yıl bendensin mi deniyor?

Alışveriş yaptığınız yerler sizden para alıyor mu? Yoksa sizin paranız burada geçmez mi deniyor?

Eşiniz ve çocuklarınız elinizi sıcak sudan soğuk suya değdirmiyor. Başımızın tacısın. Lütfen otur şurada mı diyor?

Önümüzdeki yılların da sizin yılınız olsun ister misiniz?

Sahi nasıl bir haletiruhiye yaşıyorsunuz?

Bu yıl sizin yılınız olması hasebiyle bizlerden ne bekliyorsunuz?

Merak ettim doğrusu. Lütfen izah eder misiniz?

Türünden yazı yazdım. Gördüm ki emekliler her şeyi bizden bekliyor. Yılları ya. Kıllarını kıpırdamadı hiçbiri. Nasıl bir haletiruhiye taşıdıkları bu bilmiyorum. Çünkü bunu ancak yalatan bilir. Ben ancak bu emekliler yılında onlar için neler yapılabilir sorusuna cevap arayacağım:

Her şehirde olmasa bile Ankara'daki bir meydana emekli anıtı yapılabilir.

Meydana emekli meydanı denebilir.

Aziz hatıraları için çelenk ve saygı duruşu yapılabilir.

Yıl boyunca okullarda emeklinin önemi başlıklı konuşmalar yapılabilir.

Her emekli yıl boyunca evinde yemek yemeyecek şekilde emekli olmayanlar tarafından yemeğe misafir edilir.

Yıl boyunca lokantalar açık büfe yemek verir, parası ödenmiştir denir.

Market alışverişlerinde poşet parası alınmaz.

Adlarına özel poşet bastırılabilir. Poşetin üzerine parayla satılmaz. Parası emekliler yılı dolayısıyla devlet tarafından ödenmiştir yazdırılır.

Faturaların küsuratları kendilerinden alınmaz.

Yıl boyunca emekli tüketim vergisi (ETV) adı altında ÖTV'ye benzer bir vergi konabilir.

Bayramlarda vali, kaymakam, belediye başkanlarının koltuğu a emekli oturtulur.

Her emekli yıl boyunca Beştepe'de sırayla misafir edilir.

Öldükleri zaman her emeklinin mezar taşı ETV kaleminden yaptırılır.

Belediyeler şehrin billboardlarına, Emekliler bizim canımız", "Emekliler bizim baş tacımız", "Emeklilerin gönlümüzde ayrı bir yeri vardır" türünden yazılar yazdırır. Emekliler bu yazıları okudukça vay be biz ne imişiz der... 

Aklıma gelenler bunlar.

Emekliler Partisi

Hepsi olmasa da emeklinin çoğu 2023 yılını 7.500 lira ile geçirdi. Bu para yetmez denince defaten her emekliye bir 5 bin verildi.

2024 yılında telafi ederiz derken en düşük emekli maaşı 10 bine çıkarıldı. Üzerine de bu yıl kendilerine emekli yılı ilan edildi. Koca bir yıl kendilerine bahşedilmesine rağmen emekliler bundan hoşnut olmadı. Çünkü onlara göre dağ fare doğurdu.

Yeterdi, yetmezdi. Zaten bu düşük alanlar fazla prim yatırmadan emekli oldular diyenlere kulak vermeyeceğim. Yetip yetmediğini bugün kiraların en düşük emekli maaşı seviyesinde hatta daha üstünde olduğunu söylemem yeterli. Bu paranın bu enflasyonist ortamda yetmeyeceği aşikar.

Açıkçası, 2024 yılının emekli yılı ilan edilmesi de şu anlama gelir:

Başımızın üstünde yeriniz var ama yok. Olsa dükkan sizin demektir.

Bir diğeri de bir seçimi kaybeden bir kimseye moral vermek için siz bizim gönlümüzün sultanı, gönlümüzün birincisisin denir ya işte öyle bir şey.

Neyse geçelim emekli maaşlarının yetip yetmediğini. Emekliler sadece 2023 ve 2024 yılında değil, ben bildim bileli hep mağdurlar.

Emekliler geçen yıldan beri sosyal medya üzerinden mağduriyetlerini duyurmaya çalıştı ama sadra şifa olacak şekilde seslerine kulak veren olmadı.

Burada emeklimiz çok. Bütçe imkanları bu kadara imkan veriyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar emekli yok diyenimiz çıkar. Haklılar da. Gerçekten bu ülke emekli cenneti diyeceğim ama emeklilik ile cennet bir arada tezat teşkil eder. Emekli ve cehennem daha uygun düşer. Çünkü emeklilik insanımıza cehennem hayatı yaşatıyor. En doğrusu bu ülkede emekli enflasyonu yaşanıyor demek daha doğru olur.

Yalnız bu emekli enflasyonunun yaşanmasının bilfiil sorumlusu emekliler değil. Bunlara kapı yaralayan, çanak tutan, oy kaygısıyla SGK sistemiyle oynayan gelmiş geçmiş siyasi iradelerdir.

Geleyim, yanlarında sadra şifa olacak kimseyi bulamayan emeklilere.

Gazetelerin yazdığına göre ülkemizde 16 milyona yakın emekli var. Bu rakamda ne cemaat ne tarikat ne STK ne ordu ne de siyasi parti var. Birçok ülkenin nüfusundan da çoklar.

Emekliler çok fakat emekliler çokluklarını değerlendiremiyorlar. Eş ve çocuklarıyla birlikte emeklilerin bileğini kimse bükemez. Ne yapıp ne edip parti kurmalarında fayda var. Türkiye’nin en büyük partisi olurlar. Yüzde birlik bir partinin bile desteğini almak için büyük partiler ne tavizler veriyor. Adını da ben koyuvereyim: Emekliler Partisi (EP).

Diyelim ki emeklilerin bir kısmı yüksek maaş aldıkları ve de çalışmaya devam ettikleri için emeklilerin yanında yer almayabilir. Bu türden emekli yoktur da varsın beş milyon olsun. Geriye kalan 10-11 milyon emekli bir güçtür. Ve emekliler bu güç olduklarının farkında değiller. Bunun için bir araya gelip organize olmalılar ve partileşmeliler. Öyle sosyal medya üzerinden istekte bulunmakla olmaz. EYT adı verilen emeklilikte yaşa takılanlar eylem yaparak, protesto ederek, basın açıklaması yaparak, siyasilerin kapılarını aşındırarak nasıl sonuç aldılarsa emekliler de sonuç alır.

Parti kurmak maliyet. Emekliler bunun nasıl altından kalkabilir denebilir. İnanın çok fazla para harcamalarına gerek yok. Emekliler konağına giderek orada partilerini kurabilirler. Bunun için ağzı laf yapan ve iş bilen bir emeklinin başı çekmesi yeter. Mecliste birinci parti olurlar. Olamasalar bile birinci gelen parti bunları yok kabul edemez. Burada haklarını savunurlar ve haklarını söke söke alırlar.

Güya Pisipisine Gitmiş Niyazi! *

“Almanya'da Hans 18 yaşında işe başlıyor  aynı gün Türkiye'de  Niyazi de 18 yaşında işe başlıyor.

Hans 65 yaşına kadar durmadan çalışıyor, prim ödüyor. 

Niyazi ise 20 sene çalışıyor prim ödüyor.

Niyazi 38 yaşında emekli oluyor. Hans emekli olana kadar Niyazi 27 sene emekli maaşı alıyor. 

Hans uzun çalıştığı için işinde ustalaşıyor, kıdem kazanıyor,   aldığı yüksek tazminatla da ev araba alıyor. 

Niyazi 38 yaşında emekli olduğu için rahat, canı isterse çalışmaya  devam eder, canı istemese  çalışmaz. 

Sonuçta öğrendiği tek meslek ise  kahvede okey tahtasına taş dizmek, iskambil kağıtları dağıtmak.

Niyazi kahvede öyle ustalaşıyor ki gözü kapalı taşları tanıyor, iskambil kağıtları  hangisi olduğunu bir dokunuşta anlıyor.

Türkiye'de  çok emekli olduğu için emeklilere hizmet için her 50 metrede bir kahvehane var. Gidin dışarıdan içeriye doğru şöyle bir bakın hepsi dolu. Hans tatile çıkabiliyor, Niyazi kahveden çıkamıyor.

 Sonra Niyazi çıkıp, emekli maaşım yetmiyor. Hans gibi tatillerde fink atamıyorum diye avaz avaz bağırıyor. Hans 47 yıl prim ödediği için yüksek emekli maaşı alıyor ve tatile çıkabiliyor.

Niyazi bu gerçeği duymak istemiyor”.

Bu yazı, sosyal medyada troller tarafından paylaşılan bir alıntı. Güya Almanya’daki Hans ile Türkiye’deki Niyazi’nin emekliliğini kıyaslıyor. Hans yıllar yılı çalışmış da bunun karşılığında yüksek emekli maaşını hak etmiş de bizim Niyazi ne kadar çalışmış da yüksek emekli maaşı istiyormuş da emekli maaşından dert yanıyormuş... Halbuki bir Hans’a bakın ne kadar prim ödemiş, bir bizim Niyazi’ye bakın ne kadar prim ödemiş? Bu kadar çalışmaya bu emekli maaşı çok bile demeye getiriyor.

Bu alıntıya diyeceğim, Allah kimseyi trol yapmasın, savunulamayacak durumu savunmak için kırk takla attırmasın.

İnanın, hükümet Almanya’daki emeklinin maaşı ile Türkiye’deki emeklinin maaşını kıyaslayarak Türkiye’deki emekli maaşını laf ebeliğine getirecek paralı birini arasa bu trolün yaptığını yapmaz. Efendim, yapamayacağım, paranızı geri iade ediyorum der.

Alıntı sahibinin Türkçede o kadar isim varken Niyazi ismini seçmesi de bilinçli olsa gerek. Aklı sıra “Ne şehittir ne gazi. Pisipisine gitti bizim Niyazi” demeye getiriyor. Bunu yani az prim ödeyerek genç yaşta emekli olmayı kendi istedi Türk milleti diyor Niyazi ismiyle. (İsmi Niyazi olanlar kusura bakmasın).

Bir defa bu trol bilsin ki kişiler kendi kendini emekli edemez. Bunu devlet belirler. Devlet de düzen, tertip, plan, hesap, bir işin eksi ve artısı demektir. Almanya’daki işçiye de bırakırsan, oradaki de erken emekli olmak ister. 65 yaşına kadar çalışmayı istemez. İster Türk ister Alman olsun her insan hiç çalışmadan para gelsin ister. Yani bu işler, emeklilik ve emeklilik yaşı vatandaşın isteğine göre düzenlenmez. Bunu devlet belirler. Belirlerken de hesap kitap yapar. Seçim ekonomisi uygulamaz. Siyasi iktidarlar bu kapıyı açmışsa hiçbir insan; yok, ben emekli olmayacağım, prim yatırmaya devam edeceğim demez. Derse aklından zoru var. Böylesi ömürde bir çıkar denir.

Sen emekli vatandaş Niyazi’ye kızmayı bırak da eğer kızacaksan, Niyazi’ye erkenden emeklilik hakkı verenlere kız. Çünkü esas suçlu onlar. Onlar ülkeyi değil, seçimi garantilemek için kendi geleceklerini düşündüler. Ama sen erken emeklilik yolunu açanlara kızamazsın. Çünkü bir trolsün. Trollerin ise gözleri kördür, idrakleri de bir o kadar körelmiştir.

*19/01/2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.